GECE MAVİSİ▪️22

4.8K 265 110
                                    

"Ammoyu getirin hemen!"

"Hocam, oksijen satürasyonu düşüyor hastanın! Hastayı kaybediyoruz!"

"Defibrilatörü hazırlayın!"

Bu bağıranlarda kim? Nerdeyim ben? Neden üşüyorum? Kolumdaki acıda ne? Bacağımı neden oynatamıyorum?

"Hocam, hazır!"

"Çekilin!"

Birileri sarsıldı. Üzerimdeki elbiseyi niye kesiyorlar, üşüyorum zaten! Zar zor gözlerimi araladım. Beyaz ışık gözlerimi yorarken çevremde koşuşturan üniformalı insanlara baktım. Biri koluma serum takarken diğeri bacağımla ilgileniyordu. Yüzümde bir maske vardı. Elim maskeye giderken üzerinde soyulan ve çizilen derim başımıza gelen felaketi yavaş yavaş hatırlatır nitelikleydi. Hemşire, elimi tutarak maskeyi almama engel oldu. Tekrar maskeye dokunacakken az önce bağıranlardan birini tekrar duydum.

"Şarj et!"

"Hazır!"

"Açılın!"

Korkarak başımı sol tarafıma çevirdim. Cihan'ın hareketsiz yatan bedenini görünce kan bedenimden çekilmiş gibi hissediyordum. Sesler birbirine girerken gözümden tek damla yaş düştü. Beyaz önlüklü doktor olduğunu düşündüğüm adam elindeki Defi'yi bir kez daha bastırdı Cihan'ın göğsüne.

Hemşire bu kez aramızdaki perdeyi kapattığında donup kalmıştım. En son, "Ameliyathaneyi hazırlayın!" diye bağırıyorlardı.

Flashback*

Taklalar atarak en sonunda suya çakıldık. Arabanın camları patlarken içeriye hızla su soluyordu. Kalakalmıştım. Cihan, koltuğu itmek için uğraşıyordu. Ben ise öylece onu izliyordum.

"Zümra! Kendine gel!" diye bağırdı. Arabada az bir yer kalmıştı. Neredeyse tamamen gçmülmüştük suya. "Zümra! Sırası değil!" Kollarımı tutarak beni sarstığında gözlerine baktım. "Çıkmamız gerek, vaktimiz daralıyor!" başımı salladım. Cihan, kendini yukarıya kaldırarak koltuğun üzerinden geçti. Araba tamamen suya gömüldüğünde nefesimi tutmaya bile fırsatım olmamıştı. Cihan, suyun altında elini bana uzattı. Elini tuttuğumda koltuktan destek alarak beni kendine doğru çekti. Patlayan ön camdan dışarıya doğru çıkarak tekrar elini bana uzattı.

Elini tutarak arabadan çıkacağım sırada araba takıldığı kayadan kayarken camın kırık kenarları bacağımı boydan boya çizmişti. Acıyla yüzümü buruştururken Cihan, son bir gayretle beni dışarıya çekti. Suyun yüzeyine doğru yüzmeye başladık.

Suyun yüzeyine kafamı çıkardığımda derin bir nefes aldım ancak bu uzun sürmedi. Sert bir dalga bize çarparken ellerimiz birbirinden ayrıldı. Uçurumun dibine bizi fırlatırken ikimizde farklı yerlere savrulmuştuk. Dalga geriye çekildiğinde zar zor doğrularak etrafa baktım. Gecenin karanlığında göz gözü görmüyordu ki bu benim Cihan'ı bulmamı zorlaştırıyordu.

"Cihan!"

Sesim dalgalara çarpıp dağılırken Cihan'dan cevap alamamıştım. Korku bedenimi ele geçirirken zar zor ayağa kalktım. Etrafta gözlerimi gezdirirken bir kez daha bağırdım.

"Cihan! Nerdesin!"

Bir teknenin sesini duydum o sırada. Bizden biraz uzakta durduktan sonra küçük bir tekne buraya doğru yaklaşmaya başladı. Topallayarak yürürken bir kez daha Cihan'a seslendim.

"Cihan, nerdesin! Ne olur ses ver!"

Gözlerime az ileride yatan hareketsiz bir beden çarptığında sekerek oraya doğru ilerledim. Cihan'ın ölmüş olmasını düşünmek bile bacağımdaki acıyı hiçe saymama sebep oluyordu.

GECE MAVİSİOù les histoires vivent. Découvrez maintenant