36. BÖLÜM

4.9K 225 148
                                    

Fuzuli'ye sormuşlar:

"Sevmek mi daha güzeldir, sevilmek mi?"
"Sevmek" demiş ve eklemiş;
"Çünkü sevildiğinden hiç bir zaman emin olamazsın."

💐💐💐💐💐 

ADEL MELEK'TEN DEVAM

Sabah alarmın sesiyle gözlerimi açtım. Yavaşça kalkıp uyku mahmuru olduğum için bir süre yatağın üstünde oturdum.

Dün o dağ evinde gerektiğince biraz daha durmuştuk. Tabi hepsi de bize öfkeyle bakmışlardı. Hele Bulut'un o bakışları... Ömrüm boyunca unutabileceğimi sanmıyorum.

Daha sonra da adamlarıma onları Selim'in de tutulduğu depoya götürmelerini istemiştim. Yani şu an hepsi de o depoda ve bugün bu iş tamamen bitecek. Artık bitmeli yani. Odamın banyosuna girip elimi yüzümü yıkadıktan sonra odama geri döndüm ve gardırobumu açıp kıyafet seçmeye başlarken kapının önce tıklandığını duydum. Ardından da yavaşça açıldığını. Başımı o tarafa doğru çevirdiğimde Kerem gülümseyerek bana bakıyordu.

"Canım, günaydın." dediğinde ben de gülümsemeye başladım.

"Sana da günaydın."

Yavaşça içeri girdi ve kapıyı da kapattıktan sonra yanıma doğru yaklaştı. Tek kolunu belime dolayarak, "ama ben daha günaydın öpücüğümü almadım." dedi muzip bir şekilde. Gülümsemem büyümüştü.

"E al o zaman."

Gülümsemesi sırıtmaya dönüşürken bana doğru yaklaşmaya başladı. O sırada gözleri de dudaklarıma kaydı. Dudaklarımız tam birbirine değmişti ki, kapının birden açılmasıyla birlikte benim de aniden geriye doğru bir kaç adım atmam bir oldu. Hemen bakışlarımı kapıya doğru yönelttim. Kuzey'di tabiki.

Kerem'in de ona öfkeyle baktığı gözümden kaçmadı. Zaten beni öpemeden kapı açılınca sinirle bir kaç saniye gözlerini kapatmıştı. Onun bu haline sırıtıp tekrar Kuzey'e bakmaya başladım. Muzip bir şekilde sırıtıyordu. Sanırım geri çekilmem bir işe yaramamış. Yakınlaştığımızı anlamış bile. Kaşlarımı çattıktan sonra;

"Kapısız evden çıktın galibaa." sesimde de hem sinirli, hem de alaycı bir ton vardı.

"Çıktığım yerde kapı yoktu ki."

Kuzey'in söylediğine ben derin bir nefes alırken, Kerem tıslayarak ona dönünce, Kuzey'in de sırıtması silinmişti.

"Sana demek istiyor ki; neden kapıyı tıklamadan giriyorsun."

Kerem hâlâ ona öfkeyle bakmaya devam ediyordu. Kuzey ise, "çok sorry. Ben sanırım sizin o özel anınızı bozmuş oldum." hâlâ sırıtıyordu. İkimiz de ona öfkeyle bakarken, tekrar konuştu.

"O zaman ben, çıkıp kapıyı tıklayayım öyle gireyim."

Gözünüzü kırpmadan ona baktığımızda o ciddi ciddi söylediğini yapıp odadan çıktı ve hafifçe tıklayıp öyle açtı kapıyı. Sırıtarak, "şimdi oldu mu?" diye sordu. Kerem'le kısa bir an göz göze geldik. Daha sonra da Kerem tekrar o öfkeli gözlerini Kuzey'e yöneltti. Ben de sinirlerime tabiki de hâkim olmayıp, çalışma masamın üzerinden bir kalem alarak, "Kuzeeey." diye tıslayarak ona fırlattım.

Fakat Kuzey'in eğilmesiyle birlikte ıskalamış oldum. Daha da öfkelenerek, "defol!" diye bağırdım bu sefer de. O da hâlâ sırıtarak, "tamam tamam, gidiyorum. Kahvaltıya çağırmak için gelmiştim ama ben bölmüş olmayayım. Siz devam edin." dediğinde elime yine bir kalem almıştım ki odadan çıkmasıyla birlikte derin bir nefes aldım ve kalemi hızlıca aldığım yere koydum.

İNTİKAM MELEĞİ (TAMAMLANDI) Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang