29. Bölüm

230 25 7
                                    

    Evlendikten bir hafta kadar sonra balayına gitmişlerdi. Bahar hayatının en güzel zamanlarını yaşıyordu. Tatil kendisine çok iyi gelmişti. Sanki bambaşka bir dünyanın kapısındaydı. Nedim'in kokusu, elleri, gözleri adeta her şeyi olmuştu. Mutluluktan nefesinin kesildiği zamanlar oluyordu. Onunla birlikte yemek yapmak, televizyon seyretmek, kitap okumak o kadar güzeldi ki. Nedim Bahar'ın elini sıcak sudan soğuk suya sokturmuyordu. Balayı yerini Nedim Bahar'a seçtirmişti. Bir akşam birlikte otururken Nedim onun gözlerini bağlayarak önüne bir harita koymuştu.

-"Bahar'ımm şimdi parmağınla bir yer seçmeni istiyorum. Sen seç neresi olursa seni oraya götüreceğim." Bahar gülümseyerek;

-"Ya çok uzak bir yer seçersem, yine de götürecek misin?"

-"Sen iste seni dünyanın öbür ucuna götüreyim" diyerek yanağından öptü.

Bahar parmağıyla bir yeri seçti. Gözlerini açıp bakmak istedi ancak Nedim haritayı çoktan toplamıştı bile. Bahar'ın gözlerini açtı. Bahar şaşırarak;

-"Ama hani harita, kandırdın mı beni yoksa?"

-"Olur mu sultanım ben gördüm seçtiğin yeri. Sürpriz yapacağım gittiğimizde görürsün."

-"Ama bu haksızlık!"

-"Çok güzel bir yer seçtin. Ben biliyorum, sen bilmiyorsun" diyerek kahkaha attı. Bahar o akşam çok çabalamıştı ancak Nedim'e söyletememişti. Ser verip sır vermiyordu.

Sabah'ın erken saatlerin de yola çıkmışlardı. Bahar gördüğü her tabelaya "Kesin burası" diyordu. Bahar her heveslendiğinde Nedim kahkahalara boğuluyordu. Meraktan ölmek üzereydi ve yol çok uzun sürmüştü. En sonunda Bahar hayıflanarak;

-"Dünya'nın öbür ucunu seçtim galiba." Nedim'in keyfi yerinde o güzel sesiyle yine kahkahalara boğulmuştu.

-"Ya sen beni hep böyle güldürecek misin? Benim güzel karım, sultanım az kaldı sabret" diyerek yüzünü okşadı.

Birkaç saat sonra bir sahil kasabasında durdular. Bahar uyuyordu. Nedim Bahar'ın güzel yüzünü uzun uzun seyretti ve iç çekti. İçinden dualar etti. Sonra Bahar'ı uyandırdı.

-"Uyuyan güzel, kalk hadi geldik."

Bahar çocuksu bir şekilde gözlerini açtı. Etrafına bakındı.Her yer yemyeşildi ve masmavi deniz kendisine çağırıyordu.

-"Neresi burası, cennet gibi" dedi.

-"Burası Türkiye'nin cennetlerinden olan Muğla. Bizim aşk bahçemiz. Sen haritada bir yer seçerken inşaALLAH Muğla olur demiştim. Nasılda hissettin" diyerek sımsıkı sarıldı.

Muğla da geçirdikleri günler çok güzeldi. Sabahları, deniz manzaralı bir yerde kahvaltı ediyor, sonra birlikte denize giriyorlardı. O günde yine sabahın erken saatlerinde denize girmişlerdi bile.Nedim şezlongunda güneşlenirken Bahar doya doya denizin tadını çıkartmak istiyordu. Çok açıldığını fark etmeden ayağına dokunan bir şey ile irkildi Bahar. Denizin yüzeyinden baktığında yılana benzettiği şey, kendisini çok korkutmuş olacaktı ki çırpınmaya başladı.Çırpındıkça denizin daha da dibine batıyordu. Hayatında çaresiz hissettiği ve çok korktuğu anlardan bir tanesiydi.

