17. Bölüm

366 37 9
                                    

Nisan ayının sonlarıydı. İlkbahar mevsimi gelmiş ve ağaçlar tomurcuk vermeye başlamıştı artık. Havalar da yavaş yavaş ısınıyordu. Bahar'ın en sevdiği mevsimde ilkbahardı. Her ilkbaharda yeşilin her tonunu içerisinde barındıran yaprakları büyük bir özenle seçer ve koleksiyonuna eklerdi. Çocukken de çok severdi ilkbaharı. Ama hiçbir zaman neden sonbaharı değilde ilkbaharı daha çok sevdiğini anlayamamıştı.Onun için ilkbahar yeni başlangıçlar,yeni heyecanlar demekti. Küçükkende evlerinin önünde kocaman iki tane dut ağacı vardı. O ağacın altında oturup gölgesine sığınmak büyük bir mutluluk verirdi ona.Tek bir yaprağına bile kıyamazdı. Adını da o yüzden çok severdi Bahar...

Kahvesini alıp cama doğru yürüdüğünde yine mutluluk ve huzurla dolmuştu. "İşte benim mevsimim geldi dedi sevinçle. Gözleri ışıl ışıldı. Uzun kirpikleri sevincini daha çok belli ediyordu. Uzun zamandır ilk kez bu kadar mutlu olmuştu. Bir hafta önce babasının hastane de olduğunu öğrendiğinde dünyası başına yıkılmıştı. Çok ağlamıştı. Fakat şimdi babası sapasağlam ve sağlıklı bir şekilde televizyon izleyip çayını içiyordu. Bahar babası hayatından kayıp gidecek diye çok korkmuştu. Çünkü Ömer onun için "sonradan gelen kahramandı" Bir anda gelmiş ve onu yalnızlıktan, annesizlikten kurtarmıştı.Bu düşüncelerden sıyrılıp;

"Canım babamm" diyerek sarılıp yanağına kocaman bir öpücük kondurdu. Kızını böylesine hayat dolu gören Ömer'de Bahar'dan gelen enerjiyle çabucak toparlamıştı kendisini. Gülümseyerek onu gıdıklamaya çalışan kızına söylendi;

_"Dur deli kızım, gülmekten elimdeki çayı dökeceğim şimdi"

_"Ya ama babam, çok özledim seni bir haftadır hastasın diye sarılıp muziplik yapamadım sana. Ama artık istediğimi yapabilirim" diyerek sarılmaya öpmeye devam etti.

_"Deli kız, ceylan gözlü kızım benim. Ahiretteki cennetim . Ben ne sevap işledim de ALLAH seni bana evlat diye gönderdi. Canım yavrum benim" diyerek kocaman sarıldı kızına. Kokusunu içine çekti. Huzur kokuyordu onun deli kızı.

Uzunca bir süre baba kız sarılarak oturdular. Bahar'ın en güvenli sığınağıydı bu güçlü kollar. Bazen sonsuza kadar böyle sımsıkı sarılarak kalmak isterdi babasının yanında. Kendisine de çok kızgındı. Serkan yüzünden babasına kızmış, uzunca bir süre teyzesinde kalmıştı. Çok pişmandı. Yeni tattığı aşk denen duygunun esiri olmuştu. Fakat artık farkındaydı onun tek gerçek aşkı babasıydı. İçinden şükretti. "ALLAH'ım bizi hiç ayırma" dercesine yalvardı. Kapının çalmasıyla ayrılmak zorunda kalan baba-kız birbirlerine gülümsediler. Bahar mızmızlanmıştı bile. Homurdanarak kapıyı açtı ve teyzesini görünce yeniden mutlu olmuştu. Teyzesi ve kuzenleri Ömer eniştelerini ziyarete gelmişlerdi.

