❂ 35 | İnsanın İntikamı

Start from the beginning
                                    

"Niye kimse bize bir şey söylemedi?" dedi Wanda ona bakarak, kaşları kafa karışıklığıyla çatılmıştı.

"Bence herkes yeni fark ediyor, Yüzbaşı beni aradığında Selene'in eve geldiğini sanıyordu." Pietro ona baktı. "Fark etmeleri uzun sürmez ama..."

Wanda gözlerini kısıp kardeşine baktı. "Ama?"

Pietro parmak ucuyla SHIELD binasını gösterdi. "Selene'i bulabilecek tek adamı orada hapsediyorlar."

Wanda gözlerini büyük SHIELD binasına çevirdi. Cam kaplı cephesiyle dışarıdan sıradan bir iş kulesi gibi gözükse de öyle değildi. Nehrin kıyısındaki büyük bina yüzlerce sırrı ve teçhizatı içerisinde barındırıyordu. Pietro'nun ne demek istediğini anlamıştı, onu neden çağırdığını da.

"Barnes'ı oradan çıkaracağız, değil mi?"

"Sonuçları olmayacak değil, büyük ihtimal biraz azar işiteceğiz." Pietro konsolda gördüğü kraker paketini eline aldı. "Ama mantıklı düşünelim. Tony'den sonra bulma motivasyonu en yüksek kişi, üstelik Tony'den önce bulacak en hızlı bulacak kişi. Zihni yıkanmış olsa da HYDRA için çalıştı."

Wanda gözlerini tekrar binaya dikti. HYDRA'nın içinde olduğu o birkaç senede dış dünyayla sıfır, HYDRA ile de kısıtlı iletişim kurmuş olsalar da biliyordu. Gereğinden fazla gözlem yapmıştı, bun rağmen onların HYDRA ile ilgili gördükleri buz dağının sadece küçücük bir kısmıydı ve bir şeyi çok iyi biliyordu; HYDRA'nın içinde olmayan hiç kimse HYDRA'yı bulamazdı.

Bulana kadar da her şey için çok geç olurdu.

Wanda kardeşine gurur dolu gözlerle baktı. "Bu strateji derslerin işe yarıyor."

"Göğsüm kabardı," derken Pietro genişçe gülümsedi. "Hazır mısın, ikizim?"

Kasım 2015
Atlas Okyanusu Üzeri, Illusion Jet

_ _ _

Algı Operasyonu* boyunca Kış Askeri'nin yanında pek çok kez bulunmuş olmasına rağmen adamın ağzından elle tutulur en fazla on cümle duymuştu Rumlow, bunların çoğu da maksimum üç kelimelik cümlelerdi. O cümlelerin hepsi operasyonlar için söylenmiş, şu tarafa yönel ya da şunu hedef al tarzında cümlelerdi. Bunun dışında suikastçı ile normal tek sohbeti bile olmamıştı. Açıkçası, adamın beyni yıkanmışken normal sohbet yeteneğinin olup olmadığını bile bilmiyordu.

"Keşke Barnes burada olsaydı," dedi Rumlow kendi kendine, ayaklarını çaprazındaki boş yere uzattı. "En azından erkek muhabbeti yapacak bir mevzumuz var artık."

Yeşile çalan el gözlerini sıkılmış bir halde etrafta dolaştırdı, sonrasında ise baygın yatan kadına çevirdi. Bir Stark olmasının ve yaşayanlar – hatta ölenler – arasında bile dünyanın en zeki insanı olmasının yanı sıra Selene Stark, ciddi anlamda güzeldi. Her erkeğin ilgisini kolaylıkla üzerine çekerdi. Buna sadece babasının genlerinin neden olduğunu düşünmüyordu, netice de işin içinde bir kadının geni de olmalıydı ki Tony Stark'ın çirkin bir kadınla birlikte olacağını, hatta ondan çocuk yapacağını sanmıyordu. Yirmilerinin ortasında ya da otuzlarının başında olsaydı ve başka şartlar altında, örneğin bir barda denk gelselerdi usulca yanına yaklaşacağı kadar alımlıydı.

Rumlow bu düşünceyle kendi kendine güldü. Kış Askeri'nin yüz yaşında olduğunu düşününce yaşı belki de düşünmesi gereken en son şeydi ama dezavantajı görünüşünün yaşını belli ediyor olmasaydı. Gönül ilişkileri hiçbir zaman ona göre olmamıştı – bu tarz gönül ilişkileri. Elde edene kadar kovalamayı severdi ve elde ettikten sonra oradan hızla uzaklaşırdı. Yaşadığı hayat zaten bir aile kurmasına imkân vermemişken bu saatten sonra buna ihtiyaçta duymuyordu. Kendini bildi bileli HYDRA'nın bir parçasıydı. Tüm bağlılığı HYDRA'ydı, bunu bir kadınla paylaşamazdı.

PANDORA ║ StarkWhere stories live. Discover now