21. Bölüm

325 33 11
                                    

             Misafirler içeriye girdikten sonra Ömer onları evin salonuna yönlendirdi. Melek'te "Hoşgeldiniz tekrardan" diyerek misafirlerini selamladı. Bahar Melek'in en kıymetlisiydi. Gencecik kızını bu yaşına kadar bin bir türlü zorlukla getirmişti. Onun mutlu olması için ne gerekiyorsa yapardı. Bu Nedim denilen gence anlamadığı şekilde kanı ısınmıştı. En başından beri biliyordu Nedim ve Bahar arasında olanları. Kız kardeşi Nergiz'in ağzından her şeyi büyük bir ustalıkla öğrenmişti. Bu genç evlenmek için fazla hevesliydi. Peki ya Bahar? O pek istemiyor gibiydi, kızının yüreği minik bir serçeydi ona göre. Fazlasıyla ürkek fazlasıyla savunmasızdı. Bu yüzden de onu "minik serçem" diye severdi.

           Bahar çok küçükken annesine "neden bana minik serçe, diyorsun anne, ben kuş muyum?" demişti. Annesi de ona "Sen benim bahar kokulu minik serçe kuşumsun. Küçük kuşlar hem çok tatlı olur,hemde çok güzel uçarlar. Sende öylesin işte" deyince Bahar günlerce çekyatın üzerinden atlayıp uçmaya çalışmıştı. Melek'in deli kızı, güzel kızı. Şimdi büyümüş ve kendi yuvasını yapacaktı. Melek bu düşüncelerden ancak Ömer'in konuşmaya başlamasıyla çıkabildi. Ömer kararlı bir ses tonuyla konuşuyordu.

_"Cümleten hoşgeldiniz. Sebebi ziyaretinizi biliyoruz. En başta söylemeliyim ki Bahar bizim en kıymetlimizdir. O benim cennetim. O evlattan çok daha fazlası."Nedim'in dayısı olduğunu sonradan öğrendiği Tarık ise Ömer'in konuşmasına cevap olarak;

_"İyi yetişmiş bir aile kızı olduğu belli Bahar kızımızın. Bizim de oğlumuz çok kıymetlidir. Mobilyacı işletiyor. Farklı dizaynlarda ürünler yapıyorlar. Elleri çok hünerlidir. Bizim oğlan sizin kızı görünce, evlenmek istediğini bize beyan etti. Bizde gelip ALLAH'ın emri, Peygamberin kavliyle kızınızı istemeye geldik." Ömer Nedim'in Bahar'ı daha önceden görmesine şaşırmıştı. Tok bir ses tonuyla devam etti Ömer;

_"Siz bana dünyalık işlerden bahsediyorsunuz. Peki oğlunuz ahiretlik neler yapıyor? İçinde ALLAH korkusu olmayan birine asla vermem kızımı. Alkolü var mı? Namaz kılıyor mu? En azından cumalara gidip, orucunu tutuyor mu? Bizim için en önemli olan şey budur."

        Dayısı gıcıklanan boğazını temizlemek için bir iki öksürdükten sonra konuşmaya devam etti;

_"Oğlumuzun ALLAH korkusu vardır. Karıncayı bile incitmez. Kızınıza bebek gibi bakacağından şüpheniz olmasın.. Orucunu tutar, cumasına gider."

           Bu sözlerin üzerine Ömer'in içi rahatlamıştı. Derin bir nefes aldı. Sormak istediği başka bir soru daha vardı.

_"Bu izdivaç gerçekleşirse nerede yaşayacaklar? Kızımı uzak diyarlara göndermem. Kalabalık bir aileyseniz hele ona hiç yanaşmam. Yuva üzerine yuva kurulmaz bilirsiniz. Benim kızımın eli sıcak sudan soğuk suya girmeyecek."

             Babasının söylediklerini duyan Bahar oldukça sevinmişti. Ne güzel bir adamdı onun Ömer babası. Babasının Nedim'i istemediğini düşününce sevinci ikiye katlandı. Tarık dayı devam;

_"Siz hiç merak etmeyin çok şükür işi de var, evi arabası var."

           Ömer düşündü. Ne karar vereceğini kestiremiyordu. Sanki ağzı dili bağlanmışçasına "Verdik gitti, hadi hayırlı uğurlu olsun "deyivermişti. Kendisi de şaşırmıştı. Acayip bir şekilde Nedim'e kanı kaynamıştı. Belki de Nedim'in kızına bakışını görmüştü. Tek şaşıran Ömer değildi elbette. En büyük şaşkınlığı Bahar yaşamıştı. Ne ara onaylamıştı babası bu evliliği? Donup kaldı. Ama yinede babası ne derse o olacaktı. En başta öyle anlaşmışlardı. Büyüklerin elleri öpüldükten sonra tekrar ziyarete gelmek için Ömer ve Tarık haberleştiler. Ömer aradaki zamanın uzatılmaması taraftarıydı. Bahar'sa misafirler gittikten sonra artık evleneceği gerçeğinin kafasına dank etmesiyle gözyaşlarına boğuldu. Ellerini dua etmek için kaldırıp "ALLAH'ım bu izdivaç hakkımda hayırlıysa gönlüme razı eyle" diyerek tevekkül etti. Belki sevebilirdi Nedim'i...

Uk'de (Meçhul Araf)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin