Özel Bölüm (1) Sonbahar

6.3K 250 62
                                    

Sonbahar

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Sonbahar

Yaz mevsiminin ahengi olan yemyeşil yaprakların sararmaya ve kızıllaşmaya başlamış olması bir diğer güzel mevsim olan, sonbahar mevsiminin geldiğinin habercisiydi. Henüz havalar tam soğumamış olmasına rağmen rüzgarın acı çığlığı etrafı hafif serinletiyordu. Genç kadın titremeye başlayarak, kollarını üzerine örtüp ısınmaya çalıştı. Genç adam, sevdiği kadını fark ederek ceketini çıkarıp yanındaki kadının omuzlarına yavaşça koydu. Genç kadın yavaşça kafasını çevirerek sevdiği adama tebessüm edip teşekkür etti.

"Ama sen üşeyeceksin bu sefer,"diyerek ceketin kollarını, kendi kollarından geçirip ceketi giydi.

Selim, Zehra'ya bakıp güldü ve cevap vermedi. Yürümeye devam ettiler.

"Hatırlıyor musun?"diye sordu genç doktor.

"Neyi?"

Selim on dört yıl önce önünden geçtikleri mağazayı göstererek "Bu mağazadan sana pembe bir elbise almıştım, o zamanlar küçücüktün."dedi gülümseyerek ve elini yere doğru alçaltıp o yaşlardaki boyunu gösterdi.

Zehra'nın mavi gözleri parlamıştı. İşaret parmağını havaya kaldırarak cevap verdi. "Evet, hatırlıyorum. Sonra Burcu'da yırtmıştı ama yine de saklamaya devam etmiştim."

Selim, Zehra'nın ondan ayrıldığını hatırlayınca aklına elbisenin nerede olduğu geldi. Elbise kendi evindeydi ve Zehra'ya vermeyi unutmuştu. "Benden ayrılınca da çöpe attın herhalde." Bilerek bu cümleyi kurmuştu, sadece sevdiği kadının ona ne cevap vereceğini merak ediyordu.

Zehra, Selim'in omzuna hafifçe vurarak alındığını belli etti. "Hayır, evinizde unutmuştum sadece. Sonra da geri isteyememiştin." Başını önüne eğdi, üzülmüştü. Selim çenesinden tutup başını kaldırdı. "Yaa! Kıyamam sana. Üzülünce ayrı bir güzel oluyorsun." Zehra kendini tutamayarak gülünce, Selim "Elbisen emin ellerde, merak etme."diyince Zehra ellerini küçük bir çocuk gibi çırpıp, Selim'in boynuna atladı. "Yaşasın!"

Selim boğulurken "Kim inanırdı ki bu küçük kızın bir gün öğretmen olacağına,"diye geveledi. Zehra boynundan ayrılıp tekrar yürümeye devam etti. "Hiç kimse,"diye cevap verdi.

Biraz daha yürüdüler ve genç adam tekrar konuşmaya başladı.

"Sonra da sinemaya gitmiştik beraber,"

"Evet, Yukarı Bak filmine,"

Genç kadın bu cümleyi kurduğu sırada aniden karşılarına çıkan yaşlı bir amca önlerini keserek Zehra'nın eline yüz adet birbirinden farklı renkteki uçan balonu vererek gülümseyerek oradan ayrıldı. Zehra titreyen eliyle ve şaşkınlıkla avucunun arasındaki ince iplere bakıp durdu. İplerin ucunda tıpkı az önce bahsettikleri filmdekine benzer bir ev vardı ama bu ev filme kıyasla ufacıktı. Evin bahçesinde de minik bir gelinle damat birbirlerinin kollarına girmiş halde gülümsüyorlardı. Minik bir Selim ve minik bir Zehra... Sonra aniden gökyüzünde geçen bir helikopterle genç kadın henüz yenemediği şaşkınlığının üstüne yeni bir şaşkınlık ekleyerek gökyüzünde beliren yazıya baktı.

"Benimle evlenir misin?"

Genç kadın şaşkınlığını hâlâ üzerinden atamamışken Selim alnına minik bir buse kondurarak "Biliyorum, haftaya düğünümüz var ama ben hâlâ korkuyorum; elimden kayıp tekrar gitmenden çok korkuyorum. Bu yüzden daha güzel bir sürprizle tekrar sormak istedim sana bu soruyu."diyerek ürkekçe omuzlarını silkti ve mahcup bir şekilde sevdiği kadına baktı. "Zehra ben seni bir gün değil, her gün mutlu etmek istiyorum."

O sırada genç kadın hâlâ atlatamadığı şokun üstüne avucunun arasındaki ipleri istemsizce serbest bıraktı. Yaptığının farkına varınca ise afallayarak uzaklaşan balonlarına ve evin bahçesinde mutlulukla gülümseyen minik Zehra ile minik Selim'e baktı.

Sanırım daimi mutluluk yalnızca gökyüzünde mevcuttu. Çünkü kalıcı mutluluğa yeryüzünde asla rastalanamazdı.

-

Öncelikle bu bölümü okuduğunuz için çok teşekkür ederim. Oy vermeyi ve yorum yapmayı lütfen unutmayın. Yeni kurgularda görüşme üzere (biraz zor olabilir) Sizleri çok seviyorum güzel okurlarım...

BÜYÜK ADAMIN KÜÇÜK AŞKI (Tamamlandı)Where stories live. Discover now