• Thirty Two

13.3K 1K 1.5K
                                    

32|Çarpıştı Cennet ve Cehennem|

Gece şehrin üzerine çöktü yavaşça

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Gece şehrin üzerine çöktü yavaşça. Pusluydu havası, durgundu. Kimseciklerden bir ses çıkmıyordu, sanki tüm hayvanlar da hep birlikte bu sağır edici gürültüye eşlik ediyordu. Uzun yıllar oluyordu, insanların hiçbir bilgisi olmadığı için adına Sistem dedikleri bu şeyin kuruluşu. En başa geçen adamlar, alt birimlerinin kendilerini görmesini istemedi, bu yüzden isimleri Büyükler'den ileriye gitmedi. Kendilerini korumaları, kimselere görünmeden de işlerini halletsinler diye Kıdemliler oluşturuldu.

Kıdemliler ise daha kirli olan işleri için, kendilerine serinkanlı katillerden oluşan bir topluluk yarattı. Sistem, onlara kasap derdi. Kasapların daha medeni işlerini, onların altında ki üstler hallederdi. Ve üstler en sonunda şehir içi kontrolü kaybetmek üzereyken çeteleri kurmaya karar verdiler. Böylece aynı zamanda ülkeler, şehirler ve içlerinde ki bütün sokakların da kontrolü ellerinde olacaktı.

Bir kişi bile tahmin etmemişti, şimdiye kadar hiçbir çete sorun çıkarmadı diye sonrasında çıkarmayacak diye düşünmüşlerdi beş yıl önce. Evet, elbette ilk başlarda bu iki çetenin gücü ve liderlerinin karakterleri oldukça hoşlarına gitmişti. Her açıdan işlerine yarıyor, bütün sokakları ele geçiriyorlardı. İşler, aslında tam olarak başlangıçta çığırından çıkmıştı.

Son burada başlıyor, başlangıç burada bitiyordu.. Sadece kimse bunu öngörememişti işte. Büyükler farkındaydı, artık durdurulamaz bir raddeye gelmişti Jeon Jungkook. Üstleri teker teker temizlemesi bir yana, şehri ele geçirip terör estirmişti. İrtibatı tamamen kesmiş, çeteleri bağımsızlaştırmıştı. Böyle bir başkaldırı affedilemezdi. Ve onunla baş edebilecek en iyileri de, şüphesi ki daha önceden husumetleri olan Vindicta'dan başkası değildi.

Vindicta, ölümden korkmazdı. İsimlerinin asıl anlamı bile infaz etmekti ve önlerine şimdiye kadar ne çıktıysa yok etmekten hiç çekinmemişlerdi. Masum, suçlu, güçlü, soylu, politikacı.. Onlar için hiç kimse bir diğerinden birazcık bile farklı değildi, birileri yap derdi ve onlar da yaparlardı. Kullandıkları vahşi, insan dışı yöntemler onları kasap yapmıştı belki de. Ancak ne denir ki, içlerinden bir kişi bile normal değildi onların. Zaten birçoğu da hapishaneden toplanmıştı.

Liderlerine Tanrı, kendilerine de Tanrı'nın evlatları derlerdi. Böylesine yüksek bir makama erişmişken kimse onlardan korkmalarını bekleyemezdi elbette. Ancak, bilmedikleri şey şuydu ki, onlar daha önce ölümle hiç tanışmamışlardı. Burun buruna bile gelmişlikleri yoktu. Asıl şimdi görüyorlardı, tam da karşılarındaydı ete kemiğe bürünmüş haliyle.

Jeon Jungkook, dudakları arasından sıyrılan kıkırtıyla birlikte arabanın kaputundan atladı ve ayaklarının zemine basmasını sağladı. Bedenini hafifçe Namjoon'un olduğu yöne çevirmiş, yukarıdan bir bakış atmıştı karşısında ki göz göze geldiği herkese. İşaret ve orta parmağını birleştirmiş, sanki silah tutar gibi bir biçimde kaldırmıştı elini. Tek gözünü kısıp dudakları arasından ateş etmişçesine bir ses çıkarınca kendi kendine gülmeye devam etti. Sessizliğini de korumaya kararlıydı ki ağzını bıçak açmıyordu.

Devil May LoveWhere stories live. Discover now