7 - Gelmemi Bekle

155 13 26
                                    

Yalnızlık hissinin kaybetme korkusuna karşı verdiği mücadele her zaman takdir edilesiydi.

Sooyun tüm itirazlara, 'uyuman gerekiyor'lara ve 'git başımdan'lara rağmen hastanede kalmayı başarmıştı. Karanlık odada tek ışık kaynağı olan monitörü iziliyor ve kulağından ruhuna doğru akan şarkıyı dinliyordu.
Başının altındaki yastığı düzelterek ayaklarını yatağa doğru uzattığında Rachel ı uyandırmamak için mümkün olduğunca yavaş hareket etmeye çalıştı. İlaçlardan dolayı uykusu eskisi kadar hafif olmasada pek sağı solu belli olmuyordu.
Sooyun gözlerini kapadığında hemen uykuya teslim olmuştu fakat uzun bir süre sonra -ki ona göre saniyeler geçmiş gibiydi- omzuna dokunan el yüzünden irkilerek uyandı. Donghae, onun kulaklıklarını kulağından çıkarırken ve ona doğru yaklaşırken Sooyun istifini bozmadan sevgilisine bakmayı sürdürdü.

"Koltukta neden yatmıyorsun!"

Kısık sesle gelen uyarı üzerine Sooyun gözlerini Rachel'a çevirerek mırıldandı.

"Çünkü buradan makina daha net duyuluyor."

Donghae zaten tahmin ettiği kelimeleri işitince duymazdan gelerek onun bacaklarını yataktan indirdi ve elini tuttarak ayağa kalmasına yardım etti.

"Gel birer kahve içelim sonra devam edersin o zaman."

Sooyun kulaklıklarını cebine yerleştirmeye çalışırken kapı onlar yanına varmadan açılmıştı. Yesung başıyla selam verip, konuşmadan içeriye yürümeye devam ettiğinde Sooyun soran gözlerle Donghae ye bakıyordu. Dışarı çıktıklarında Donghae sırıtarak ona beklediği açıklamayı yaptı.

"Seni görmek için buraya geleceğimi söylediğimde diğerleri gece araba kullanmamam gerektiğiyle ilgili itiraz ederken Yesung hyung beni getirebileceğini söyledi."

Sooyun gülümseyerek sakince karşılık verdi.

"Leeteuk, yesung-rachel arasındakileri bir gün öğrenecek ve bizi kıtır kıtır kesecek biliyorsun dimi? Bende sabah ikisini yalnız bırakmak için Leeteuk u neredeyse sürükleyerek odadan çıkardım."

Donghae sırıtırken, çoktan asansöre varmışlardı.

"Ben sadece zemin hazırladım. Yüzde yüz suçlu sayılmam."
Asansörün kapısı arkalarından kapanırken Donghae gözlerini dikmiş Sooyun un yüzünü inceliyordu. Sooyun ise başını arkasında kalan aynaya yaslamış uykuya karşı direniyordu.

"Yarın sabahtan programın yok dimi?"

Sooyun gözlerini kapanmamaları için kırpıştırırken başını olumsuzca salladı.

"Biliyor musun yönetmenle konuştuğum için pişman oldum. Keşke Almanya'ya gelmeyip burda kalsaydım hem hastaneye gelebilirdim hem yakın olurdum ona. 4 gün nasıl geçecek bilmiyorum."

Donghae duyduğu sözlerin ardından bir süre sessiz kalarak onu izlemeye devam etti. Yorgun olduğu her halinden belli olsada içindeki Rachel sevgisinin her şeyden üstün olduğunu görebiliyordu.
Asansörden indiklerinde kantine doğru ilerlerken Donghae sakince yanıtladı.

"Merak etme ona bir şey olmayacak. Rachel senden bile güçlü Sooyun, unutma."

Sooyun derin bir iç çekişin ardından gözüne kestirdiği masaya doğru ilerlerken hala onunla gelmeye devam eden Donghae ye dönerek mırıldandı.

"Kahveler kendi mi gelecek bayım?"

Donghae masum bir sırıtışın ardından olduğu yerde durdu ve Sooyun'un kolunu tutarak onunda durmasına neden oldu.

"Para vermelisin çünkü param yok."

Sooyun onun bu sevimli haline karşı elinde olmadan gülümseyerek söylendi.

Unwanted GoddessWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu