• Twenty Four

23K 1.4K 2.6K
                                    

24|Kan Kırmızısı|

Akan zamanın bir değeri yoktu nazarımda

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Akan zamanın bir değeri yoktu nazarımda. Sadece akrep ve yelkovan dönüyor, güne karanlık hükmediyordu. Gözlerim bizzat şahit olmuştu deliliğe. Kulaklarım sadece sessizliği işitiyordu. Jungkook bileklerime taktığı kelepçeyle, beni buraya hapsedeli üç gün olmuştu. Koskoca üç gün boyunca, buraya birlikte geldiğim Jin, sevgilisi Hoseok'la Baem'de kalan Yoongi'den haber alamamıştım. Ve günler boyu Lubi binası sessizdi. Baek'in söylediğine göre şehirde terör estiriyorlardı. Çoktan dört kişiyi devirmişti Jungkook. Onu daha önce böylesine kendini kaybetmiş görmemiştim. Jongin'in ölümü, neredeyse bir devrim niteliği taşıyan savaşı başlatmıştı,

"Şimdilik Baem'e dokunmuyor. Hedefi sadece üstler.."

Baek elinde ki sıcak su kabı ve birkaç bez parçasıyla yanıma çökünce ona döndüm. Dolmuş gözleriyle bileklerime bakıyordu. Üç gündür, önüne iliştirildiğim camdan boş Lubi'yi izliyordum. Ara sıra öfke nöbetlerim tutmuş, bir hayvan gibi bağlanmayı hazmedemediğimden çırpınarak bileklerimi kesmiştim. Sürekli aynı şeyler tekrar ettiği için, başlarda hafif olan yaralar iyice derinleşmiş ve beni de halsiz düşürmüştü. Mideme giren tek şeyse Baek'in zorla içirdiği suydu. Nazikçe bileklerime dokunduğunda hissettiğim sızıya rağmen sesimi çıkarmadım. Dirseklerime kadar akan ılık kanı duyumsayabiliyordum. Başımı hafifçe cama yasladım ve gözlerine diktim gözlerimi,

"Seokjin.."

Çatlayan sesim yüzünden hızla konuşmayı bırakmıştım.Geçirdiğim krizler sırasında bağırdığım için boğazım acıyordu. Jungkook, kendisini de beni de ne hale getirdiğini göremiyordu. Baek dudaklarını ısırdı, yüzünde ki buruk ifade arkadaşım olmasa bana acıdığını düşündürecekti,

"O iyi. Eve ulaştığından emin oldum. Jungkook birkaç adama emir vermiş ve Yoongi'yi de zorla oraya getirmiş. Ayrıca koruma da var, o ikisi güvende."

Kıkırdamama engel olamadım. Şu durumda bile bana verdiği sözü önemsiyor, yerine getiriyordu. Yoongi'ye zarar vermemek için onu eve tıkmıştı. Tanrım.. Demek ki tam anlamıyla kendini kaybetmiş sayılmazdı, değil mi? Jongin'in öldüğü gün.. Bana söylediği her şeyde haklı olabilir miydi? Baek kıkırdamam yüzünden şaşkın olsa da, suya batırdığı ıslak bezle nazikçe bileklerimi silmeye başladı. Hala gülmeye devam ediyordum. Bulunduğum durum çok saçmaydı. Olabilecek en saçma konumdaydım. Lubi ana binasının, ana salonunda kelepçelenmiş, Jungkook'un arkadaşlarımı korumasına gülüyordum. Kimi kandırıyorum, ben de en az onun kadar deliydim.

Hayatıma tehlikeli bir adamın gireceğini ve ona aşık olduktan sonra her şeyin değişeceğini daha önceden söyleselerdi, bunu söyleyen kişinin yüzüne sıkı bir yumruk atardım. Her ne kadar iradeli olursam olayım bir  noktada, kalbim patlak veriyordu. Her ne olursa olsun, bir süre sonra ona olan sevgim susmayı bırakıyordu. Kulaklarımda devamlı Persephone diye fısıldayışı oluyor, kalp ritmimi bozuyordu. Dengemi şaşmam için birebirdi.

Devil May LoveHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin