Wings Trap³

743 106 166
                                    

Rosé mavi hırkasını manolya ağacına sürtüyor.





Saat.
Buraya girdiğim saniyeden itibaren yavaşlıyordu. Ne ilerliyor ne de çalıştığına dair bir işaret veriyordu. Ben durduğunu düşünüyordum. Donup kaldığını da. Bozulmuşta olabilirdi. Bu hastanede bütün saatler beni delirtmek için bozulmuş ve durmuş olabilirdi.
Ya da bozulan şey sadece kafamdı.

Gözlerimi kısıp duvardaki saate dikkatle bir kere daha baktım. Bayan Jeeun önündeki dosyaları karıştırmayı bırakıp gözlerini bana çevirdi. Neye dikkat kesildiğimi merak etmişti.

"Sizi tekrar burada gördüğüme sevindim."

Gözlerimi saatten çekmeden sordum.
"Saatte bir sorun mu var? Çalışmıyor."

Gözlüklerinin üzerinden bakarak kafasını salladı.
"Hayır. Çalışıyor."

"Saatlerden beri buradayım fakat  5 dakika geçmiş gibi gösteriyor."

"Zaten 5 dakikadır buradasınız Bay Jeon."

Sıkkın bakışlarımı ona çevirip masaya ritimli bir şekilde vurmaya başladım.
"Jungkook.. Bana böyle seslenebilirsin."

Gülümser gibi oldu.
"Aslında dünden sonra sizin bir daha gelmeyeceğinizi düşünüyordum. Çabalarınız sonuç vermedi sanırım."

Gülümseyip maskemi indirdim. Evet bugün çabalamıştım. Hemde hayatım boyunca hiç çabalamadığım kadar ama profesör Park şöyle söylemişti.
"Bu bir ceza değil Bay Jeon. Dünyanın sonuymuş gibi davranmaktan vazgeçin. Bu kalbinizi yumuşatmak için bir firsat ileride bana teşekkür edeceksiniz."
Etmeyecektim bundan emindim.

"Sonuç vermedi demeyelim de ertelendi. Yarın bir daha deneyeceğim ve ondan sonraki gün bir daha. Sonra bir daha ve sonra..."

"Anladım. Anladım... Size iyi şanslar dilerim."

Bıyık altından güldüğünde elindeki dosyayı çekip aldım. O, benimle dalga geçmekten oldukça hoşlanmış gibiydi. Yüz ifademde gülünecek bir şey yoktu. Gördüğü şey öfkeli ve burada oluşunu hâlâ yedirememiş bir Jungkook'tan başka bir şey değildi.
Vakit kaybetmeden bahçeye yürümeye başladım. Bugünüde bir şekilde atlatırsam mükemmel olacaktı. Yarın profesörle ciddi bir konuşma daha yapacaktım. Ve bu sefer ona başka seçenekler sunacaktım.

Bayan Jeeun arkamdan seslendi.
"Ha bu arada dün çıkarken dosyanızı imzalatmadığınız için bugün ilk gününüz sayılacak."

Çantamın sapını tutup aniden geri döndüm.
"Nasıl? Dün saatlerimi verdim."

Kendini göz devirmemek için zorladı.
"Bir saati bile tamamlayamadınız Bay Jeon 55.dakikada çıkış yaptınız."

Elimi kaldırıp parmaklarımı kısa bir an şakağıma bastırdım. Kader bana bir oyun oynuyordu. Kazananın o olduğu bir oyun. Ses çıkarmazsam ve boyun eğersem acaba kazanabilir miydim?
"Pekala. Öyle olsun."

Dış kapıdan çıktığımda derin bir nefes aldım. Hastane kokusundan kurtulmuştum ve bunun için mutluydum. Şimdi her yer çimen kokuyordu. İçerisi havasız ve bunaltıcıydı. İçeride bulunduğum o kısa vakitlerde astımım tutacakmış gibi hissediyordum.
Geniş ve temiz bahçesi sanırım buranın iyi tek özelliğiydi.

Şaçımın birbirine girmiş önünü düzettiğim sırada önümde iki küçük kız bitti. Ne taraftan ve ne ara geldiklerini görmemiştim. Bir anda önümde öylece belirivermişlerdi.
Onları hatırlıyordum onlar dünkü küçük kızlardandı.
Tam önümde durmuş gülümseyerek bana bakıyorlar yolumu kapatıyorlardı.
Bir süre birbirimize baktık. Çantamın sapını tutuyor ne istiyorlarsa bir an önce söylemelerini bekliyordum.

Conteur fille | JungkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin