❂ 28 | Zayıf Halka

2.5K 194 108
                                    



***

28

Zayıf Halka

_ _ _ _ _ _ _ _ _ _

Tüm dünya karşında dursa ve sana yaptığının yanlış olduğunu söylese bile kendi doğrun için savaş, sonucu ne olursa olsun.

Ekim 2015
Staten Island, New York

_ _ _

'Seni lunaparkta hız trenine bindirmiştim, hatırlıyor musun?'

Yıllar önce duyduğu cümle zihninin içinde dolaşıyordu. Bir duvara çarpıyor ve oradan sekiyordu. Başka bir cümle başka bir duvara çarpıyordu. Onun peşinden başka bir tanesi. Çocukluğunda, gençliğinde, yetişkinliğinde... Buzdan Önce ve Buzdan Sonra diye iki ayrılmış hayatında duyduğu her cümleyi zihninin içinde tekrar ediyordu.

'Ben dönene kadar aptalca bir şey yapma.'

Yetmiş yıl öncesini düşünmek çok zor gelebilirdi, tabii gerçekten yaşlanmış olsaydı. Bedenindeki birkaç küçük değişikliği yok saydığında hala aynı adamı görüyordu yansımasında. Keşke bu durum sadece bedeni için geçerli olmasaydı, keşke zihni de genç kalabilseydi. Yıllarca yaşamış bir adamın zihnine sahip gibiydi, her şeyi hatırlamasına rağmen çok yorgun hissediyordu. Aslında, yorgunluğunun sebebi her şeyi hatırlamasıydı.

'Senin için önemli olan bu mu?'

Anıları geçmişten günümüze ulaşınca kaşlarını çattı. Aptalca bir şey yaptım Buck ve bunu nasıl düzelteceğimi bilmiyorum. Cebinden telefonunu çıkartarak son aramalara girdi. Açmayacağını bile bile kadının adının üzerine parmağını dokundurdu ve telefonu bir kez daha kulağına götürdü. Telefondan gelen çalma sesini bir kez, iki kez ve üç kez dinledi. Dördüncü çalışa ulaşmadan geceden beri belki de yüzüncü kez aynı ses kaydı onu karşıladı.

"Mesaj bırakırsanız dinlemeyeceğim, zahmet etmeyin."

Steve kadının sözlerine itimat edip aramayı sonlandırarak mesaj bırakmadan kapattı telefonu. Selene sesli mesajlarını asla dinlemezdi. Teknoloji lokomotifinin makinisti olan bir kadın için sesli mesaj dinlememek tuhaf bir huydu ama Steve onun huylarını sorgulamayı uzun zaman önce bırakmıştı. Sokaklarda başı boş yürüme işine dönmeden önce sıkkın bir nefes alıp telefonu eski deri ceketinin cebine soktu.

'Barnes, yapanın o olduğunu biliyor muydun?'

Genç kadının nefret dolu sesi zihninde yankılanırken soluğunu verdi. İnsan zihninin olumsuz düşünebilme yeteneği neden olumlu düşünebilmeye kıyasla hep daha hızlı olurdu ki? Bu cümleleri kafasından kovabilmek için sabah ayazında birkaç saattir yürüyüp duruyordu ama ne soğuğun ne adımların faydası vardı. Asli düşüncesinin arasına giren başka düşünceler hep geçmişinden gelen kötü şeylerdi.

'Dikenli telleri boynumuza dolayarak mı?'

Steve başını huzursuzca iki yana savururken adımlarını hızlandırdı. Belki daha hızlı yürürse daha yavaş düşünürdü. Fikirlerinin muhakemesini belki daha iyi yapardı. Nasıl yapabilmişti bunu? Aklı yakın geçmişe, kadının doğum günü gecesine döndü. Doğru yolda olduğunu nasıl anlıyorsun, diye sormuştu bir keresinde Selene ona ve o hiç düşünmeden cevap vermişti: Anlamıyorsun ki, hissediyorsun. Nasıl hissedememişti doğru yolda olmadığını? Neden hiç vicdanı sızlayıp yanlış yolda olduğunu söylememişti ona? Nasıl yok sayabilmişti bu gerçeği?

PANDORA ║ StarkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin