10 - Pamuk İpliğine Bağlı Hisler

88 9 0
                                    


''Sooyun?''


Bakışlarımı duvardaki resimden ayırarak sakince bana seslenen Donghae'ye döndüm. Çarpık bir gülümsemeyle üzerime kilitlediği gözleri hafif bir merak dalgasıyla beni süzüyordu.

''Oh! Pardon, dalmışım.''

Bir kaç adım geriye kaydım ve resepsiyona geçmek için beni bekleyen suratsız kıza yerine geçmesi için müsaade ettim. Saygılı bir şekilde selam vererek yanımdan geçti ve sandalyesine oturdu. Donghae'nin yanında duran kız ise yaşça daha küçük görünüyordu ve ötekine nazaran güler yüzlüydü.

''Sizde hoş geldiniz.''

Yumuşak bir gülümsemeyle selam verdiğinde aynı içtenlikle gülümsedim.

''Bu fotoğraf...''

Az önce gözümün takıldığı çerçeveyi göstererek devam ettim.

''Nereden bulduğunuzu sorabilir miyim?''

Güler yüzlü olan kız yüzüne yerleştirdiği geniş bir gülümsemeyle bana bakmaya devam ederken karşılık verdi.

''Resimlerin hepsi anneme ait.''

Kısa bir an gözlerim diğer fotoğraflardaki tanıdık simanın üzerinde gidip geldikten sonra içime doluşan heyecanın etkisiyle ona doğru yaklaştım ve sırıtarak sordum.

''Annenizin ismi... Bir ihtimal Young Mi olabilir mi?''

Kız şaşkınlık ve hayranlık karışımı bir ifadeye bürünürken konu, diğerininde ilgisini çekmiş olmalı ki bize doğru dönmüştü.

''Evet. Nereden bildiniz? Yoksa onu tanıyor musunuz?''

Gülümsedim ve Donghae'nin kolundan çekiştirerek fotoğrafı görmesi için duvara yaklaşmasını sağladım.

''Şunu görüyor musun? Sekiz yaşındaki ben!''

Donghae cümlemin sonuna geldiğimde gözlerini bana çevirmiş bakışlarıyla 'ciddi olamazsın' diyordu.

Fotoğrafa bakarak devam ettim.

''Bu da YoungMi unni.''

O günü çok net olmasa da hatırlıyorum; okula gitmek üzereyken bizi bahçede durdurmuşlardı. Suratsız çıkmamın nedeni fotoğraf çekinmek istemeyişimdi. Fakat benden çok daha soğuk bir kişiliğe sahip olan YoungMi unni, elimden çekiştirerek yanlarına götürmüş ve epeyce ısrar etmişti. O günü böyle bir günde hatırlayacağım asla aklıma gelmezdi.

''Şu an nerede? Onunla konuşabilir miyim?''

''Çoktan uyumuştur. Fakat sabah kahvaltıda burada olur. O zaman konuşabilirsiniz. Bu arada annem sizden daha önce bahsetti ama bahsettiği o kızın siz olduğunuzu bilmiyordum.''

''Şuraya bak kocaman iki kızı var, vay canına.Onunla konuşmak için sabırsızlanıyorum, çok özledim.''


***


Ahşap merdivenleri gıcırdatmamaya özen göstererek yukarı çıkarken eskilerde kalmış bir sürü anı düşüncelerime sızıyordu. Yetimhanede kaldığımız yatakhane, YoungMi'nin kolumu bıçaklaması ve en önemlisi de paylaştığımız yalnızlık...

Eunhyuk'un sırıtarak merdivenin başında beklediğini fark ettiğimde gülümsedim. Bu bakışı, sanırım birazdan sinsi fikirlerini bize sunacağının bir işareti olarak algılayabilirdim.

Unwanted GoddessWhere stories live. Discover now