BÖLÜM28:"DEĞİŞMEDİM"

13.9K 383 38
                                    

 

 Semih'in ciddi olduğunu anladığımda sadece kendime sövdüm . Ne kadar  aptalmışım değil mi ? Kendime gülme isteğimi bastırdım. Tabii ki karşısında zayıf görünmeyecejtim . Ne kadar eğlendi benimle ? Hah , milyonlarca kez . Ben  en içten duygularımla beni sevdiğine inanırken o , sadece bedenimi seviyormuş . Ne yazık ama ! Arkamdan çevirdiği kaçıncı entrikaydı bu ? Beni seviyormuşmuş , aşağılık. Bunu yapacağıma gerçekten inanıyor mu , gülerim . 

" Bunu yapacağıma inandın mı gerçekten ?" sesim alay doluydu. 

" İnandım , çünkü olacak."  şuh bir kahkaha attım , en kahpesinden. 

" Sana acıyorum." dedim ona bir adım yaklaştıktan sonra. Kaşlarını kaldırarak güldü. 

" Kendine acı . Kerem'in oyuncağı olmuşsun."  kafamı iki yana salladım. Ona tamamen yaklaşıp kulağına doğru fısıldadım.  

"  Seninle yatmayacağım ,  bedenimi hayal etmekle yetineceksin." yüzümü ondan çekip gözlerine baktım. Yüzümün alay dolu olduğundan emindim. Dişlerini sıktı. Arkamı dönüp giderken bir adım attığını hissettim , ama durdu. 

Güçlü kadın beni terk ettiğinde gözlerimden yaşlar boşaldı. Kerem'in oyuncağı olmak. Ne kadar doğru . 

Peki onu şikayet ederse ne olacaktı ? Hapis .  Mmm çok kötü . 

Şaraptan bilmem kaçıncı yudumu alırken kaderime küfrettim. Kaderimiz bizim elimizde miydi ? Hayır olamazdı. Kimse kötü bir kader seçmez ki . Kesinlikle bizim elimizde değildi . O tanrınındı , ve bize hiç acımıyordu. Beni her gün öldürüyordu. Çok büyük bir günah işlemiş olmalıydım. Yoksa beni bu kadar cezalandırmazdı . Hayatımı bana bahşederken hiç adil davranmadı . Hah ! Hangimize davrandı ki ? 

Şarap bardağındaki son yudumları  fondiplediğimde hızla biten bardağı fırlattım. Peki şimdi ne olacaktı ?  Söylediklerini yutacak mıydım ? Kerem'e bahsetmek mm parlak bir fikir değildi. 

Odamdaki perdeyi açıp gökyüzüne baktım. Fazlasıyla koyuydu. Bir kaç yıldız ve ay , gecenin karanlığına eşlik ediyordu. Kerem bir kaç gündür evde yoktu ve yalnız hissediyordum. 

Keşke gelseydi. Odam dan çıkıp onun odasına doğru yürüdüm . Kendisi bir şey anlatmıyordu en azından odasından bir şeyler bulmayı umuyordum. Kapısının önüne geldiğimde dayanamayıp içeri girdiğimde karanfil kokusu yine beni esir aldı. Bunu es geçmeye çalışıp odasında ilerledim. Fazlasıyla karanlık odada ışık açmaya korkuyordum. 

Bir kaç çekmeceyi açıp baktığımda kıyafetten , çamaşırlardan başka bir şey yoktu. Şu ana kadar onun hakkında en iyi bildiğim şey camdan bakrak sigara içmeyi çok sevmesiydi. Zaten camın olduğu zeminde saymaktan üşendiğim birçok sigara izmariti mevcuttu. Daha fazla şey öğrenemeyeceğimi anladığımda odadan çıkmak üzereydim . Tam çıkarken kafamı geri çevirip odaya tekrar baktım. En alttaki bakmadığım bir çekmece dikkatimi fazlaca çekti. Açmak istiyordum ama elim gitmiyordu . Sanki orası  korunuyor gibiydi. 

Odaya geri dönüp çekmeceye eğildim. Elim çekmeceye gittiğinde yutkundum. Yavaşça çektiğimde çekmece açıldı. Bir kitap vardı fazlaca eski yıpranmıştı. Şiir kitabı .. Fazlaca yıpranmış bir şiir kitabı. Yaprakları sararmış ve tozlanmıştı. Elimle tozları silip yavaşça açtım. Birinci baskıydı. Fazla eski olmalıydı. Orhan Veli'nin şiirleri vardı. Mükemmel şair . Sayfaları geçerken katlanmış iki sayfa vardı. Yavaşça açıp katladığı şiiri fısıltıyla okudum. 

"Bilmem ki nasıl anlatsam

Nasıl, nasıl size derdimi?

Bir dert ki yürekler acısı,

Benim Ol +18 ZeykerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin