8 - Kıskançlık İçeren Profil

148 11 20
                                    


Kulağımda yıllardır dinlediğim sözler, yanımda yeri doldurulamaz insanlar ve sahneye çıkmamı bekleyen, beni ben olduğum için seven hayranlar..

Hepsiyle köprülerimiz ebedi..

Şarkı sona erdiğinde yanaklarıma süzülen göz yaşlarımın varlığıyla yüzleşmek zorunda kaldım ve hemen ardından karşımdaki aynada saçımı yapmayı bitiren görevliyle göz göze geldim. Kulaklığımı çıkararak masaya koyduğumda bana uzattığı peçeteyi teşekkür ederek kabul ettim.

''İyi misiniz?''

Değildim ama bunu benim için endişelenen herkesle paylaşamazdım.

''Biraz hava alacağım. Makyaja biraz sonra başlayabilir miyiz?''

''Tabi ben burada bekliyorum, bolca zamanımız var.''

Başımla selam vererek yanından ayrıldığımda soyunma odasından çıkmadan önce yanaklarımdaki gözyaşlarını temizlediğimden emin oldum. Bu sorun değildi aslında. Asıl sorun bu ruh hali içindeyken sahnede ağlama ihtimalimdi. Rachel yüzünden bu kez sağlam birikmiştim ve sanırım bu kaçınılmazdı. Kelimeler.. Onlara direnmek düşüncelere direnmekten daha zordu benim için.

''Sooyun!''

Bana seslenen ve tanıyamadığım ses tonunun kime ait olduğunu öğrenmek için merakla arkamı döndüm.

Jimin. AOA grubunun Eunhyuk'a göre en güzel üyesi ve tabi grubunun Donghae'si. Jimin Kore'de ve Japonya'da fırsat buldukça konserlerimize gelirdi fakat buraya gelmesi nedense tuhaf gelmişti. Gülümseyerek selam verdim.

''Jimin.. Buraya bile desteklemek için geldin demek!''

''Her zaman her yerde desteğe hazırım!''

İçten bir şekilde gülümsediğinde koluna girerek onun sunduğu samimiyeti yakalamaya çalıştım.

''Çok iyisin cidden..''

''Arkadaşlar bugünler için tatlım. Diğerleri nerede?''

İçtenliğini devam ettirerek konuyu değiştirdiğinde içimden bir ses sunduğu samimiyeti gözüne sok, arkanı dön ve git diyordu. Jimin'in her zamanki hali olduğu için görmezden gelerek karşılık verdim.

''Bilmiyorum. Bende onlara bakınıyordum. Yalnız mı geldin?''

Onun yanındayken kendimi kullanılıyormuş gibi hissediyordum ve bu fazlasıyla sinir bozucuydu. Önce bana içten bir şekilde yaklaşıyor ve hemen ardından diğerlerinin yanına sızıyordu. Tabi ki bizimkilere yaklaşmak için bu taktiği uygulayan sadece Jimin değildi ama genelde bu taktiği kullananlar bunu gerçek samimiyetleriyle dile getirmekten çekinmiyordu. Fakat Jimin bunu inkar ediyor ve kendini kandırmaya devam ediyordu.

''Evet, bu aralar dinleme zamanımız biliyorsun. Bir ay sonra başlayacağız geri dönüş çalışmalarına. Bir haftadır burada tatildeyim.''

Elbette bilmiyordum, duyanda ikimizi sürekli iletişim halinde olan arkadaşlar sanırdı.

''Oh bu Eunhyuk değil mi?''

Gösterdiği yöne doğru döndüğümde gülümsedim ve kolundan çıktım. Kapak tenceresini bulduysa, bu bana yol gözüktüğü anlamına geliyordu.

''Evet ve hemen arkasındaki de Leeteuk.''

Onlara doğru yürümeye başladığında benim onunla gitmediğimi fark ederek bana döndü.

''Gelmiyor musun?''

''Sen git, su içmeliyim.''

''Tamam görüşürüz sonra, buralardayım nasıl olsa.''

Unwanted GoddessWhere stories live. Discover now