14. BÖLÜM

7.5K 316 81
                                    

Gözlerim, gözlerini görmezse yaşamaya nasıl devam edebilir ki?

😍😍😍😍😍😍😍😍😍

Sabah alarmın sesiyle uyandım yine. Şu son bir kaç gündür okula gitmiyorduk arkadaşlarla. Çünkü o kendini çete sananları görmek istemiyorduk. Ama bugün artık gitmem gerekiyor. Yoksa yine okulu sahiplenmeye falan kalkabilirler. Hatta belki de benim yokluğumdan yararlanıp yapmışlardır bile.

Hemen hazırlanıp aşağı indim. Arel'de beni bekliyordu. Günaydınlaştıktan sonra birlikte evden çıktık. O da kahvaltı yapmamış, ben de yapmadım. Okulda atıştırırız bir şeyler artık. Benim arabama bindikten sonra okula doğru sürmeye başladım. Okulun önünde durduğumda bütün bakışlar bu tarafa döndü.

Arel'le birlikte arabadan indik ve yürümeye başladık. Herkes rahatlamış gibi bakıyordu bana. Benim geldiğimden mutlu olmuşlar gibi... Sonra o çeteye baktım. Onlarda huzursuz olmuşlardı sanki. Tabi, kesin şu son bir kaç gün de ahkâm kesmişlerdir. Ama artık ben gelince, böyle bir olanakları kalmamış oldu.

Yürürken bizim tarafa doğru arkası dönük olan iki kızın konuşmalarını duydum. Ama seslerinden anladım ki, bunlar sürtük Ceren ve sürtük Yeliz'miş. Sanırım benim geldiğimi daha görmediler.

"Şu Melek kaç gündür gelmiyor yaaa. Umarım gelmez de." dedi Yeliz. Ceren'de, "inşallah. Hatta bir kaza falan geçirip ölmüş olsun." diyip gülmeye başladılar. Bahçedekiler ise bana sırıtarak - ki bu sırıtma, 'ver onlara ağızlarının payını' dermiş gibiydi. Ama onlara ise acıyarak bakıyorlardı. O sırada çoktan Bulut'gil de yanımıza gelmişlerdi. Birbirimize sırıttıktan sonra o sürtüklere döndüm.

"Arkɑmdɑn konuşmɑyɑ devɑm edin. Çünkü kɑrşımɑ çıkɑcɑk kɑdɑr büyük değilsiniz."

Benim sesimi duyar duymaz anında arkalarına dönmüşlerdi bile. Ve gözlerini pörtleterek bakmaya başladılar bana. Ben ise korkutucu bir şekilde sırıtıyordum. Ve bu da onların daha fazla korkmalarını sağlıyordu. Bahçedekiler ise benim söylediğime oooo'lamaya başladılar.

"Biz-"

Hemen sürtük Ceren'in lafını kestim.

"Ama siz yine de arkamdan konuşmaya devam edin. Çünkü küçük insanlar konuşur, büyük insanlar konuşulur."

Bu sefer de oooo'lama eşliğinde gülüyorlardı. Onlar ise hiç bir şey söyleyemediler. Son kez sırıtıp kendi bankımıza oturduk. Benim grup bana hayranlıkla bakıyordu yine. Bulut hemen kolunu belime dolamıştı. Ona gülümseyip önüme döndüm. Gözüm o çeteye, yani Ozan ve çetesine takıldığında sinirle bakıyorlardı bize yine. Omuz silkip önüme döndüm.

Zil çalınca sınıfa gittik. Öğretmen de gelince ders işlemeye başladık. Ders ortasında Hira, lavaboya gitmek için hocadan izin aldı. Gerçekten uzun bir süre sonra da teneffüs zili çaldı ama Hira hâlâ gelmemişti. Yağmur ve Kuzey'de yiyecek bir şeyler alabilmek için kantine gideceklerini söyleyince başımızla onayladık. Sınıfta Selim, Enes ve biz kalmıştık. Yani Bulut'la ben.

Fakat Hira gideli uzun zaman oldu. Neden hâlâ gelmedi yaaa. Hemen Bulut'a döndüğümde, "Hira neden hâlâ gelmedi." diyerek düşüncemi dile getirdim.

"Bilmiyorum ki meleğim. Ben de merak etmeye başladım şimdi."

Göz ucuyla Enes'e baktığımda endişeli bir şekilde bakıyordu. Telefonumu çıkarıp Hira'yı aradığımda ilk defa kapalıydı. Ben daha da endişelenmeye başladım.

İNTİKAM MELEĞİ (TAMAMLANDI) Where stories live. Discover now