Ve elini nazikçe saçında gezdiriyordu. Sinirden dişlerimi sıkmaya başladım. O kadar sıkıyordum ki, çenem ağrımaya başladı. Hemen elimle onun elini Adel'imin saçından sertçe ayırdım.

"Sen ne hakla benim sevgilimin saçına dokunuyorsun!" dedim sinirli ve korkutucu sesimle. Bana nefretle baktıktan sonra elini çekip önüne döndü. Ben de tekrar yanımda uyuyan güzele baktım. Ama o böyle tatlı ve masum olursa ben dayanamam ki. Hemen eğilip dudağına küçük bir öpücük kondurdum. Selim'e baktığımda öfkeyle bakıyordu bana.

Omuz silkip Adel'i izlemeye devam ettim. Gerçekten uyurken o kadar tatlı, o kadar masum ki. Ama aslında hiçte öyle değil. Yani genel anlamda söylemiyorum. O her haliyle masum. Ama mafya olduğunu düşünürsek, masumluk kayboluyor tabi. Fakat ben onu her haliyle çok seviyorum. Hem ben ona bu güçlü oluşu, bu korkusuzluğu yüzünden aşık oldum zaten.

Onu izlerken zamanın nasıl geçtiğini bile anlamadım. Zil çalınca yavaşça Adel'imi uyandırdım.

ADEL MELEK'TEN DEVAM

Yanağıma konulan bir öpücükten sonra birinin bana seslenmesiyle birlikte gözlerimi açtığımda bu kişinin Bulut olduğunu gördüm. Başka kim olabilir ki, tabiki de Bulut olacak. Ona gülümserken yerimden kalktığımda diğerleri de kalkmışlardı. Ve bahçeye çıktık. Selin ve Arel'in her zaman ki bankta oturduklarını görünce biz de yanlarına gidip oturduk.

Bir süre sonra yan banka Selim oturdu ve yine beni göz hapsine aldı. Bulut'un ise sinirlendiğini kasılan bedeninden anlamıştım. Yerimde tedirgin bir şekilde oturuyordum şu an. Diğerlerine lavaboya gideceğimi söyleyip ayağa kalktığımda onların onaylayan mırıltıları eşliğinde okula girdim ve tuvalete gittim.

Kapıyı açtığımda gördüklerimi görmeyi beklemiyordum. Kız tam Ceren'e tokat atmak için elini kaldırdığında anında arkadan o eli yakalayıp Ceren'in şaşkın yüzü eşliğinde sertçe kızın arkasında birleştirince onun acı çığlığı duyuldu.

"Sen ne yaptığını sanıyorsun lan!"

"Bırak beni." diye cırladı sürtük kız.

"Bırakmıyorum, ne yapacaksın ha." diye en korkutucu sesimle konuştuğumda Ceren'in bakışlarının arkama kaydığını farkettim. Ve daha sonra, "dikkat et!" demesi bir oldu. Anında önümde ki sürtük kızın elini bırakıp sağ tarafıma kayınca arkamda ki başka bir sürtüğün de eli boşa gitmiş oldu haliyle. Ve ikisinin de aynı anda saçını tutup sertçe, sanki kökünden koparırcasına çekince çığlık atmışlardı. Zaten çoktan ağlamaya da başladılar.

"Bir daha böyle bir şey yaptığınızı görmeyeceğim, anladınız mı?!"

Korkuyla kafalarını hızlıca aşağı yukarı sallayarak onayladılar. Ben de tekrar sertçe çekip hızlı bir şekilde iterek bıraktım ikisinin de saçını. Ve ağlaya ağlaya tuvaletten çıkmaları bir oldu.

Ceren'e baktığımda hâlâ şaşkın bir yüzle bana bakıyordu. Gerçi şaşırmamak elde değil ki. Ben bile şaşırıyorum şu an kendime onu kurtardığım için. Benim üvey de olsa kardeşim olabilir, ama değişmeden önce sürekli beni eziklemiş olan ve bana çok kötü davranmış olan kızdan bahsediyoruz. Ha, bir de sürtük olduğunu atlamayalım. Ama herşeyden önce o da bir insan. Zor durumdaydı, ve ben de kurtardım. Ben onun gibi vicdansız değilim sonuçta. Gerçi artık vicdansızım ama mafyalıkta, ama şu an onu karıştırmasak daha iyi.

Hâlâ bana şaşkınca bakarken umursamayıp tuvaletten çıkmak için arkamı döndüğümde, onun söylediği şeyle adımlarımı durdurdum ama ona dönmedim.

"Teşekkür ederim."

Bir kaç dakika sonra cevap vermeden yürümeme devam edip tuvaletten çıktım. Vay be, Ceren bana teşekkür etti haa. Şaşırtıcı gerçekten.

