Annoying Cousin

277 28 10
                                    

Ryujin çok coolsun be.

 Annemle babam geç geleceği için Yuqi unniyi antrenmanımı izlemesi için yanımda götürmeye karar verdim. Çıkmadan önce üstünü değiştirmişti. Sarı büyük beden tişört ve siyah şort giymişti. Tatlı bir karakteri olmamasına rağmen tatlı giyinmeyi ve saçını değişik şekillere sokmayı severdi. 

 Otobüsle uğraşmamak için taksi tuttuk

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

 Otobüsle uğraşmamak için taksi tuttuk. Evime girdik. O eşyalarımı karıştırırken ben çantama Taekwondo kıyafetimi tıkıştırıyordum. 

"Hey Ryujin! Lucas burada gelip kalıyor mu?"

"Hayır."

"Yalan söyleme."

"Niye söyleyeyim? O ailesiyle yaşıyor."

Salon yakın olduğu için yürüyerek gidiyorduk. Bir aralar Çince dersi aldığımdan çat pat Çince konuşmaya çalışıyordum. Yuqi unni ise aksanımla dalga geçiyordu. 

Kapının önünde durdum. "Bak unni içeride antrenman sırasında konuşmak ve fotoğraf çekmek yasak." dedim telefonunu cebinden çıkarırken. Pes ederek telefonunu geri koydu. 

İçeri girdiğimizde masasında oturan kel antrenörümüze selam verdik. Yuqi unni kenardaki koltuklara oturdu. İçeridekilere selam verip soyunma odasına geçtim. Somi içerideydi. 

Normalde olsa hemen bir şeyler anlatıp konuşurdu ama şimdi sadece selam vermekle yetinmişti. Her ne kadar olanlar onun isteği dışında olsa da ben de ona samimi davranamayacaktım artık. 

Üstümdekileri çıkarıp kıyafetimi giydim. Saçlarımı tepeden toplayıp yanıma suyumu alarak odadan çıktım. Mark sunbae kendi kendine çalışıyordu. Isınmakta olan Jeno'nun yanına gidip ısınmaya başladım. Geçen yıldan bu yana epey büyümüştü ve artık benden uzundu. Bana yanaşıp gizli bir şey sorar gibi elini ağzına siper etti.

"Noona bu kız kim?"

"Kuzenim Yuqi unni."

"Kaç yaşında?"

"Lucas sunbae ile yaşıt."

"Woaah! Ama senden küçük duruyor."

"Ne oldu Jeno bana olan sevgin bitti mi? Yanımda başka kızlardan bahsediyorsun."

"Aaa, noona olur mu öyle şey. Sen bir tanesin."

"Aigoo." Yanaklarını sıkmaya başladım. Bir anda Jeno'nun yanımdan bir oyuncak bebek gibi çekilmesiyle şaşırmıştım. Üstünde göğsünü açıkta bırakan Taekwondo kıyafetiyle Yukhei Jeno'yu kolu altına almıştı.

"Ne o Jeno-ssi bana rakip mi oluyorsun?"

Yukhei'ye sus işareti yaptım Somi ve Mark sunbae hariç salondaki kimse çıktığımızı bilmiyordu. Jeno'nun bakışlarına bakılırsa artık o da biliyordu. İşaret parmağıyla ikimizi gösterip kaşını kaldırdı.

"Noona nasıl beni aldatırsın?"

"Jeno açıklamama izin ver."

"Neyi açıklayacaksın?"

"HERKES SIRAYA!"

Küçük tiyatromuzu Jiyeon unninin sesi bölmüştü. Sıraya geçerken yan aynadan Yuqi unniye baktım. Gözlerini kısmış bir şahin gibi Yukhei'yi süzüyordu. Antrenmandan sonra umarım Yukhei'yi soru yağmuruna tutmazdı.

Antrenman bittiğinde yere yapışmıştım. Yuqi unni antrenman alanına girip beni kaldırmak zorunda kalmıştı. 

Soyunma odasında üstümü değiştirdikten sonra saçımı taradım ve odadan çıktım. Yuqi unni çoktan Yukhei ile konuşmaya başlamıştı. 

Yanlarına yaklaştığımda konuşmalarını duydum.

"Bana telefon numaranı verir misin?"

"Üzgünüm veremem."

"Ama neden?"

"Kız arkadaşım var."

Gözlerimi devirip yanlarına gittim. Unni uğraşmasana. Yukhei şaşkınca bir bana bir ona baktı.  "Siz tanışıyormusunuz?"

"Tanıştırayım, kuzenim Yuqi unni. Unni bu da Yukhei."

Yuqi unni başparmağını kaldırdı. "Aferin Yukhei testimi başarıyla geçtin."

Birlikte konuşa konuşa dışarı çıktık. 

"Yemek yemeye gidelim acıkmışsınızdır." Yukhei'nin teklifine hayır demeden en yakın restorana yürümeye başladık. İkisinin ortasında yürüyordum. Boy sırasına göre dizilmiştik. Bir yanımda model gibi gözüken Yukhei diğer yanımda mangalardan fırlamış olan Yuqi. İsimleri bile benziyordu. Bir de ortadaki ben. Patates.

Restorana gidip siparişimizi verdik. Yuqi unni lavaboya gittiğinde birkaç günlüğüne yalnız kalacağımız tek an olduğundan Doyeon konusunu açmaya karar verdim. 

"Yukhei, sana söylemem gereken bir şey var. Doyeon..."

"Biliyorum."

"Ne?" Masanın öbür ucundan elimi tutup sıktı. 

"Somi dün gece beni aradı. Senden çıktıktan sonra. Ağlıyordu, dediklerini zar zor anlayabildim."

Üstümden büyük bir yük kalkmasının sevinciyle boğazımdan garip bir ses çıktı ve kafamı masaya vururcasına koydum. Muhtemelen etraftakiler beni sarhoş sanmıştı ama bu umurumda değildi. 

Yuqi unni de gelince yemeğimizi yeyip kalktık. 

"Şimdi siz çocuklar hiç ciddi bir şeyler yaptınız mı?"

Yuqi'nin kolunu cimcikledim. "Ah, ne be!"

"Unni sus."

Yanımızda yürüyen Yukhei ise bizi duymamış gibi yapmıştı. Yuqi unni Çince bana küfür ettiğinde Yukhei de Çince bir şeyler dedi. İkimiz aynı anda Yukhei'ye baktık.

"Ben de yarı Çinliyim." Kaşlarımı çattım. Benim bundan niye haberim yoktu. Demek ki Yukhei ismi buradan geliyordu. Yine Yukhei hakkında az şey bilmemin ben de yarattığı ruh haline geri dönmüştüm. Yol boyu Yuqi unni ve Yukhei benimle olan komik anılarını anlatıp gülmüşlerdi ama ben anlattıklarının yüzde yetmiş beşini anlamadığım için gülemiyordum

Yuqi unninin ağzından Felix ismini duyunca üstüne atlayıp onu susturdum ve ölümcül bakışlarımı gönderdim.

"Ne oluyor? Felix kim?"

"Hiç kimse." deyip Yuqi unniyi çekiştirerek yürümeye devam ettim. O mu büyüktü ben mi belli değildi. 

Ayrıca Yukhei'nin de saçma lise anılarımı öğrenmesine gerek yoktu.

Belt [Lucas × Ryujin]Where stories live. Discover now