Nedim tam uykuya dalacakken "imdaattt" sesiyle irkildi.Hemen denize doğru baktı, Bahar'ın suyun içinde çaresizce çırpındığını ve bir adamın ona doğru yüzdüğünü gördü. Aniden fırladı yerinden.Eli ayağı birbirine dolanmıştı. Nedim denize doğru koşarken Bahar çoktan bir adamın kucağında plaja getirilmişti bile. Bahar kendinden geçmiş bir şekilde uzanıyordu. Nedim'in başından aşağı kaynar sular dökülmüştü sanki.Bahar'ın başındaki adam 'hanımefendi iyi misiniz? diye sesleniyordu. Elindeki suyu içirmeye çalışıyordu.Nedim çok sinirlenerek;

-"Dokunma karıma,bundan sonrasını ben hallederim"diyerek Bahar'ı dizlerinin üzerine yatırdı.

-"Bahar'ım aç gözlerini bak ben yanındayım.Ne olur bir ses ver."Bahar inleyerek;

-"Ben çok korktum.Suda ayağıma yılan değdi sandım,sonrasını hatırlamıyorum"

Bahar'ı kurtaran kişinin can kurtaran olduğu adamın üzerindeki sahil güvenlik yazılı tişörtten belli oluyordu. Cankurtaran tedirgin bir şekilde;

-"Korkmayın hanımefendi. Bu denizde yılan olmaz. Ancak insanlarımız sağ olsun denizi kirletmekten geri kalmıyorlar. Ayağınıza değen ya bir balıktır ya da bir çöptür. Çok geçmiş olsun" diyerek elindeki pet şişeyi Nedim'e uzattı.

-"Karımı kurtardığınız için çok teşekkür ederim. Tepkim için kusura bakmayın. Geç buldum erken kaybetmekten korktum"

-"Sizi anlıyorum herhangi bir problem yok merak etmeyin. Eşiniz kurtuldu sizde üzülmeyin artık." diyerek Nedim'le el sıkıştılar.

Nedim gerçekten de çok korkmuştu. Ya Bahar'a bir şey olsaydı? Kararını vermişti bundan sonra bir dakika bile Bahar'dan gözünü ayırmayacaktı. Nedim Bahar'ı dinlenmesi için otel odasına götürdü.

Akşamüzeri olduğunda ikisi de yeni yeni uyanıyordu. Nedim Bahar'ı da alarak bugün yaşadığı şoku atlatması için romantik bir akşam yemeğine götürdü. Gittikleri yer denize sıfır bir restauranttı. Denize vuran renkli ışıklar, dalga sesleri o kadar güzeldi ki Bahar çoktan mest olmuştu bile.

Yemek sırasında Nedim peçeteye yazdığı notu garsona verdi. Bunu gören Bahar sordu;

-"Ne oldu? Ne verdin garsona?"

-"Biraz sonra öğrenirsin güzelim."

Ufak bir sessizliğin ardından çalan şarkıyla birlikte Nedim ve Bahar'ın gözleri buluştu. Nedim Bahar'ı dansa kaldırdı.

-"Bu şarkıyı her dinlediğimde aklıma sadece sen geliyorsun. Sen o kadar başkasın ki.. İnan seni sana tarif edemem. Sadece susalım bu şarkının her bir cümlesi benden sana gelsin."

Bak ne diyorum, gizlemiyorum

Sensiz yaşamak, zor geliyor bana

Her an içimdesin, her an kalbimdesin

Seni seviyorum, Seviyorum

Sensiz yaşayamam, sensiz hiç olamam

Sensiz yaşamak, zor geliyor bana

Her an içimdesin

Her an kalbimdesin

Seni seviyorum, seviyorum


Rafet El Roman/Seni Seviyorum

Uk'de (Meçhul Araf)Where stories live. Discover now