Ders zilinin çalmasıyla birlikte rotamı sınıfa doğru değiştirdim. Yerime oturduktan bir kaç dakika sonra bizimkiler de geldiler.

"Neden gelmedin yanımıza?"

Bulut'un kulağıma fısıldamasıyla birlikte ona dönüp şirince gülümseyerek, "tuvaletten çıktığımda zil çalınca ben de sınıfa geldim." dedim. Sonuçta doğruydu. Bahçeye onların yanına doğru yürürken zil çalmıştı.

Bulut gülümseyip yanağıma nazikçe bir öpücük kondurdu. Selim'in yine her zamanki gibi ölümcül bakışlarına maruz kaldığımız bir gerçekti ama. Fakat biz umursadık mı? Hayır.

Öğretmen de geldiğinde sıkıcı matematik dersi de başlamış oldu. Can sıkıntısından etrafta gözlerimi gezdirdiğimde yine kimse dersi dinlemiyordu sanırım. Yani bir kaç kişi dışında. Bizimkilere baktım tek tek. Hira sıraya başını koymuş ama gözlerinin açık olduğunu görebiliyorum. Enes'te ona bakıyordu gülümseyerek. Tebessüm edip bakışlarımı Kuzey'e çevirdim. Yağmur'a bakıyordu hayran hayran. Yağmur'un da ona ara ara kaçamak bakışlar attığını farkettim. Bunlarda artık bir sevgili olsunlar yaaa. Sırıtıp Bulut'a baktım bu sefer. Bana bakıyordu aşık aşık. Etrafta gözlerimi gezdirirken Selim'in de bana baktığını farketmiştim. Onun yanında ki Ceren'de bana bakıyordu ve ben yine yüzünde ki ifadeyi anlamamıştım.

Ama eskisi gibi bana nefretle bakmıyordu. Ya da ezikleyici bakışlar da göndermiyordu, veya küçümseyici bakışlar... Fakat bunlar dışında nasıl baktığını bir türlü anlayamıyorum.

"Adel Melek."

Öğretmenin sesini duymamla birlikte ona bakmam bir oldu.

"Tahtada ki soruyu yapabilir misin bize?"

Ne kadar da kibar bir öğretmen böyle. Ama uğraştırmayın beni yaaa. Ben çok üşengeç bir insanım. Önce tahtada ki soruya baktım. Daha sonra öğretmene bakıp başımı olumsuz anlamda salladım. Bizimkiler bana şaşkınlıkla bakmaya başladılar. Çünkü matematiğim çok iyidir, her ne kadar dersi dinlemesem de.

"Olsun, sen yine de yapmayı dene bakalım."

Hocanın söylediğinden sonra oflayarak ayağa kalkıp elinden kalemi aldıktan sonra bir dakikadan az bir süre içinde soruyu yapmıştım. O da dahil, bizimkiler hariç sınıftakiler şaşkın gözlerle bana bakıyorlardı.

"Madem soruyu yapabiliyordun, o zaman beni neden uğraştırıyorsun. İlk dediğimde neden çıkmadın tahtaya?"

Öğretmenin söylediğine hafifçe sırıttım.

"Üşengeçlik başa bela."

Sınıftakiler kahkaha atarlarken yerime oturdum. Yerime geçerken Selim'in bana sırıttığını, ama Ceren'in de bana içten bir şekilde gülümsediğini görmüştüm.

O sırada sınıfın kapısı açılıp önden müdür girdi. Onun arkasından da yakışıklı bir meteor girdi. Ama tabi benim sevgilim daha yakışıklı.

"Yeni bir öğrenci daha var hocam."

Ne oluyor yaaa. Her yeni öğrenci bu sınıfa geliyor. Bu sınıfta, diğer sınıflara nazaran daha çok boş yer olduğu için olmalı.

Müdürün sesiyle birlikte Bulut'ta o güzel bakışlarını benden zorla alıp kapıya baktığında ağzından küçük bir küfürün çıkması bir oldu. Daha sonra şaşkınlıkla yeni öğrenciye bakmaya başladı. Kim bu?

"Peki müdür bey."

Müdür sınıftan çıkınca öğretmen o çocuğa kendisini tanıtmasını söyleyince, o da soğuk bakışlarıyla beraber buz gibi bir sesle;

"Kerem Vural." dedi.

WHAT

Bu isim bana çok tanıdık geliyor...

Nerede duydum ben bu ismi yaaa...?

🌹🌹🌹🌹🌹

💙 Hangi kısmı daha çok beğendiniz? 💙

💚 O isim size de tanıdık geliyor mu? 💚

💜 Diğer bölümde görmek istedikleriniz? 💜

İNTİKAM MELEĞİ (TAMAMLANDI) Where stories live. Discover now