34. Bölüm (İlk Kar...)

10.1K 558 176
                                    


Bölüm Başlığı: İlk Kar...

Korkunun tüm silsilesi genç kızın bedenini esir almışken birden üşüdüğünü fark ederek kazağının kol kısmını iyice ellerini örtecek şekilde çekerek avuçlarını sıcağa hapsetti. Karşısındaki adamın bağırışlarını duymazdan gelmeye çalışsa da yapamadı, kulaklarını tıkayamadı. Gözleri dolmuştu. Sadece dudaklarını bastırıp korktuğunu belli etmemeye çalıştı, bu büyük hengame karşısında.

"Mal mısın kızım sen? Kim sana mesaj at dedi?" Selim delirecek raddeye gelirken Sedef'i tutup sarsmaya başladı tüm gücüyle. "Cevap versene! Senin yüzünden karımı kaybedemem, anlıyor musun?"

Sedef, Selim'in bir kez daha bağırması karşısında dayanamayarak gözyaşlarını akıtmaya başladı, yine cevap veremedi. "Bu durumu düzelteceksin, anladın mı?"

Selim'in, omzunu tutan ellerini hiddetle ittirerek "Yeter!"diye bağırdı Sedef. "Altı üstü bir mesaj. Sence de bana çok fazla yüklenmiyor musun?"

"Yüklenmek mi?" Alayla gülümseyip başını salladı. "Yaptığım az bile. Bana iftira attın kızım sen!"dedi gözleri tekrardan kızgın alevlere bürünürken.

"Özür dilerim,. Tamam mı, oldu mu?"

"Olmadı." İşaret parmağını uyarı anlamında sallarken devam etti. "Gidip Zehra'dan da özür dileyeceksin."

"Ben o kızdan özür falan dilemem."

"Dileyeceksin."dedi genç kızın kolundan sertçe tutup zorla yürütmeye çalışırken. "Aramızda hiçbir şey olmadığını, o mesajı aptal olduğun için attığını söyleceksin. Senin yüzünden Zehra evden gitti." Sedef'i kızgınlıkla sertçe bırakırken genç kız yere düşerek ellerini sert zemine dayadı ve tekrardan ağlamaya başladı, yaşadıkları karşısında.

"Onu bu kadar çok sevdiğini bilmiyordum. Gelip, geçici bir heves olduğunu sanmıştım."dedi Selim'e olan zaafı aklına gelirken. Şu ana kadar birçok erkek arkadaşı olmuştu ve hepsi gelip gitmişti. Selim'i de öyle sanmıştı ama anlaşılan öyle değildi, sadıktı sevdiğine karşı.

Genç adam eğilerek kollarını dizlerine dayadı ve elleri soğuk zeminde, ağlayan kıza baktı. "Seversem ömür boyu severim ben." Sedef başını kaldırarak genç adamın gözlerinin derinliklerine baktı. İnanamadı bu sözlere... "Sana, onu güzelliği için sevmediğimi söylemiştim. Ben, onda..."dedi duraksayıp bir süre düşünürken. "Kendimi; çocukluğumu gördüm. Yalnızlığımın kederini hissettim. Acılarımın mukavvasını onunla birlikte çıkardım. Biz beraber büyüdük Sedef."

Sedef dudaklarını bastırıp Selim'e bakarken doğrularak gözyaşlarını silmeye çalıştı. "Eğer sen yetişmeseydin ve ben mesajı silseydim asla benim yaptığımı öğrenemeyecektin."

"Evet,"diye onayladı. "Bilemeyecektim ama emin ol ki yukarıda bir yerlerde bilenler vardır."dedi gökyüzünün karanlığını gösterirken. "Bu kadar çirkinleşeceğini bilseydim asla yanına telefonumu bırakmazdım. Şimdi,"dedi derin bir nefes alıp elini gür saçlarında gezdirirken. "Kalbimin kaçmasına sebep oldun, onu geri getireceksin."

Sedef birden ayağa kalkarak direnmeye başladı. Gidip özür dilememek için her şeyi yapardı şu an.  "Eğer o da senin, onu sevdiğin kadar çok seviyorsa inanacaktır merak etme."

"Sedef!"diye bağırdı Selim, genç kızın baştan aşağı titremesine sebep olurken. İyice gerilmişti, damarları sayılacak derece de belirginleşmişti, gözleri ise bir canavarı andıracak cinstendi. "Delirtme beni! Hangi kadın inanır buna?"

"Ben olsam inanırdım tamam mı?"diye bağırdı. Halbuki korkuyordu Selim'den, hem de çok. O an Selim'in eli havaya kalkarken genç kız ellerini yüzüne siper etti. "Vurma,"diye yalvardı sessizce. Selim kaldırdığı elini yavaşça indirdi ve devam etti.

BÜYÜK ADAMIN KÜÇÜK AŞKI (Tamamlandı)Where stories live. Discover now