❂ 49 | Olması Gerektiği Gibi

Start from the beginning
                                    

"Sadece keşif görevi, birkaç saate dönmüş oluruz."

Steve, elindeki kalkanı bırakarak ağır adımlarla onun karşısına oturdu. "Sen iyi misin?"

"Elbette," dedi Tony kaşlarını kaldırarak. "Neden iyi olmayayım?"

"Üç gündür sorun yokmuş gibi davranıyorsunuz," dedi Steve ona bakarak. "Ama senin bir sorunun olduğu açık Tony. Bizimle konuşabilirsin."

"Carol yüzleşmesi gerektiğini söylüyor." Tony gergin bir nefes vererek topun kemiren köpeği gösterdi. "Bilmiyorum. Belki de bir süre buradan uzaklaşmalıyız. Selene her şey normalmiş gibi davranıyor ama köşe kapmaca oynuyor. Kendine gelmesi için onu Londra'ya götürmeyi düşünüyorum. Burası onun için fazla kalabalık."

"Bunun iyi bir fikir olduğunu sanmıyorum," dedi Natasha kaşlarını kaldırarak. "Bu uzaklaşma mevzusu onun dışlanmış hissetmesine neden olabilir Tony, onu başımızdan savmışız gibi olur."

Steve başını sallayarak Natasha'nın söylediklerini onayladı. "Yanında olduğumuzu görürse kendini daha iyi hisseder."

"Daha aciz hisseder," dedi Tony gözlerini onlarda dolaştırarak. "Yüzleşemez Steve, sen de halini gördün."

"Başta aciz ve güçsüz hissedebilir, evet, bunu reddetmiyorum." Steve ayağa kalkarken gözlerini ondan ayırmadı. "Ama bir ailesi olduğunu fark eder. Aile olmanın anlamı budur Tony; ne olursa olsun birlikte olmak. Biri bir sorun yaşadığında onu kapı dışarı etseydik burası şu anda bomboş olurdu. Bu hepimiz için geçerli."

"Ayrıca Pierce ortalıktayken buranın güvenliğini terk edemezsiniz, onu askıya aldık gibi gözüküyoruz ama öyle olmadığını biliyorsun." Natasha gözlerini uyarırcasına kıstı. "Şu anda birbirimizden ayrılmamamız en güvenlisi, burası hepimiz için en güvenli yer."

Tony bıkkın bir nefes vererek ayağa kalktı. "Sizinle uğraşmayacağım, eve gidip Pepper'a yardım ediyormuş gibi gözükmeliyim yoksa üç gün boyunca başımın etini yer."

Natasha gülerek gözleriyle onu takip etti. Steve'e işaret verdiğinde kendisi gibi görev kostümünü giymiş adam kapının girişine bıraktığı kalkanını sırtına yerleştirdi. Natasha ile yan yana ilerleyerek uçuş pistine doğru gitti. Pistin en ucundaki büyük siyah uçağa bakarken mavi gözleri şaşkınlıkla tekrar irileşti. Nick Fury tarafından Coulson ve ekibine özel olarak tahsis edilmiş Otobüs isimli dev uçağı gördükçe teknolojinin her geçen gün daha başa çıkılmaz bir hal aldığını düşünüyordu. Selene'in kendisine yaptığı motor zaten onun sınırlarını fazlasıyla aşıyordu.

Bucky, kalkış için hazırladığı jetin ikmal kapısından inerek onlara baktı. "Jet hazır, destek lazım olmayacağına emin misiniz?"

"Sadece Ward'ın verdiği mekânlardan biri, keşif dronları boş olduğunu onayladı ama sıkıldıysan gelebilirsin."

Bucky başını iki yana salladı. "Ben gezi adamı değilim, boş binalarda dolaşmak kulağa çekici gelmiyor."

"Bina boş olmasaydı Parker göreve asla gitmez ve evde kalıp tatil projesini yapardı."

Selene'in sesini duyduklarında Bucky, Steve ve Natasha gözlerini kendilerine doğru gelen Selene ve Peter'a çevirdi. Peter, bir seviye daha geliştirilmiş kostümünün başlığını elinde tutarak Selene'in yanında yürüyordu. Peter'ın üzerindeki örümcek kostümüne Bucky kaşlarını kaldırdı.

"Fena değil," dedi Bucky genç adama bakarak. "Fazla ince."

"Vücut sıcaklığını dengede tutuyor, eksi yüz derecede bile sıcak kalacak. Ayrıca Parker senin gibi ağır silahlarla çalışmıyor, vücut yapısı senden çok daha esnek." Bucky gülerek onlara bakarken Selene gözlerini Peter'a çevirdi. "Geniş çaplı ağ bombasını dar mekânlarda sakın kullanmaya kalkışma. Ayrıca fizik projeni yanlış yapmışsın, yarın üzerinden geçelim."

PANDORA ║ StarkWhere stories live. Discover now