41. Bölüm (Acı)

7.2K 476 211
                                    

Saatlerce bu bölümü yazıp, düzenledim. Sizden tek beklediğim emeğime karşın oy vermeniz ve yorum yapmanız. Çünkü çok uğraşıyorum ve emeğimin karşılığını alamamak beni üzüyor..

-

Bölüm Başlığı: Acı

Yoğun bir sis perdesine aralanır gibi aralandı gözkapakları. Sigaradan dolayı etrafa yayılan zehirli duman genzini yakarken hafifçe öksürdü. Ceren koluna girmeseydi bayılabilirdi bile. Çünkü herkes delicesine içki içiyor, dans ediyor ve durmadan sigara dumanını etrafa saçıyordu. Farklı bir ortamdı burası, ilk kez gelmesi ise çok garip hissettiriyordu.  Açıkçası Ceren'in bu tür ortamlardan neden zevk aldığını bir türlü anlayamamıştı. Sormak istese de yanlış anlar diye soramamıştı.

"Ahmet, Cem!"

Zehra, Ceren'in bağırışına kulak kesilerek kimlere seslendiğine baktı. Gözleriyle sesin ulaştığı yere sisli bir yol çizdiğinde yirmili yaşlarında iki gençle karşılaştı. İkisinin de elinde kadehler vardı ve Ceren'i görür görmez gülümseyerek yanına geldiler.

"Ooo! Ceren Hanım, uzun zamandır gözükmüyordunuz buralarda."

Ahmet imayla Ceren'e bakarken birden gözleri Zehra'ya takılınca duraksadı. Zehra utangaç bir edayla gözlerini kaçırıp, başını eğdi. "Bizi bu güzel bayanla tanıştırmayacak mısınız yoksa?" Gözlerini Zehra'dan ayırmadan konuşurken baştan aşağı da bir çırpıda süzmüştü.

"Ahh! Ahmet,"dedi Zehra'ya, karşısındaki esmer tenli, sıska erkeği gösterirken ve eli hemen Ahmet'in yanındaki diğer kişiye kaydı. "Ve Cem."diye noktaladı. "Çocuklar bu da komşum Zehra."

Ahmet doğrularak Zehra'nın elinden tuttu ve öptü. Zehra ürperse de bir şey demedi, zoraki bir gülümseme bahşetti karşısındaki adama.

"Doğrusu çok güzelsiniz. Gözlerinizdeki mavilerde kaybolabilirim..." Zehra elini, hâlâ kendi avcunda hapseden adamdan çekerken "Teşekkür ederim."diye fısıldadı sessizce.

"Sizi daha yakından tanıma şerefini bana bahşeder misiniz?" Zehra duraksadı, bekledi, sustu... Cidden ne yapıyordu şu an böyle? Böyle mi Selim'i alt edecekti? Başını önüne eğerken Ceren'in dürtmesiyle kendine geldi.

"Zehra? İyi misin?"

"Evet, iyiyim."dedi gözlerini kaçırıp alnındaki terleri silerken, birden sıcak basmıştı her tarafını.

"Kusura bakmayın çocuklar, Zehra bugün biraz rahatsız da... Belki de bugün gelmemeliydik."

"Belki de gitsem iyi olacak. Buralar pek bana göre yerler değil."

"İlk gelişiniz ya ondandır." Zehra, Ahmet'e tereddütle baktı ve Ahmet gülümsedi. "Kafanızı dağıtacak en iyi şeyin ne olduğunu biliyorum."

"Neymiş?"

Elindeki kadehi gösterip elini kaldırarak "Bir kadeh içki tabiki."dedi içkisinden büyük bir yudum alıp yutarken. Sonra aniden Zehra'nın koluna girerek kalabalığın arasında zorlukla yürütmeye başladı. Zehra bir an da durarak "Teşekkürler ama ben içmiyorum."diye karşılık verdi.

"Başka bir şey içersiniz. Mesela bir meyve suyu.."

"Olabilir aslında."

Ahmet, Zehra'nın masumluğundan yararlanarak barmenin önüne getirdiğin de "Bir meyve suyu alabilir miyiz?"dedi siparişini tebessümle dile getirirken.

Zehra bakışlarını yere indirerek kimseye bakmamaya çalıştı. Büyük bir hata yapmıştı ve bunu fark etmek biraz zamanını almıştı. Bir an 'Keşke Selim çabu gelse,"diye geçirdi içinden umutla. Belki de onu bulamamış, hangi barda olduğunu bilmiyordu ve artık kendisini bu gecenin kötü biteceğine inandırıyordu.

BÜYÜK ADAMIN KÜÇÜK AŞKI (Tamamlandı)Where stories live. Discover now