❂ 21 | Koşulsuz Tepki

3.5K 223 242
                                    



***

21

Koşulsuz Tepki

_ _ _ _ _ _ _ _ _ _

Sana fazlasıyla bahşedilen ruhun bende sadece kırıntıları var.

Eylül 2015
Manhattan, New York

_ _ _

Keskin yüz hatlarını gizleyen kısa sakallar yanağını gıdıklayarak tüm sinirlerini harekete geçirirken adamın ne söylediğini idrak edememişti Selene, hatta duyduğu bile söylenemezdi. Göğüs kafesinin içinden gelen ses kulaklarında uğulduyordu. Kalbinin atışı hem daha hızlı hem de daha güçlüydü. Kesilmiş nefesi dolgun dudaklarını aralık bırakmıştı. Bedeninin bu adama her seferinde neden böyle acayip tepki verdiğini anlamıyordu.

İrileşmiş gözleri çelik mavisi gözlere kilitlenmiş, o bir çift gözden ayrılamıyordu. Çoğu kişinin söylediğinin aksine bu gözlerin gökyüzüyle en ufak bir alakası yoktu. Müzede baktığı an anlamıştı bunu. Bu gözler uçsuz bucaksız gökyüzü değildi; çelik kadar sert, okyanus kadar derindi ve Selene okyanusun derinliğine düşmüş ve çeliğin içine hapsedilmişti, belki de bu yüzden nefes alamıyordu.

Bucky'nin gözleri belirgin bir merakla yüzünü incelerken ona bakmaktan başka bir şey yapmıyordu Selene. Kalbinin hızlanan atışı beynine daha çok oksijen pompalıyor olsa da düşünceleri durmuştu. Aklına söyleyecek tek kelime, verecek tek tepki gelmediği gibi nefes alması gerektiğini unutmuştu. Çelik mavisi gözler yakınlığıyla onu olduğu yere mıhlamıştı.

"Nefes al," diye tekrar etti Bucky, boğuk bir sesle.

Selene, kirpiklerini kırpıştırarak adamın büyüsü altında kalmış gibi dudaklarını daha çok araladı. Adamın dediğini yaparak uzun, derin bir nefes çekti içine. Bucky'nin baharatı anımsatan sert kokusu ciğerlerine doldu. Ciğerleri kavuştukları oksijenle değil aldığı bu kokuyla şaha kalktı. Kalbi göğüs kafesini zorlarken adamın yüzüne yayılan kendini beğenmiş gülümsemeyi izledi. Kendine alan açmak ve düşünebilmek için gövdesini geriye doğru eğdi.

"Bir şey diyordun?" dedi Bucky, tek kaşını kaldırarak.

Selene en sonunda ne konuştuklarını hatırladı. "Senin kıskançlığını konuşuyorduk."

"Kıskanılacak bir şey yok." Adamın dudaklarındaki gülümseme büyüdü. "Var mı?"

Selene tek kaşını kaldırdı. "Bak sen şu yalancıya."

Bucky'nin üst dudağı gülümseyişinin sola kayıp genişlemesiyle inceldi. Kendini beğenmiş gülüşü usulca çapkın tavırlı bir gülümsemeye dönüştü. Kadının kendisine açtığı alanı hiçe sayıp gövdesini ona doğru eğdi. İnce bedeni sıkıştırmak için kollarını kadının belinin iki yanından geçirdi. Ellerini tezgâhın üzerine koyup yüzünü kadının yüzüne hizaladı. Selene heyecanla yutkununca duyduğu sesle inci gibi sıralanmış dişlerini ortaya çıkarak kadar gülümsemesi büyüdü. Çelik gözleri kadının simsiyah, kendisini yansıtacak kadar genişlemiş gözbebeklerine dikildi.

"Göz bebeklerin büyüyor."

Selene nefesini verdi. "Halüsinasyon görüyorsun."

"Nefeslerin sıklaşmasını nasıl açıklayacaksın?"

PANDORA ║ StarkWhere stories live. Discover now