His Shoulders

84 16 13
                                    

 ITZY'nin comebacki şerefine!

   "Dostum tüm yakışıklılığın saçlarındaymış senin." Jaemin hala Yukhei'nin kazınmış kafasıyla dalga geçiyordu. Yukhei işaret parmağını salladı. 

"Birkaç yıl içinde sen de böyle olacaksın şansını zorlama istersen."

"Benim yakışıklılığım yüzümde bir kere saç falan değiştiremez bunu."

"Hadi o zaman deneyelim de görelim." dedim masasında bulduğum makasla Jaemin'in üzerine giderken. 

"Şey, Lami bu ay Kore'ye dönüyor, denemeyelim. Kendime güvenmediğimden değil de Lami kısa saç sevmiyor."

"Ru-ru, peki ya sen?" Yukhei koca gözlerini açmış bana bakıyordu.

"Ben ne?"

"Sen de mi kısa saç sevmiyorsun."

"Bana fark etmez iki türlü de Yukhei'sin sonuçta ama uzunu tercih ediyorum çünkü saçınla  oynamak eğlenceli."

"Askerden gelince uzatacağım o zaman." 

Gülümsedim. "Peki sen Yukhei? Benim saçım hep kısa sen nasıl seviyorsun?" Aklıma ister istemez eski sevgilisi Doyeon geldi. Onun uzun ve güzel saçları vardı, kendisi gibi.

"Ben insana ne yakışırsa onu seviyorum. Kısa saç sana çok yakışıyor. Ama uzun olsa nasıl olurdu diye de merak ediyorum."

"O zaman birlikte saçımızı uzatacağız." dedim. 

Jaemin iğrenmiş surat ifadesini yapıp dudağını büzerken konuştu.

"Romantizmi cidden beceremiyorsunuz arkadaşlar. Lami'yi özledim." dedi ağlamaklı yüz ifadesini takınıp pembe yastığına sarılırken.

"Romantizm nasıl becerilir." Ciddi anlamda soruyordum çünkü pek bir fikrim yoktu. 

"Ben mi öğreteyim bunu Ryujin? Odun musun sen?" Omuz silktim.

Yukhei iki metrelik kollarıyla bedenimi sarıp kendine çekti.

"Benim romantizmim ikimize de yeter. Değil mi?"

Kafamı salladım elimle yüzümü kapatırken. Gerçekten de öyleydi, o çok daha açıktı duyguları konusunda. Ben de elimden geleni yapmaya çalışıyordum. Açık açık söylemesem de davranışlarımla belli etmeye çalışıyordum. 

Jaemin ben Yukhei'nin kolları arasında otururken fotoğrafımızı çekti haberim olmadan. Fakat şaşırtıcı şekilde güzel çıkmıştı. Pembe saçlarımla daha enerjik gözüküyordum. Bu fotoğrafı sosyal medyaya yükledim. İlk defa onun tam olarak gözüktüğü bir fotoğraf koymuştum. Önce sadece eli veya arkasının gözüktüğü fotoğraflar koymuştum. 

Gece yarısı olduğunda kalktık, hala Yukhei'den ayrılmak istemiyordum. Motoru evimin önünde durduğunda indim ve kaskı çıkardım. 

"İyi geceler." dedi Yukhei kaskı elimden alırken. 

Gitmeye hazırlanırken motorun önünden tuttum.

"Yukhei..."

"Hım?"

"Şey bu gece bende kalkmak ister misin? Geç oldu."

Bir şey demeden motoru durdurdu ve indi. Birlikte evime girdik. Eline bir havlu ve bendeki kıyafetlerini verdim ve banyoya gönderdim. Çok sıcaktı serinlemesi gerekiyordu.

Ben de mutfağı topladım ve içmesi için dolaptan soda çıkardım. Duştan çıktığında ıslanmış saçlarını görmemek değişik gelmişti. Kafasını patpatladım ve ardından ben duşa girdim. 

Duştan rahatlamış halde pembe tişörtüm ve gri pijama şortumla çıktım. Kendime de soda alıp Yukhei'nin yanına oturdum. Saçlarıma dokundu.

"Neden kurutmadın?"

"Hava çok sıcak zaten."

"Ama sonra başın ağrıyor."

"Kolumu kaldırmak istemiyorummm." 

"O zaman ben kuruturum." Kalktı ve saç kurutma makinesini taktı ve saçımı kurutmaya başladı. Derime vuran sıcak havayla  Yukhei'nin saçlarımda gezinen elleri uyuklamama neden oldu.

Saçlarım tamamen kuruyunca makineyi durdurdu ve yerine koydu. Telefonumdan saçıma baktım ve gülmemi durduramadım.

"Çok kabarmış, pamuk şekere benzemiş." dedim gülerken.

Yanıma oturup beni kolları arasına aldı ve güldü.

"Gerçekten de öyle." dedi saçımı okşarken. Sonra saçıma öpücük kondurduğunu hissettim. Yanaklarımdan tutup yüzümü yüznün hizasına getirdi.

"Çok tatlısın, seni bırakasım gelmiyor." dedi ve yanaklarımdan ve alnımdan öptü. Sıcak hissettirmişti. Bir süre öpüştük sadece. 

Nefessiz kalınca alnımı omzuna dayadım. Sonra da boynuna sarıldım, dünyadaki en rahat yer Yukhei'nin omuzlarıydı.

 "Sürekli ziyaretine geleceğim, insanlar yine mi bu geldi diye bıkacak." dedim.

Koca bir kahkaha attı. Sırtımı sıvazladı. 

"İşte bunu çok isterim."


Belt [Lucas × Ryujin]Where stories live. Discover now