Bahar'ın mutluluğu çoktan ikiye katlanmıştı bile. Yine tüm aile birlikteydi. Herkes birbiriyle sohbet edip, gülüşüyordu. Çayları getirirken kapı eşiğinden mutlu aile tablosunu izledi. "Benim tek gerçek servetim ailem" diye geçirdi içinden. Hep birlikte çaylarını içtikten sonra kuzenleriyle mutfağa geçtiler. Aslında Bahar'la yalnız kalmak isteyen kişi Ceren'di. Sürekli bakışlarıyla mutfağı göstermişti tüm gün. Ve nihayet mutfaktaydılar. Kendinden 2 yaş küçük kardeşi Ceylan'ın onlarla birlikte gelmesini istemiyordu Ceren.

_"Ya kızım gitsene, büyükler bir şey konuşacak burda"

_"Banane ben Bahar ablamla oturacağım"

_"Önemli bir şey konuşacağız ufaklık hadi git, bir rahat bırak ya"

_"Bora'yı mı söyleyeceksin! Sanki ben bilmiyorum. Gidip anneme söylememi istemezsin herhalde değil mi?"

_"Söylersen söyle. Bende senin sigara içtiğini söylerim o zaman. Çıkıyor musun çıkmıyor musun?"

_"Öf tamam ya!"

İki kardeşin tatlı atışmasını gülümseyerek izlemişti Bahar. Fakat Ceren'in söyledikleri önemli olmalıydı ki kardeşini mutfaktan çıkarmıştı. Ceren heyecanla anlatmaya başladı.

_"Bahar abla , hani benim şu Bora varya"

_"Hımmm, her ay ayrılıp barıştığın Bora değil mi bu?"

_"Evet abla . Çok seviyorum. Ama sanki sürekli ayrılıp barışmak beni yordu. Soğuk hissediyorum bazen de deli gibi sımsıcak... Ve bana evlenme teklifi etti"

_"Nee? Gerçekten mi? Sen ne dedin peki anlatsana?"

_"Ben ne diyeceğimi bilemedim. O yüzden sana sormak istedim. Sen ne hissediyorsun? Sence olur mu bu iş? Yoksa olmaz mı? Bana bir şeyler söyle nolur? Gerçekten kafam çok karışık. Bir yanım evet de diyor, diğer yanım hayır diyor"

Bahar zaten o çocukla ilgili en başından beri iyi şeyler hissetmemişti. Kuzeni mutlu diye bir şey de söylememişti. Fakat Bora'yı çarşıda bir kızla da görmüştü. Belki kardeş ya da akrabasıdır diyerek üzerinde durmamıştı. Ve bu evlilik olursa hayırlı bir evlilik olmayacağını hissediyordu net bir şekilde. Yine de Ceren'i üzmeden doğru kelimelerle hissettiklerini söylemeli miydi? Yoksa söylememeli miydi?

_"Ceren, bu kararı sen vermelisin kuzum ben değil"

_"Hadi ama abla, kaçamak cevap veriyorsun. Kötü bir şey mi hissettin"

_"Aslına bakarsan evet. O çocuk hiç tekin değil. Evlensen bile mutlu olmayacaksın gibime geliyor. Bence onunla evlenmeyeceksin, senin kaderin bambaşka bir yerde"

_"Ama çok seviyor, ölüyor benim için. Ben onun gibi seveni nerden bulacağım?"

_"O yüzden mi sürekli ayrılıyorsunuz? Bak hem ne demişler kimseye ikinci kez şans verme. Haketseydi ikincisini istemezdi diye ki sen kaç defa şans verdin. Kendini unuttun."

_"Abla napıcam ben. Meçhul bir yerdeyim sanki. Aklım ve mantığım farklı şeyler söylüyor"

_"Sana hep nediyorum ben! Ya beyaz olacaksın ya siyah! Sen hep aradasın . Araf mı bumübarek! Bilinmeyen çıkmazlar yorar insanı. Hemen bir karar verip bu aradakalmışlıktan kurtar kendini!" 

Uk'de (Meçhul Araf)Where stories live. Discover now