15-Şüpheler

45 5 0
                                    

İyi Okumalar^^


**


''Bende bir şeyden şüpheleniyorum.''

Polis kapıyı kapamak üzereyken salona tekrar geri döndü. Jackson'ında içeri girmesini bekledikten sonra kapıyı kapattı.

''Nedir şüphen?''

''Sadece küçük bir şey. İşe yaramayabilir. Koreye döndükten sonra bir kaç kez farklı sorular sormak için kaldığımız pansiyonu aradım. Oranın sahibi Sooyun'un eski bir arkadaşı. Telefonu o ve küçük kızı açtığında benimle çok ılımlı konuştular. Diğerleri de aramış ve ellerinden bişey gelmediği için üzüldüklerini söylediler. Fakat en son büyük kızı açtığında biraz tuhaftı. İlk önce onun kim olduğunu sordu ve pansiyonda kalan herkesi hatırlamak zorunda olmadığını söyledi sonra kapatırken cümle içinde artık bizi aramayı kesin dedi.''

''İfadesinin alınmasını sağlarım.''

''Teşekkürler.''

''Endişelenen biri çıkmasına sevindim(!)''

''Jackson, hepimiz ona kızdık fakat araştırmak ve emin olmak için organize olmamıza bile gerek yok. Herkesin sürekli bir şeyleri sorguladığına eminim. O gün junghyun'un öldüğünü öğrendik ve panik halinde bize bırakılan delillere göre hareket edip buraya döndük. Bu işin içinde kim varsa bize çok yakın birisi ya da uzun süredir bizi izliyor. Neye nasıl tepki vereceğimize kadar her şeyi biliyordu.''

''Hyung yine de ablam sizinle konuşmadan gitmezdi, yıllardır gideceği o kadar çok şey oldu ki! Ama o sizin için burdaydı hep. Bi keresinde..''

Jackson anımsadığı şey karşısında yutkundu ve buruk bir sesle devam etti.

''Günlüğünü yatağının üzerinde açık unutmuştu ve sayfada aynen şu yazıyordu; 'Çirkin ördek yavrusu gibiyim resmen, istenmemeye alıştım fakat benden vazgeçip beni arkada bırakmalarından deli gibi korkuyorum. Tabi hızlarına yetişecek cesaretimde yok.' ama onu arkada bıraktınız. Ona bir şey olursa sizi asla affetmeyeceğim.''

''Pansiyonun olduğu sokakta iki market bir eczane ve bir manav var. Bunu polisin yanında söylemem pek doğru değil ama Leeteuk'la birlikte kamera kayıtlarını hackledik. Ondan hiçbir iz yoktu. Seni anlayabiliyorum Jackson ama sakın ona değer vermediğimizi ya da endişelenmediğimizi ima etme. Delil dediğimiz şeyler Sooyun'un kendi sesi, bırakta kabul edemesekte inanalım.''

 ''Hyung yine de oradan onu görmeden gelmezdim.''

''Araya girmek zorundayım. Yersiz bir şekilde birbirinizle atışmayın. Kamera kayıtlarında hiçbir şey çıkmaması çok garip. Nasıl ayrıldı oradan o zaman?''

Donghae polisin sorusu üzerine ona döndüğünde çatallaşmış sesiyle araya girdi.

''Ya çıkmadıysa? Onu orada tutuyorlarsa?''

''Pekala, pansiyon sahiplerini bizzat ziyaret etsem daha iyi olacak sanırım. Oradaki polisle yüz yüze iletişim kurmak daha sağlıklı olur hem.''

''Bende geleceğim.''

''Hayır! Siz çevrenizde şüpheli davranan birini aramalısınız. Sooyun'un telefon sinyalini sürekli takip etmenizi sağlayacağım. Bunu gizli yapmalısınız ama.''

Herkes başıyla onayladığında Jackson hıçkırıklarını dizginlemeye çalışıyordu.



**


Heechul, Jackson'la birlikte salonun önündeki arabasına bindiğinde Jackson ağlamaya ara vermişti. 

Heechul'un dikkatlice bir noktaya odaklandığını fark eden Jackson merakla o yöne döndü. 

''Hyung ona neden öyle bakıyorsun.''

Heechul duymamıştı. Salonun kapısından hızlıca çıkan ve yürüyerek yan taraftaki sokağa giren menajeri izliyordu. Gözden kaybolduğunda telefonunu çıkararak birini aradı.

''Moon yanınıza uğradı mı?''

''Tamam.''

Ancak telefonu kapattığında Jacksonun meraklı bakışlarını görebilmişti.

''Bana neden öyle bakıyorsun!''

''Menajere neden öyle bakıyordun.''

''Ondan haz etmiyorum.''

Heechul gerçek düşüncelerini kendine saklayarak arabayı çalıştırdı.

''Nereye bırakayım seni?''

''Eve gitmek istemiyorum. Beni Rachel'ın yanına götürebilir misin? Ameliyattan sonra göremedim onu.''

Heechul başıyla onay vererek yola koyulduğunda kafasının içinde düşünceler birbirine girmişti.

Moon, onları bırakıp işi olduğunu söyleyip çıkmıştı yanlarından. Dört saattir burada ne yapıyordu merak etmişti. Neden onlara gidiyorum deyip gitmemiş ve saatler sonra görülmek istemiyormuş gibi kaçarak ayrılmıştı salondan? 

Sooyun ile bağlantı kurmak istemiyordu. Salonda onlardan başka kimse yok sanıyorlardı fakat birinin daha var olduğunu şimdi öğrenmişti. Sooyun'un telefonunun menajerde olma düşüncesi bile tüylerinin ürpermesine neden olmuştu. Bu bilgiyi şimdilik kendine saklamayı tercih etmişti, diğerleriyle paylaşmak kaos yaratmaktan başka bir işe yaramazdı çünkü. 

Daha çok gözlemlemeliydi onu. 

Unwanted GoddessWhere stories live. Discover now