20. Bölüm

325 27 2
                                    

           Bahar ve Nedim'in telefon konuşmasının üzerinden tam 2 gün geçmişti. Nergiz Ömer'i arayıp Bahar'ın bir kısmeti olduğunu söylemişti. Ömer'de " hayırlısı olsun, buyursun gelsinler, kimseyi kapıdan çevirecek halimiz yok baldız" demişti. Kızı evlilik çağına gelmişti biliyordu. Bundan önceki görücüsü olan Serkan'a hiçbir zaman kanı kaynamamıştı. Bir şeylerin kötü gittiğini söylemişti içindeki ses. Kimsenin haberi yoktu ama Ömer; Bahar ve Serkan için istihareye yatmıştı ve hiç olumlu sonuç alamamıştı. Duanın gücüne inanırdı hep. Hele ki söz konusu Bahar'sa ince eleyip sık dokurdu. Kızının mürüvetini görmek, torun sahibi olmak en büyük hayaliydi. Diğer çocuklarından torunları vardı, onları da çok severdi ancak Bahar'ında çoluk çocuğa karıştığını görmeyi çok istiyordu. Şimdi ise yeni bir genç çıkıvermişti, kızını istiyordu. İstemeye geldiklerinde şöyle bir bakacak, içinin ısınıp ısınmadığına bakacaktı. Hemen bu akşam gelmeyecek olsalar mutlaka istihareye yatardı. Eğer içi ısınırsa haber göndereceklerini söyleyecekti. İçinde garip bir sızı vardı, sebebini bilmediği...

         Bahar ise hala olanlara inanamıyordu. Bu akşam o sert çehreli adam onu istemeye gelecekti. Serkan'da olduğu gibi hiç heyecan yoktu içinde. Evi bile zoraki temizlemişti Tuğba ile birlikte. Canı hiç bir şey yapmak istemiyordu. Ne giyinip kuşanmak ne de süslenip püslenmek..

       Akşama doğru kıyafetini giyinmiş bir şekilde hazırdı. Tuğba onun asılmış suratını görünce;

_"Heyy, Bahar abla, görende hemen bugün evleniyorsun sanacak? Ne bu surat? Gülümse biraz. Her şeyin hayırlısı diyen sen değil misin? Yoksa asık suratınla görücüleri mi kaçırmak istiyorsun?" diyerek gülümsedi. Bahar, zoraki bir tebessümle cevap verdi;

_"Yok canım, ne kaçırması? Sadece ne bileyim işte, insan tuhaf hissediyor."

O sırada içeriye kuzeni Ceren girdi. Ve Bahar'ın konuşmasını yarıda keserek;

_"Kimmiş o tuhaf hisseden? Bahar sessiz kalınca Tuğba cevap verdi:

_"Bahar ablam, çok heyecanlıymış. O yüzden tuhaf hissediyormuş" diyerek kahkaha attı. Bahar şaşkın bir bakış atarak;

_"Kim ben mi heyecanlıymışım? Yok daha neler? İnsan tuhaf hissediyor ne olmuş?" Ceren ve Tuğba onun tüm yaşadıklarını ve gönlünün kırık olduğunu elbetteki biliyordu. Moralini yerine getirmek için ellerinden geleni yapmaya hazırlardı.

_"Benim güzeller güzeli Bahar ablam. Ne zaman Bahar gibi çiçek açacaksın? Ne zaman güneşin doğacak senin? Ne zaman silinecek üzerindeki kara bulutlar? Lütfen sadece birazcık gülümse. Biz içi kıpır kıpır, neşeli Bahar ablamızı özledik..."

_"Ben yine aynı Bahar'ım. Sen bu durumuma sonbahar de olur mu?" diyerek içindeki sıkıntıyı daha fazla dışarıya yansıtmamak için espri yapmıştı. Tuğba ve Ceren gülmüştü, işe yaramıştı. İkisi birden Bahar'a sarılıp iki yanağını sımsıkı öptüler. Bahar gerçekten de sevilen birisiydi. Ceren Bahar'a sarılı olan kollarını çekerek;

_"Ya Bahar Abla böylemi çıkacaksın görücü karşısına?"

_"Neyim var ki napcam ben daha?"

_"Makyajın eksik makyajın" diyerek Bahar'ın itiraz etmesine bile müsaade etmeden makyajını yapmaya başladı. Bir yandan sohbet ediyor, bir yandan da gülüşüyorlardı.

           Saat 8'e 10 vardı. Görücülerin yolda olduğu haberini 1 saat önceden almışlardı. İçinde hala heyecan yoktu Bahar'ın. Kapının çalmasıyla birlikte kalbi deli gibi atmaya başladı. Anlam veremedi. Ömer, Melek, Nergiz ve Yusuf misafirleri karşılamak için kapıya yöneldiler. Kapı açıldığında ise en önde Nedim vardı. Siyah takım elbisesi sert çehresine çok yakışmıştı. Ne diyordu Bahar? Nedim'i yakışıklı mı bulmuştu? Hemen kendine gelmeliydi.

        Nedim kapıdan içeriye girerken Bahar'la göz göze geldiler. Nedim için dünya o an durmuştu sanki. Bahar'sa hemen gözlerini kaçırmıştı...

Uk'de (Meçhul Araf)Where stories live. Discover now