• Forty Two

12K 958 2.2K
                                    

42|Kuyruğunu Yutan Yılan Pt.2|

Tekerleklerin altında, çığlıklarla dövdüğü topraklar boğucu bir toz tabakasını kaldırıyordu

Oops! Questa immagine non segue le nostre linee guida sui contenuti. Per continuare la pubblicazione, provare a rimuoverlo o caricare un altro.


Tekerleklerin altında, çığlıklarla dövdüğü topraklar boğucu bir toz tabakasını kaldırıyordu. Araçların her biri tozdan duvarları yararak geçiyordu. Dağlık alanın tepesinden inen araçların ardı arkası görünmüyor, onları takip eden küçük toz fırtınası ileriden dehşet verici görünüyordu.

İçerideki üyelerin hepsi zevkle dolu çığlıklar atıyordu. Kimisi kana karşılık kan diye çığırırken, kimisi de korkutucu biçimde heybetli bir kurt gibi gürüldüyordu. Gür bağırtılar çoktan birbirine girmiş, oldukça büyük bir uğultuya dönüşmüştü.

En başından beri, zaman geçtikçe en az Lubi kadar çılgınlığın eşiğine gelen Baem üyeleri farklı sayılmazdı. Onlar da boruları üflüyor ve son sürat giden araçların içinde adrenalini iliklerine kadar hissediyordu. Şişmiş göğüsleri ardından vücutlarında kol gezen kanın her damlası intikam için, başkaldırı arzusuyla deliye dönüyordu.

Sayısı üç yüzü aşkın araç, korkunç bir hızla ilerlerken tepeden son sürat koşan bir aslan sürüsü gibiydi. En önlerindeki siyah pikabın içinde Chanyeol, Namjoon ve Chaerin vardı. Pikabın kasasında ayağa dikilmiş Jungkook, soluksuz sürate rağmen sarsılmıyordu bile.

Bir eliyle aracın tepesinden çıkan demire tutunurken gözlerini tıpkı atmaca gibi bir keskinlikle tam karşılarındaki binaya dikmişti. Dudaklarından çıkan gür kahkahalar ve çığlıklar onları takip eden araçların içindeki herkesi coşkuyla dolduruyordu.

Ayaklarının hemen altındaki yüzlerce yılan, hız yüzünden durmadan sarsılsa da sahiplerinin coşkulu bağırtıları ile durmadan ağızlarını irice aralayıp duruyorlardı.

Hedefleri büyük binaydı. Başta Jungkook'un olduğu pikap olmak üzere bir piramit gibi açılan araç selinde kimse hızını düşürmüyordu. Büyük bir sürü halinde karşılarındaki duvarlara ilerliyorlardı.

Hades, gelişinin görkemli olmasına özen gösteriyor gibiydi. Göğü yarıyor gibi yankılanan sesler ve arkasından gelen iblis ordusuyla her şeyiyle hazırdı. Neredeyse sonsuza dek dillerden düşmeyecek bir başkaldırının lideri olmaktan çok sevgilisine burada olduğunu bağırıyor gibiydi.

Jungkook, şiddetli rüzgarın altında dağılan saçlarının arkasındaki alevli gözlerini bir an olsun hedeften çekmedi. Göğsü öfkeyle ve heybetle şişmişken dudaklarının kenarı kıvrıldı. Şeytanla tanışmış herkes için, bu görüntü kaçınılmaz mutlak yıkımın habercisiydi.

Ayaklarının dibindeki iri kafese eğildi. Üzerinde pikabın hızı yüzünden uçuşan örtüyü sertçe çekti ve kafesin kapağını açıp eski pozisyonunu aldı. Şimdi Vindicta binası ile aralarında yalnızca küçük bir mesafe kalmıştı.

Pencerelerin arkasından bakan Vindicta üyelerini, arkalarında yaşanan büyük karmaşayı ve herkesin bir o yana bir bu yana koşturduğunu buradan bile görebiliyordu. Ne aracı süren Chanyeol'e ne de diğerlerine yavaşlamalarını söyledi.

Devil May LoveDove le storie prendono vita. Scoprilo ora