Impressed

415 47 25
                                    

 "YA! Bana ne haksızlık!" 

"Ağlama Rhujin ben kazandım işte." Jaemin kendini beğenmiş bir şekilde gülümsediğinde sinir kat sayılarım yükselmiş ve kucağımdaki yastığı ona fırlatmıştım. Oyun oynuyorduk ve bu Jaemin'in 3. hile yapışıydı. 

Evde uyurken Jaemin aramış ve bilgisayar oyunu oynamaya çağırmıştı. Yaşıtı bir arkadaşıyla takılmak istiyormuş. 

Fırlattığım yastıkla açık kahverengi saçları dağılmıştı ve çok komik görünüyordu. Bu haline güldüğümde kaşlarını çattı.

"Saçların dağılmış." dedim kahkahalarım arasında . 

"Demek bu halime gülüyorsun." diyip üstüme gelmeye başladığında anında tüymüştüm. Masanın diğer ucunda beni yakalamaya hazır bir Jaemin vardı. 

"Bak zaten saçımı zar zor şekle soktum onu da bozma." dedim bir umut.

"Benimkiyle dalga geçmeden önce düşünecektin." dedi ve kovalamaya başladı. Odanın içinde kovalamaca oynuyorduk resmen. Tam yatağın üstünden zıplayacağım sırada belimden kolların tutmasıyla yüzüm çarşaflarla buluşmuştu. 

Sırt üstü döndüğümde onun muzip gülümsemesini görmemle yalvarmaya başladım. Ama çok geçti. İki eliyle birden saçlarımı dağıtırken ben yatağın üstünde tepiniyordum. Tam kurtulduğum sırada beni omuzlarımdan tutup yine yatağa yatırdı ve saç karıştırma işlemlerine devam etti. 

Gülmekten karnıma ağrılar girmişti. 

Birden kapının açılmasıyla ikimiz de kapıya döndük. Lucas bizi görünce başta şok oldu. Sonra da gözlerini kapattı.

Şuan olduğumuz pozisyonu açıklayayım. Ben Jaemin'in yatağı ve Jaemin arasında sıkışıp kalmıştım. Ve Jaemin dizleri iki yanımda iki eli saçımdaydı. Durumun rezilliğini analatabiliyor muyum?

"Oh, pardon. Ben gideyim." diye kapıyı kapatırken Jaemin üstümden kalktı.

"Saçmalama hyung gel buraya yanlış anladın."

"Siz napıyordunuz öyle?" dedi ellerini gözünden çekip. Bu hali gülmemi sağladı. 

Lucas elini gözünden çekip bana baktığında kulakları sağır eden bir kahkaha patlattı.

"AHAHAH! Rhujin cadıya dönmüşsün."

"Hep bunun yüzünden." parmağımla Jaemin'i işaret ettim.

"Gel hyung, oyun oynuyorduk üçleyelim." 

"Aslında gidebilirim yani sorun olmaz."

"Hayır hyung otur." Lucas'ı kolundan tutup koltuğa oturttu. Ben de onun yanına oturduğumda Jaemin diğer yanıma oturdu. 

Hunharca oyun oynadık. Saatlerce.

Artık parmaklarım uyuştuğunda koltukta kendimi geriye attım ve başımı arkaya attım. 

"Yoruldum." diye sızlandım.

Lucas da sırtını yaslamış ve benim gibi kafası gerideydi. Kafamı hafifçe ona çevirdiğimde gözleri kapalıydı. Ve kirpiklerinin gölgesi yanağına düşüyordu. Dudak ve burun çizgisi mükemmel bir şekilde birbirini tamamlıyordu. 

Jaemin'in kıpırdanmasıyla kendime geldim ve doğruldum.

"Oh my god! Akşam olmuş." 

"Hiç fark etmedim." dedi Lucas. Ayağa kalktı ve gerindi. Gerinirken karnı biraz açılmıştı ve ben fırsattan istifade bakmayı ihmal etmemiştim. 

"Ben gideyim artık. Rhujin sen bisikletle mi geldin?"

Kafamı iki yana salladım.

