22-Bir Takım Yanılsamalar

52 6 12
                                    


Karanlık. Gökyüzünün en koyu rengindeki sonsuzluk.. Hissettiğim, algıladığım ve gördüğüm her şey karanlık. Tüm bu siyahın sebebi ne? Keşke biraz ölmüş gibi hissetsem. O zaman karanlığın adını ölüm koyabilirdim. Ama zayıfta olsa kalbimin sesini duyabiliyorum. 

Canım acımıyor ama sanırım düştüğümüzde bayıldım ve belki de ayılmak üzereyim? Hepsi Heechul'ün yüzünden. Çaprazımda bulunan Sungmin in sendelemesi üzerine dikkatim dağıldığında benim dikkatimi toplamaya çalıştığım saniyelerde eğer Heechul öne atacağı adımı olması gerektiği gibi arkaya atsaydı; ona çarpmayacak ve düşmesine neden olmayacaktım. Doğal olarak neden sonuç ilişkisi adı altında bana çemkirmeyecek ve yorucu saatlerin sonunda kaydı tamamlayıp çekimi bitirebilecetik. Tabi yönetmenin tükenmek üzere olan sabrını da tüketmemiş olacaktık. Şimdi kim bilir ne kadar sinirlidir. Ama çok tuhaf; Heechul'ün bu yüzden kendine özür dilettiğini neden hatırlıyorum? Eğer düştüğümüzde bayılmışsam ve hala kendime gelemiyorsam bu nasıl mümkün olabilir ki?  Rüya görmüş olabilir miydim? Emin değilim. Ama hayır. Sonrasında ara verdik ve uyudum buna eminim. Donghae nin yokluğunu hissederek uyandım hatta. O zaman neyim var benim.

Donghae. Donghae çok sarhoştu. Kyuhyun'a pasta yapmak için ısrar etmişti evet hatırladım. Pastanın içine kimbilir ne koydu aptal. O yüzden bayılmış olmalıyım. O nasıl acaba ben onun kadar içmemişken bile bu haldeysem onu düşünemiyorum. Ona defalarca mutfağa girmemesi gerektiğini söyledim bir de sarhoşken yaptığı şeyi yedim, bende salaklık. Hayır ama, hayır yanlış hatırlıyorum. Bu değil olan. Bu halde olmamın sebebi o olamaz sonrasını hatırlıyorum, sadece biraz içim dışıma çıkmıştı. Ryeowook. En çok yiyen oydu evet bir gece hastahane de kalmıştı. Tanrım! 

Kesin rüya görüyorum. Konu; psiko-gerilim. Renk: Siyah Oyuncular:Ben. 

İyi de ben bu kadar sade rüya asla görmedim. Rüyada olsam kantinin içinde bir tren garı ya da kapısı olmayan bir odada havuzda falan olurum. 

Peki neyim var? Neden bu karanlık? Neden en son ne yaptığımı hatırlamıyorum.

Burnumda belli belirsiz hissettiğim koku çok tanıdık. Ama adını koyamıyorum. Neden bana Rachel'i anımsatıyor bilmiyorum. 

Oh! Tabi ki cevabı Rachel. Doktor onun ameliyattan çıkamayabileceğini söylediğinde başımın döndüğünü hissetmiştim bayılmış olmalıyım. Tanrım.. Bunu kendide biliyor. Kim bilir nasıl bir ruh hali içindedir. Ben Almanya'ya gittiğimde direnmeyi  bırakırsa ne yapacağım. Gitmek istemiyorum. İçimdeki çok kötü bir his. Rachel ı bırakamam.

Ama bıraktım. Hayır ne kadar aptalım. Ben Almanya'ya gittim ki. Rachel ameliyat olduktan sonra döndüm. Onu gördüm. Kalbi çok hızlı atıyordu. Hastahaneye Moon'da gelmişti. Moon peşimdeydi. Tanrım o psikopat beni kaçırmıştı.

Hayır o beni değil ben aklımı kaçırmış olmalıyım. Anımsadığım her şeyi aynı anda yaşamış olamam ki. Moon'un beni kaçırdığı falan yok beni kanalda unutmuştu geri zekalı. Belki de bilerek bırakmıştır. Ne zaman kendime ayıracağım bir zaman olsa içine ediyor zaten. 

Peki ama şimdi neyim var benim. Hala kanaldaysam neden bu karanlık? Karanlık ürkütücü gelmeye başladı. Bedenimde hissettiğim tek şey sağ ayağım ve kalbim. 

Sağ ayağım. Tabi ya, kaza geçirdik! Tanrım bunu nasıl hatırlayamam. Kyuhyun! O camdan çıkmıştı. Tanrım gözümün önünde uçmuştu ve ardından koltuğun arkasındaki demir sağ bacağımı sıkıştırmıştı. Bu yüzden baygın olmalıyım. Kyuhyun u kurtarmış olsunlar lütfen.

Evet olan tam olarak bu. Tanrım nolur diğerleri iyi olsunlar. Heechul, o arka tarafta oturuyordu. Ona ne olduğunu hatırlamıyorum. Her şey bir an oldu zaten. Neye çarptığımızı bile hatırlamıyorum ki. Başım koltuğa dayalıydı ve kaldırdığımda kolum kopmuş gibi hissetmiştim. 

Bileğimdeki kelepçeler canımı acıtmıştı sonra çarptık. Kaza yaptığımızda bileğimde kelepçe yoktu. Benim bileğimde neden kelepçe olsun ki? Çarptığımızda canımı acıtan ayağımdı üstelik.

''Sooyun?''

Ses çok uzaktan geliyordu. Gözlerimi açamıyordum. O her kimse ona cevap veremiyordum. Uykum bu kadar derin değildi benim. Ayağıma birinin dokunduğunu hissediyordum. Canım acımıyordu ama çok tuhaf bir histi. Bedenimde sadece ayağımı hissetmem ve ona birinin dokunması. Savunmasız hissediyordum. Karanlıktan korkmaya başlamıştım. Hastahane de miydim gerçekten? Ya bu düşündüğüm de geçmişte bir gün yaşadığım bir şey ise? Sonrasını hatırlamıyordum. Anılar zihnimde sabit değillerdi. Düşünmemeye çalışıyordum ama karanlık ürkütücüydü.

''Duyuyorsa .. kımıldat''

Doğru mu duyuyordum gerçekten. Ses çok derinden geliyordu. Ayağımı kımıldattım ama kımıldamış mıydı? Onu mu söylüyordu.

''Senden .. olmanı istiyor.. Hastahanede..''

Kim benden ne istiyor anlamamıştım. Hastahane de mi? Ben mi O mu? Tane tane konuşuyordu fakat ses neden uzaktaydı? Bir kuyunun içine falan mı düşmüştüm? Aslında karanlık bir kuyu; çokta mantıksız gelmiyordu.

''Vücudun.. var... geçirdin. İyi olacak...''

Anladığım tek şey yanımda onu tam olarak duyamadığım biri vardı. 



Unwanted GoddessWhere stories live. Discover now