39. Bölüm (Bizim Hikayemiz...)

6.8K 441 119
                                    


Bölüm Başlığı: Bizim Hikayemiz...

Hastanenin soğuk duvarlarının arasından korkuyla geçtiği zaman, içini kaplayan hüzünle Selim'e bakmaya çalıştı. Selim deli dolu bakışlarla Zehra'yı gördüğü gibi ayaklanmaya başlarken, annesi "Kalkma, geldi işte!"diye uyardı, elini oğlunun omuzlarına koyup kalkmasını engellerken.

"Hepinizin çıkmasını istiyorum!"diye bağırdı Selim. Annesi ve kardeşi anlayamayan bakışlarla Selim'e bakmayı sürdürünce genç adam açıklama gereği duydu. "Zehra'yla yalnız kalmak istiyorum. Hatta mümkünse siz eve gidin."

Sevim Hanım ve Gizem birbirlerine anlam yüklü bir bakış atarlarken Zehra'ya garip bir ifadeyle baktılar.

"Çıkar mısınız artık?" Selim tekrar yineleyince mecburen çıkmak zorunda kaldılar.

Zehra, Sevim Hanım'ın odadan çıkarken attığı bakışlardan kaçamamıştı ne yazık ki! Zorlukla nefes almaya çalışırken, Selim'in "Yanıma gel,"demesiyle birlikte irkilerek gözlerini sert zemine dikti. "Gelmezsen ben geleceğim." Zehra gözlerini kaldırıp, Selim'in kararlılığını görünce zorlukla yanına gidip oturdu ve gözlerini ellerine dikip parmaklarıyla oynamaya başladı. Elleriyle oyalanmaya devam ederken o an sadece sessizliğin sürmesini istedi. Çünkü konuşunca kelimeler kayboluyor, çıkmaz bir sokağa saplanıyordu ve bu durum aşılamaz bir engeli beraberinde getiriyordu.

"Bu gece bana sarılarak uyuyamaz mısın?"

Selim'in kulaklara doluşan ince, yumuşak, kırılgan sesi boş odada yankılanırken Zehra boğazındaki düğümü yutmak istercesine yutkundu. Cevap vermemesi üzerine, Selim'in kolundan tutup kendisine doğru çekmesiyle istemeden de olsa bir anda kendini Selim'in kollarının arasında bulmuştu ama bir şey diyememişti. Çünkü yalnızca bu kollar ona sahip çıkmaya çalışıyordu, bu kollardayken huzuru tadabiliyordu.

"Sana neden böyle yaptığını sormayacağım. Çünkü kendini suçluyorsun biliyorum." Genç kız halen sessizliğini korumaya devam ederken, tebessüm etti. Karanlık odadaki derin boşluğa baktı. "Ne çok şey yaşadık değil mi? Tıpkı filmlerdeki gibi. Aslında her insanın kendi filmi vardır ve o film öldükten sonra son bulur."

"İyi ki ölmedin." Sessizliğini bozması üzerine Selim mutlulukla gülümsedi.

"Ölmemi istemezdin değil mi?" Zehra başını onaylayarak salladı tam da sevdiği adamın göğsüne başı yaslıyken. "Daha yaşayacaklarımız varmış demek ki."

"Kötü zamanlar değil mi?"

Selim bu sözleri üzerine Zehra'nın çenesini tutup yavaşça kaldırırken mavi gözlerine korkuyla baktı. "Neden böyle söylüyorsun?"

Genç kız gözlerini, ela gözlere dikerek açıkladı. Artık hiçbir şeyden kaçmayacaktı. Olduğu gibi aktaracaktı her şeyi. "Çünkü biz artık asla mutlu olamayız."

"Mutlu olacağız, bu kadar karamsar olma. Umut her zaman vardır."

Tüm umutlarım tükendi artık, diye geçirdi içinden. Tek bir toz zerresi dahi kalmadı.

"Gelecek hafta gerçek yaşına, on sekizine basıyorsun,  artık resmi olarak yetişkin sayılacaksın." Selim içini daraltan bu konuyu değiştirmeye çalışırken, aklına gelen ani kelimeleri sıraya dizmişti.

"Evet,"diye onayladı Zehra. "Artık kendi kararlarımı vereceğim."

Selim merakla sordu. "İlk vermek istediğin karar ne olacak?"

Zehra hiç düşünmeden derin bir nefes alarak devam etti. "O gün geldiğinde öğreneceksin. Şimdi uyuyalım. Sen sadece iyileşme sürecini düşün."

BÜYÜK ADAMIN KÜÇÜK AŞKI (Tamamlandı)Where stories live. Discover now