Blush

502 51 22
                                    

Lucas, Jaemin ve Jungwoo ile otururken zamanın nasıl geçtiğini anlamamıştım. Jungwoo çok komikti, ağzını açsa bile insanın gülesi geliyordu. Jaemin diğer ikiliye göre daha sessizdi, ara sıra güzel dişlerini göstererek gülümsüyordu. 

Sanırım ilk defa birileriyle bu kadar çok konuşuyordum. Saat 2'ye yaklaştığında Lucas "Biz kalkalım çocuklar daha antrenmanımız var." dedi.

Jungwoo dudak büktü. "Rhujin ben seni çok sevdim sık sık görüşelim tamam mı?" diyip bana sarıldığında başta şaşırsam da sarılmasına karşılık vermiştim. Jaemin sol eli ensesinde sağ elini uzattı. "Tanıştığımıza memnun oldum."

Uzattığı elini sıktım. "Ben de memnun oldum Jaemin." Onunla aynı yaştaydık.

Hesapları ödeyip mekandan çıktık. Salona doğru yürürken konuşuyorduk. Nasıl bir marifetse her zaman konuşacak bir şeyler buluyordu. 

Salona giriş yaptığımızda sadece Mark sunbae vardı. Ona selam verip soyunma odasına gittim üstümdekileri çıkarıp Taekwondo kıyafetlerimi giyeceğim sırada kapı açılınca ürkmüştüm. Gelenin Somi olduğunu gördüğümde ise rahat bir nefes aldım.

"Merhaba unni."

"Merhaba Somi"

"Gelirken Lucas sunbae ile seni gördüm. Birlikte miydiniz."

"Gelirken karşılaştık." Yanlış anlamasını istemiyordum.

"Geçen de seni motorla götürüyordu unni bana doğruyu söyle aranızda bir şey mi var?"

"Ne meraklısın sen öyle, hayır yok. Olacağını da sanmam."

"Neden ki? Yakışırsınız."

"Somi bir bana bir de ona bak ve aklını çalıştır lütfen. Onun etrafındaki kızlar gibi değilim ben. Bak yüzümde makyaja dair bir iz var mı hiç. Ya da hareketlerimde zerafet. Ayrıca ben memnunum halımden."

Üstümü giyindikten sonra saçımı bileğimdeki mor tokayla tepeden sıkı bir şekilde bağladım. Her halükarda saçlar fışkırıyordu. Antrenman sonunda ise uzaylılara benziyordum. Gerçi uzaylılar nasıl görünür bilmiyordum ama bir şeylere benziyordum işte. 

Lucas'ın yanına gittim. Bana kum torbasında bir kaç hareket gösterdikten sonra "Hepsini çok hızlı bir şekilde yapmanı istiyorum ama önce ısın." dedi. Kafamı sallayıp bir köşeye geçtim ve ısınmaya başladım. 

Somi de yanıma gelip ısınmaya başlamıştı.

"Unni Lucas sunbae neden sana yardım ediyor."

"Babam istedi ondan aramızda bir şey yok." Cidden bu kız sabrımı sınıyordu. 

Sessizce ısınmamızı bitirdikten sonra kum torbasına gidip çalışmaya başladım. Yaklaşık on beş dakika boyu durmadan çalışmıştım. En sonunda bacaklarım beni taşıyamadı ve kıçımın üstüne düştüm. Mark sunbae yanıma geldi. 

"İyi misin?"

Biraz başım dönüyor ve midem bulanıyordu. Gözüme giren saçı elimle çektim. 

"İyiyim."

Az sonra Lucas da geldi. Yüzlerimizin aynı hizaya gelmesi için oturmak zorunda kalmıştı. Ellerini dizlerime koydu ve gözleriyle yüzümü inceledi.

"Kendini çok zorlamışsın. Biraz dinlen."

Mark sunbae ve Lucas yanımdan kalktı. Ben ise sürünerek duvar kenarına gittim. Duvara yaslanıp başımı dizlerimin üstüne koydum. 

Biraz sonra omzumda bir baskı hissettiğimde kafamı kaldırdım. Lucas elinde bir litrelik şişesini uzatmış bana bakıyordu. 

Elindeki şişeyi alıp teşekkür ettim. Ve yavaş yavaş yudumlamaya başladım. Şişenin kapağını kapatıp ona uzattım. Şişe muhtemelen onundu. Islanan dudaklarımı kolumla sildim. 

Belt [Lucas × Ryujin]Where stories live. Discover now