Boring Rosé¹⁴

405 61 75
                                    

"Sevgili dinleyicilerim bu akşam saat dokuz civarında şehir merkezinin kuzeyinde fırtına çıkmasının beklendiğini duydum. Evlerine dönen herkesin dikkatli olmasını rica ediyorum. Kendinize iyi bakın ve oyalanmadan hızlıca evlerinize dönün. Ve şimdi bu soğuk ve fırtınalı geceye güzel bir şarkıyla giriş yapıyoruz. Bir arkadaşımın önerisi ile keşfettiğim parçayı sizinle paylaşmak istiyorum. Tom odell - Sparrow sizlerle. Mutlu akşamlar sevgili dinleyicilerim. Evlerinize mutlulukla gidin..."

Kapıyı açmaya çalıştığım esnada kulaklığın biri sağ kulağımdan çıkıp düştü. Kollarım dolu olduğu için anahtarı anca ikinci denememde deliğe sokabilmiştim. Eve dönüş yolunda sürekli dinlediğim bir radyo programı vardı ve kapıyı açıp içeri girene kadar dinlemeyi bırakamıyordum.

Aslında kadın oldukça samimiyetsizdi hatta söylediği ılık kelimelere zıt kalan ses tonu, konuşmaktan nefret ediyormuş gibi bitkin çıkıyordu. Ya da ensesine silah dayalıymış gibi. Ama çaldığı şarkılar mükemmeldi ve yeni birçok şarkı keşfetmemi sağlamıştı.

Kapıyı açtıktan sonra içeri girdim ve kilitledim. Yorgunlukla iç çekerken bir yandan da ayakkabılarımı çıkarıyordum. Bir salata yapacak ve yanında geçen aldığımız tuzlu krakerlerden yiyecektim. Soğuk bir akşamı güzel geçirmenin iyi ve en kalorisiz yolu buydu. Televizyonun karşısında, battaniyenin içinde bir şeyler atıştırmak.

Boynumdaki atkımı çıkarıp askıya astım. Kulaklığımdan biri hâlâ kulağımdaydı. Güzel müzik beni keyiflendiriyordu. Evin tüm ışıkları kapalı olduğu halde oturma odasından cılız bir ışık geliyordu. Kulaklığımı çıkarıp yavaşça oraya adımladım. Kapının eşiğinde durup bekledim.
"Evde miydin?"

Yağmur sesi hafiften içeriye gelmeye başlamıştı. Camlarda yağmur damlalarını görebiliyordum.

"Zavallı kız, arkadaşı bildiği kızın ihanetinin verdiği acı hisle kendini içkiye vermişti. İçiyor, içiyor... fakat bir türlü ihanetin tadı damağından gitmiyordu."

Jinsoul elinde tuttuğu, içinde kırmızı bir sıvı olan bardağı hafifçe yukarı kaldırdı.
"Bu ihanet onu içmek gibi bir günaha sürüklemişti. Şimdi zavallı kız günahkar ve bir o kadar da mutsuzdu."

Üzerimdeki montun düğmelerini açarken kafamı iki yana salladım.
"Zavallı kız sen mi oluyorsun?"

Bacak bacak üstüne atarken rolünü sürdürmekte kararlı görünüyordu. İçeceğinden bana bakarak bir yudum daha aldı.
"Böyle bir gerçeği can dostundan saklaması ve hâlâ utanmadan rahatça konuşabilmesi ne kadar da küstahçaydı."

"Aç mısın? Kendime salata yapacağım. Bu sıralar hastanede abur cuburdan başka bir şey yemiyorum."

"Ben bana olan ihanetinden şiirsel bir dille bahsederken beni nasıl görmezdem gelebiliyorsun?"

Güldüm. Jinsoul bazen gerçekten benimle uğraşmayı oyun haline getirebilecek enerjiye sahip oluyordu.

"Ne istiyorsun? Ve ne ihanetinden bahsediyorsun? Yine bir garipsin."

"İhanet bardağımda, şarabımın içine karışmış."

Koltuğa çökerken derince iç çektim.
"Edebiyat bölümünde okumalıydın, ağzın iyi laf yapıyor."

Elindeki içeceğe şüpheyle baktım. "Elindeki vişne suyu değil mi?"

Jinsoul soruma karşılık olarak hafif sinirli bir yüz ifadesi takındı.
"Başka ne olabilir?"

İkimizde aynı anda refleks olarak televizyonun yanında duran kural kağıdına baktık. Onu geçen ay çerçeveletmiştik.

Rosé'nin ev kuralları
•Evde içki ve sigara içmek yasak
•Eve erkek arkadaş vb. şeyler getirmek yasak
•İki günde bir sırayla ev temizlenecek
•Gece 12'den sonra yüksek sesli hiçbir eylem gerçekleşmeyecek
•Çamaşır makinası haftada sadece dört gün çalışacak

Conteur fille | JungkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin