Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
5 Yıl Önce Yer Altı, Lider Savaşları
Henüz reşit olmuş genç adam, kanlarla kaplı ellerini ipek mendile siliyordu. Yüzü, boynu ve tişörtü tamamen kırmızıya bürünmüştü. Odasında ki küçük lavaboya eğilip, yüzünü yıkadıktan sonra kurulama gereği duymadan bar kısmına geçti. Raftan aldığı bardağa üç buz küpü koyduktan sonra özel üretim Rus Votkasını doldurmuştu.
Usulca güzel bir klasik müzik açmış, deri koltuğuna oturup kapıyı izlemeye başlamıştı. Jungkook, hayatı boyunca bunun için eğitilmişti. Babası üstlerden biri olmak için çok çaba sarf etmiş, oğlunu da güçlü ve saygı değer bir yerde görmek için onu bir hayvan gibi büyümüştü.
Mafyalar, devlet yüzünden yer altından çıkamaz olduğu an da küçük bir fikir attılar ortaya. Çete oluşturmaya, sadece hak edecek gençlerin eline güç vermeye karar verdiler. Böylece sokaklardan başlayıp, tüm ülkeyi kontrol edeceklerdi. Ancak hatalı olduklarını anlamaları fazla sürmemişti.
Bir yırtıcı gibi yetiştirdikleri Jeon Jungkook'un, yeni kanunlar getirip, bölge işaretleme ve çeteler arası savaş açacağını kimse tahmin etmemişti o zaman. Çünkü eğitim süreci dışında kimseyle konuşmayan, kana susamış yanını göstermeyen bir çocuktu. Gün geçtikçe, söz sahibinin çeteler olacağını kimse akıl edememişti o zamanlarda.
Jungkook, uzun bir süreçten geçiyordu. Nihayet Lider Savaşları'na katılmaya hak kazanmıştı. Bu amaç uğruna yetiştirilen on genç seçilirdi. Uzun sürecek günler boyunca işkenceler ardından piste çıkarlardı. Normalde, sadece iki kişi sağ çıkardı. Her beş senede bir iki kişi seçilirdi. Beş sene sonunda eğer liderden memnun kalmazlarsa, yeni bir çete çıkardı.
Votkasını içerken kanlı tişörtünün ucunu çekti ve morluklar, bıçak yaralarıyla dolu karnına baktı. Artık pek de bir şey hissediyor sayılmazdı, duygularla arası iyi değildi. Sadece öfke taşıyordu. Öfkesi onun gözlerini neredeyse kör etmişti. Babasının hırsı, oğlunun da hırsı olmuştu.
Ancak Jungkook’un planları, daha farklıydı. Herkesin gözünü diktiği o zirveye geçecekti. O kan dolu paslı tahta oturacaktı.
Önünde küçük bir engel vardı. Bu sene ki savaşa sadece o değil, en yakın arkadaşları da katılmıştı. En azından Chanyeol izleyecekti, ancak Namjoon ve Jongin savaştaydı. Jongin bir lider olmak istemiyordu, o sadece Jungkook’a göz kulak olmak isterken yanlışlıkla bu olaya dahil olmuştu. Namjoon ise, eğitim başladığı günden beri tuhaftı.
Bugün büyük gündü, son gündü. Geriye sadece dört kişi kalmıştı ve mafyaya ait olan bir uçurumun kenarında savaş yapılacaktı. Geriye kalan iki kişiyse, lider olmaya hak kazanacaktı.
