Çavuş Barnes | Defter

2K 178 77
                                    

❂

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

24 Nisan 2014

Adım James Buchanan "Bucky" Barnes. 10 Mart 1917'de, Brooklyn'de doğdum. Annemin adı Winnifred, babamın adı George'du, babam 1935 yılında bir asker olarak öldü. Annemi küçük yaşta kaybettim. Rebecca adında küçük bir kız kardeşim vardı ve onu en son gördüğüm yılı bile hatırlayamıyorum. Mezarlarını aradım ama babamınki dışında hiç kimseninkini bulamadım.

İkinci Dünya Savaşı'nda 107. Piyade Alayı'nda çavuştum. Aynı zamanda Yüzbaşı Steven Grant Rogers'ın önderlik ettiği Uluyan Komandolar ekibinde keskin nişancıydım. 1944 yılında, Steve ile çıktığımız görevde Arnim Zola'yı yakalamak için bindiğimiz trende yük vagonundan düştüm. Hafızam yanlış hatırlamıyorsa yükseklik yüz metreden fazlaydı. Steve beni kurtarmaya çalıştı ama geç kalmıştı.

O yükseklikten düştükten sonra ölmem gerekirdi ama düşüşten kurtuldum. HYDRA'nın eline ilk esir düştüğümde Zola, kendi hazırladığı süper asker serumunu üzerimde kullanmıştı. HYDRA beni buldu ve Zola yarım bıraktığı deneyi tamamladı. Kopan kolumun yerine metal bir kol yapıldı.

O andan sonra Çavuş Barnes değil, HYDRA'nın en güçlü yumruğu Kış Askeri oldum.

Anılarımın silinmesi için defalarca kez beynim yıkandı. Tüm anılarım ve benliğimle beraber kontrolümde elimden alındı. Buzdan bir tabutun içinde tutuldum. İhtiyaç duydukları zamanda ve kesin sonuç istenen görevlerde zamanın içine geri dönerek ortaya çıktım.

Bunları yazıyorum çünkü kendi zihnime güvenemiyorum. Bir gün geri gelecekler, onlar ya da başka biri benim için gelecek ve ben tekrar bir kuklaya dönüşmek istemiyorum.

Buzdayken gördüğüm ve rüya sandığım anılar her seferinde ben ne olduğunu fark edene kadar elimden alındı. Kim olduğumu hatırlıyorum ama artık kim olduğumu bilmiyorum. Anılarım yavaş yavaş geri dönüyor ama hiçbirinin dönmesini istemiyorum.

Bu kadarını kaldıramıyorum. Yaptığım onca kötülük, öldürdüğüm, acı çektirdiğim ve işkence ettiğim onca insan... Ülkeme ihanet ettim, sevdiklerime ihanet ettim. İnsanlığımı yitirmiş gibi hissediyorum. Pişmanlıktan başka bir şey hissedemiyorum. Daha acı olanı ise elime bulaşmış kanlardan asla kurtulamayacağımı biliyorum.

* * *

4 Temmuz 2014

Bugün ailemden geriye kalan tek kişinin doğum günü, tam 96 yaşında. Eskiden, o Kaptan Amerika olmadan önce bu yaşa gelebileceğini düşünmezdim. Onun için endişelenirdim, annemi ve babamı kaybettikten ve kız kardeşimle yollarımızı ayırdıktan sonra hayatımda onun dışında endişe edeceğim kimseye sahip değildim.

Bir gün boyuna ve gücüne bakmadan çok yanlış bir adama sataşıp izbe bir sokakta cesedinin bulunacağından korkardım ya da hastalıklarından birinin pençesinden kurtulamayacağını düşünürdüm. Ama işler şimdi tersine döndü. Devran döner dedikleri bu olsa gerek. Artık endişe edilen benim ve endişelenen Steve. Beni arıyor ve ben ondan saklanıyorum. Onun için yapabileceğim en iyi şey, ondan uzak durmak.

PANDORA ║ StarkWhere stories live. Discover now