12. BÖLÜM

7.9K 372 250
                                    

Onun soyadını duyduktan sonra sınıftakiler şaşkınca hem bana hem de Yağmur'a bakmaya başladılar. Soyadlarımız aynı olduğu için. Öğretmen de ona boş bir yere oturmasını söyleyince oturdu.

Zil çalınca ayağa kalkıp Yağmur'a sarılmam bir oldu. Anında karşılığını da verdi.

"Neden haber vermedin?" dedim suçlarcasına.

"Sürprizimi beğenmedim mi yoksa kuzen."

Kuzen diyince sınıftakiler şaşırmıştı.

"Beğendim de, hiç haberim yoktu."

Biz böyle konuşurken bizimkiler de geldiler yanımıza. Yağmur onlara bakarken tanıştırmam gerektiğini anladım.

"Hira ve Kuzey'den bahsetmiştim sana zaten."

Başıyla onayladı beni. Sonra elimle Bulut'u göstererek, devam ettim.

"Bu da Bulut Aksoy. Aynı zamanda Suskun Prens. Mutlaka duymuşsundur zaten."

Çünkü Yağmur'da bir mafyaydı. Benim bunu söylememle birlikte gözlerini pörtleterek bakmaya başladı ona. Şaşırmıştı.

"Ohaa. O sen misin yaniii."

Verdiği tepkiye gülmüştük. Bulut'un bakışları benim gülüşüme takıldı. Hayranlıkla bakıyordu. Yağmur'da bunu farkedince ikimiz arasında gidip geldi gözleri. En son hem şaşkınlık, hem de mutluluk akan sesiyle;

"Siz ikiniz-" dedi ve sustu. Biz zaten anlamıştık soruyu. Gülümseyerek başımla onaylayınca resmen sevinç çığlığı atıp bana sarıldı. Çünkü o da biliyordu, geçen sene Selim'i. Sonra sınıfa Arel gelince Yağmur'u gördüğüne o da şaşırdı. Sonra onlarda sarıldılar. Kuzeniz ne de olsa.

Ve hep birlikte bahçeye çıktık. Bir banka oturduğumuzda aklıma gelen şeyle sağ kolumu aramam bir oldu.

"Benim okuluma iyi bir müdür bul yarına kadar."

Onaylayınca kapatıp ben de konuşmaya dahil oldum. Gözlerimi etrafımda gezdirdiğimde şu çetenin lideri de bana bakıyordu. Ona kafamı iki yana sallayıp 'ne var' bakışı attım. O ise transa girmiş gibi bakıyordu bana. Tek ben değil Bulut'ta farketmişti bunu. Şu an çok öfkeli duruyordu.

Göz ucuyla tekrar o çeteye baktığımda. Çeteden bir erkek, yanlarından geçen bir kızı durdurdu. Kız, bu sabah bu çeteyi sorduğum kızdı. Kurtulmaya çalışıyordu onun elinden, ama o izin vermiyordu. Ben daha fazla sinirlendim. Bahçedekiler de bunu farketmişlerdi. Anında ayağa kalktığımda yanımdakilerin de bakışları bana döndü.

Ben ise sadece oraya odaklanmıştım. Ve ilerlemeye başladım.

"Bıraksana yaaa." diyordu kız, ama o yine de izin vermiyordu. Arkasından en korkutucu sesimle, "kız bırakmanı söylüyor, bıraksana."

Bu sesimden bahçedekiler korkmuşlardı. Ama onların yüzlerinden korktuklarını anlayamıyordum. Kıza baktığımda beni gördüğüne mutlu olmuş gibi gülümsüyordu. Ona göz kırpıp tekrar o çocuğa baktım.

Alaycı bir tavırla, "bırakmazsam nolur." dedi. Ama bana fırsat vermeden de çeteden bir kız konuştu.

"Sen de okulun sahibisin diye, ne bu havalar. Sahibi olabilirsin, ama bir daha bize karışma."

Onun bu söylediğine hafifçe sırıttım.

"Ben hava atmıyorum, sizin gibilerin havasını alıyorum. Bu sabah kantinde ne demiştim. Hava atılan yerde benim rüzgarım eser."

İNTİKAM MELEĞİ (TAMAMLANDI) Where stories live. Discover now