💜 BÖLÜM 35 💜

39.6K 2.1K 353
                                    


'Amerika '

Sözleriyle birlikte görünmez bir el boğazımı sıkmaya başlamıştı. Ben aynı şehirde olamama ihtimalini düşünüp kafayı yerken, Araf bana Amerika'dan bahsediyordu. Benim yavrumun ne işi vardı oralarda?!

"Ciddi olamazsın Araf. Bu gerçek olamaz."

Ayağa kalkıp ellerimi saçlarıma geçirmiştim hırsla. Canımı yaktığımın farkında bile değildim. Camı açarak uzun bir soluk çekmiştim ciğerlerime fakat ne fayda..
Canımdan can bana öylesine uzaktı ki şu anda.

"Ne yapacağız Araf, ne yapacağız?" dedim hıçkıra hıçkıra yere çökerken. Gözümde akacak yaş kalmamıştı artık.

"Ben birkaç adamım ile birlikte Amerika'ya gidiyorum yarın.
Söylediğim gibi bu durum ne kadar sürer bilmiyorum ama oğlumuzu almadan asla dönmeyeceğim."

"Allah kahretsin! Allah kahretsin!" dedim yüreğimin en derininden kopan haykırışlarım ile.

Bir günahın bedeli neden minik bir bedene kesiliyordu ki?
Bu günahı işleyenden sorulsaydı ya hesabı! Tüm bunlar Hulusi ağanın başının altından çıkmıştı. Bu aileyi o pisliğe nasıl bulaştırdıysa şimdi de öyle temizleyecekti.

"Her şey Hulusi ağa yüzünden oldu. Gidip ondan alacağım hırsımı, ona soracağım sebebini! Ne amaçla yaptı bunu?"

Ayağa kalkmış bir hışımla odadan çıkacak iken Araf kollarını belime sararak mani olmuştu.

"Olan oldu. Bundan sonraki yakarışların, kavgaların kimseye ne bir zararı ne bir faydası yok. Ben oğlumuzu alıp, ailemi bu pislikten kurtaracağım."

"Barış ve Cihan da seninle gelsin."

"Olmaz.
Barış ailenin başında kalacak, Cihan ise şirketlerin başında. Aklım burada kalmamalı."

Başımı göğsüne gömerek hıçkırıklarımı serbest bırakmıştım. Ne kadar ağlarsam ağlayım sönmüyordü içimdeki yangın. Oğlumu kucağıma alana kadar da sönmeyecekti elbette.

Sabaha kadar gözüme uyku girmemişti. Oğlumdan sonra kocamla yaşayacağım büyük ayrılık beni kahrediyordu. İlk kez bu kadar uzun süre ayrılacaktık. Sonu yoktu, tarihi, zamanı yoktu. Kim bilir ne zaman yazılmıştı kavuşmak..

Sabahın ilk ışıkları ile bir şey söylemeden usulca kalkmıştı yataktan. İkimizde konuşmuyorduk. Söyleyecek çok şey vardı fakat susarak da anlaşabiliyorduk o anda. Aldığı duşun ardından, hazırladığım kıyafetleri giymişti. Onu bir süre idare edecek küçük bir de bavul hazırlamıştım.
Telefonunu alıp ceketinin cebine koymuş ve yanıma gelerek sımsıkı sarılmıştı.

Hali hazırda bekleyen gözyaşlarım her zamanki gibi akmaya başlarken kollarımı boynuna dolamıştım kocamın. Başımı sakladığım boyun girintisini gözyaşlarım ıslatıyordu. Uzunca bir süre konuşmadan bu pozisyonda kalmıştık. Daha sonra elimden tutarak bavulunu almış ve aşağı inmiştik.

Herkes birer birer uyanıp salonda toplanırken Araf, hem durumu açıklayacak hemde veda edecekti herkese. Hale ve Barış da son birkaç gündür burada bizimle kalıyorlardı. Bana destek olmak istiyordu Hale, her zaman olduğu gibi.
Herkesin toplanmasıyla tüm meraklı bakışlar kocama dönmüştü. Araf ise bir süre herkesi izleyip girmişti konuya.

"Karan'ı buldum. Zor oldu fakat oğluma ulaştım çok şükür. O gün kafeden kaçırıldığında korumalarımdan biri peşine takılmış, Emre.
Uzun bir süre takip edip nereye götürüldüğünü öğrenmiş fakat o esnada fark edilmiş.
Adamlara bir süre dirense de tek başına başarılı olamamış.

Ferfecir (ZOR AŞKLAR SERİSİ - 1) (TAMAMLANDI)Opowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz