52. Bölüm (Sende Kayboldu)

8.4K 457 192
                                    

Bölüm Başlığı: Sende Kayboldu

"Bakın,"dedi hoş ve duru bir ses tonuyla. "Herkes çocuğunun güzel bir mesleğe sahip olmasını, her daim başarılı olmasını ister ama bazı şartlar gereği her birey bunu başaramaz. Gerek zeka yönünden, gerek ders çalışması bakımından, gerek psikolojisi bakımından..."

Genç öğretmen daha cümlesini bile bitiremeden karşısındaki kadın tekrar hıçkırıklara boğulmaya başladı. "Ben... Ben bilmiyordum."dedi kesik kesik, hıçkırıkların arasından. "Bilsem hiç onun üzerine gider miydim? Her anne, baba gibi her zaman takdir edilsin istedim ama görüyorum ki ona zarar vermekten başka bir şey yapamamışım."

Zehra, ellerini uzatıp hafif derisi kırışan elleri tutarak orta yaşlı kadına destek olmaya çalıştı. "Önemli olan şu ana odaklanmanız, bir daha aynı hatayı yapmamanız. Zehra çok akıllı bir kız, kendi istekleri doğrultusunda iyi bir bölüm kazanacağına inanıyorum. Yalnızca ona güvenmeyi öğrenin. Ona başarabileceğini hissettirin. Zehra bunları görünce sizi üzmemek için elinden geleni yapacaktır, eminim." Gülümseyerek Deniz Hanım'ın gözlerinin içine baktı. Deniz gözyaşlarını silerken kaşlarını çatarak kısık bir ses tonuyla konuştu. "Artık her zaman onun yanındayım ve gereken desteği sağlayacağım. Kızıma yardım ettiğiniz için sağ olun. Canına kıysaydı kendimi asla affetmezdim, affedemezdim."dedi gözleri yeniden gözyaşlarıyla dolmaya başlarken.

"Zehra bunun bilincinde merak etmeyin ama yine de tedavi görmesinin bir zararı yok. Kendisini daha iyi hissedebilir."

Orta yaşlı kadın gülümseyerek, Zehra'ya tekrardan defalarca kez teşekkür edip odadan çıktı ve kapının önünde bekleyen, kollarını bedenine sıkıca sarmış, gözleri sert zeminde ki bir noktaya odaklanan kızını görünce doğruca yanına gidip sımsıkı sarıldı. "Özür dilerim Zehra." Kızının yüzünü avuçlarının arasına alıp gözlerine bakmaya çalıştı. İkisinin de gözleri dolmuştu. "Ben böyle olacağını bilemezdim. Bir şeyler gözümü kör etmişti, sağlığını dahi düşünemedim, yaşadıklarını göremedim..."

"Önemli değil anne." Zehra ellerini annesinin omzuna yerleştirip hafifçe bastırdı. "Bundan sonra yanımda ol, bana güven yeter."dedi usulca, ardından başını annesinin omzuna yaslayıp sımsıkı sarıldı. İki kalp iyileşmeye doğru adım atmaya, yaralarını sarmaya başlamıştı bile. Geriye yarası derinden, iz bırakan, iyileştirilemeyen yaralar kalmıştı.

Zehra, anne kızı hayranlıkla seyre dalmışken aklına doluşan hayalleri engelleyemedi bir türlü. Bir anda beynini daha önce kendisine hiç sormadığı sorular doldurmuştu. Acaba bir gün onun da bir ailesi olabilecek miydi? Bir anne olabilecek miydi? Ya Selim? Hâlâ onu seviyor muydu, bilmiyordu bile. Utancından yanına bile gidememişti ki. Ne hakla yanına gidip onunla konuşabilirdi. Ondan özür bile dileyememişti. Yalnızca onunla karşılaşmamak için elinden geleni yapıp durmuştu.

Genç kadın çantasını sıkıca tutarak yüzünü düşürüp okuldan çıkmaya başladı. Otobüs durağında beklerken bugün abisi Murat'ta yemek yiyeceğini az kalsın unutuyordu. Ev arkadaşı Ezgi'de yemeğe gelecekti. Ezgi'yi arayarak yemeğe gideceklerini hatırlattı. Ezgi dersinin uzun süreceğini söyleyince Zehra mecburen gelen ilk otobüse binerek abisinin evinin yolunu tuttu. Yol bir hayli uzun sürerken hava yavaştan kararmaya başlamıştı bile. Zehra bugünün verdiği yorgunlukla ve derin düşünceleriyle gözlerini kapatırken başını cama yasladı. Başı arada hafifçe cama çarparken, başını yavaşça kaldırdı ve mayışık bir halde başını önüne eğdi, gözleri zar zor açılıyordu. Uykuya dalacakken bu sefer de başı öne doğru istemsizce hareket etti ve yanına oturan kişi bir anda elini genç kadının yanağına koyarak başını kendi omzuna yasladı. Zehra tanıdık bir koku algılamasına rağmen göz kapaklarını bir türlü açıpta bakamadı, gözleri inatla açılmayı reddediyordu ama bu koku, huzur kokuyordu. Güzel, hoş, bilindik... Derinden, uzaktan gelen bir koku...

BÜYÜK ADAMIN KÜÇÜK AŞKI (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin