• Twenty Nine

18.1K 1.3K 2K
                                    

29|Günahların Bedelleri|

"Sence, ben ona yenilir miyim? Daha önce yenildim mi?"

Ops! Esta imagem não segue as nossas directrizes de conteúdo. Para continuares a publicar, por favor, remova-a ou carrega uma imagem diferente.

"Sence, ben ona yenilir miyim? Daha önce yenildim mi?"

Jeon Jungkook, ürpertici derecede keskin gözlerini Namjoon'a diktiğinde, üstünden tanıdık bir ölümcüllük yayılmış gibiydi. Dudaklarına ev sahipliği yapan gülümseme oldukça duygusuzdu. Neden bahsettiklerini anlayan bir kişi bile yoktu ancak ortak oldukları fikir, tehlikenin geliyor olduğuydu.

Jimin kollarını göğsünde bağlayıp ağırlığını tek ayağına verdi ve başını sağa doğru yatırdı. Gözleri durmadan etrafta dolanıyor, insanları incelerken tarafsız tek bir kişi bile kalmamış olmasına hayret ediyordu. Sadece birkaç ay önce hiçbir şey böyle değildi, hatta Jungkook'la iletişim kurmuşluğu bile yoktu. Şimdilerde koskoca şehir sessizliğe bürünmüş, herkes bir taraf seçmiş veya seçmeye mecbur kalmıştı.

Kim Namjoon, Jeon Jungkook'un gözlerinde ki o tanıdık ifadeye rastladığında derin bir nefes çekmişti içine. Bir süre gözleri endişe içinde onda dolandı ve arkasına dönüp çetesine baktı. Buraya gelebilmek onun için kolay olmamıştı, çetesini kurmak ve güçlü bir adam olabilmek adına çokça kötü şey yapmıştı. En kötüsü ise, arkadaşlarına ihanet etmiş olmasıydı.

Karşısında ölümün vücut bulmuş hali olan bu adam, önceden onun en yakın arkadaşıydı. İçerisinde kalmış birkaç tutam iyiliği de ihanetle kendisi yok etmişti. Babaların hırsı, oğulların da hırsı olmuş ve çok şeyi mahvetmişti. Namjoon, geçmişi değiştiremezdi ancak bir şansı olsaydı eğer, hiç düşünmeden hatalarını düzeltirdi.

Omzunun üzerinden, Park Jimin'e baktı. Çocuk, güzelliğine güzellik katmış gibiydi sanki. Her seferinde daha çok büyülüyordu onu. Jimin'i tanıdığında, bir şansı olabileceğini düşünmüştü, iyi bir adam olabilmek için. Fakat karanlığın çepeçevre sardığı bu insanlar için hiçbir ümit yoktu. Jeon Jungkook ve Park Jimin için bile, onlar Hades ve Persephone'ydi, karanlıkla harmanlanıp daha çok dibe batıyorlardı ama bunu istiyorlardı.

Namjoon yutkunduğunda adem elması hareketlendi ve bir süre daha çetesini izledi. Aklına sürekli beş yıl önce, Jungkook'un söyledikleri düşüyordu. O belki de kötü adamdı, katil ve cani olan, şeytan olandı. Ancak çetesine bir aile gibi sahip çıkıyordu, onlara güven veriyordu. Namjoon bunu yapabilmiş miydi?

Neden Lubi gözünü bürüyen karanlıkla dikilirken, Baem tereddüt içindeydi?

Genç adam yutkundu ve kendisini izleyen Min Yoongi'yle göz göze geldi. Küçük bedeni göğsünü dikleştirmişti ve yüzünde sert bir ifade vardı. Jeon'a yeniden döndüğünde, keskin gözleriyle kendisini izlediğini gördü,

"Senden son bir şey istiyorum Jeon.."

Jungkook merakla yerinden doğruldu ve başını yana düşürüp sorgulayan bakışlar attı. Karşısında gözlerini kaçıran ve sürekli yutkunan adam, yıllardır düşman olduğu kişiye benzemiyordu hiç,

Devil May LoveOnde as histórias ganham vida. Descobre agora