 "Seni bırakayım o zaman." Onayladım ve üçümüz de odadan çıktık. Kapının önüne geldiğimizde beyaz ayakkabılarımı giydim. Aynı işlemi Lucas da tamamladığında Jaemin'e el sallayarak motora doğru adımladık. 

Şu motora bisikletimden fazla binmiştim her halde. 

Kaskı bana uzattığında kafama taktım. Motora bindiğimizde hızla sürmeye başladı. Evimin önüne geldiğimizde durdu. Motordan indim ve kaskı ona uzattım. Kaskının ön kısmındaki camı açtı. 

Kask yanaklarını sıkıştırdığı için kalın dudakları öne doğru büzüşmüştü ve insanda onlara dokunmaya isteği uyandırıyordu. 

"Geçen gün hakkında konuşamadık. Doyeon adına özür dilerim kabalık etti."

"Önemli değil. Tartışıyordunuz sanırım ben de öyle dalınca sinir olmuştur."

"Neye sinir olmuyor ki?"

"Şey, yanlış anlama merak ettim. O senin sevgilin mi?"

"Sevgilimdi. Şuan ayrıyız."

"Ama çok yakışıyorsunuz." bunu neden dedim ben de bilmiyorum.

"Herkes aynı şeyi diyor. Görüntü olarak yakışıyor olabiliriz. Ama ben karakter uyumu istiyorum. Mesela benim en çok neye sinir olduğumu biliyor musun?"

"Saygısızlık?" Sürekli antrenmanda bunu söylediği için tahmin etmiştim.

"Bak sen biliyorsun ama o bunu bilmiyor. Arkadaşlarım hep Doyeon'u savunuyor ama kimse benim açımdan bakmıyor."

"Oh anladım. İzlediğim bir dizide de aynı şekilde olaylar oluyordu." Biliyorum gereksiz bir cümleydi.

Kaskı el verdiğince gülümsedi. Şuan çok sevilesiydi.

"Kask yanaklarını sıkmış çok tatlı duruyorsun." Cidden mi Rhujin? Dürüstlüğün şimdi mi tuttu.

"Ben mi? Annem hariç kimse tatlı olduğumu söylememişti." 

Omuz silktim. Yakınlardan bir köpek havlayınca ödüm kopmuş ve çığlık atmıştım. 

Köpeği görünce Lucas'ın arkasına saklandım. Lucas köpeği yanımızdan kovduğunda bana doğru döndü ama kaskı alnıma tok bir ses çıkararak çarpmıştı. 

"AH." Alnımı tutarak hafifçe eğmiştim. 

"Rhujin, iyi misin?" Koca elleri elimi yüzümden çekmişti. Çenemden tutarak başımı sağa sola çevirerek yaram olmadığına baktı. Çenemden tuttuğu için hafif yanaklarımı da sıkmış oluyordu. Ve dudağım büzüşmüştü. Az önce bu Lucas'ta tatlı duruyordu ama ben patates gibi durduğuna kalıbımı basardım.

Endişeyle yüzümü süzen gözleri dudaklarımda durdu. Dudaklarını birbirine bastırmış sadece bakıyordu. Ben ise donmuş bacaklarımla karşısında dikiliyordum. 

Lucas'ın bakışları yutkunmama sebep oldu. 

Yutkunmamı fark edince eli gevşedi ve çenemi serbest bıraktı. Gözlerini birkaç kez kırpıştırdığında ben de gözlerimi kaçırdım. 

Benden bir adım uzaklaştı. "Yarın seni her zaman oyun oynadığım yere götürmemi ister misin?"

Beklenmedik teklifi karşısında şaşırmıştım. 

"Olur." diyebildim sadece.

"O zaman yarın görüşürüz." dedi ve motoruna binerek uzaklaştı. 

Evet, Lucas'tan etkileniyordum. Etkilenilmeyecek biri değildi zaten. Ama az önceki olaydan onun da etkilendiği bariz bir şekilde açıktı. 

Ama o daha çok bir erkeğin bir kızla yakınlaşınca heyecanlandığı türden bir etkilenmeydi. Ben sadece düşünerek bile ondan etkilenebilirdim.

Belt [Lucas × Ryujin]Where stories live. Discover now