💜 BÖLÜM 9 💜

91.7K 3.7K 497
                                    


Bazen yağmur olmak ister insan.
Yağmak ister sevdiğinin yüreğine..

••

Telefonu kapatıp yeniden Araf'ın yanına dönmüştüm.

"Saat geç olmuş baya. Beni bir otele yerleştirsen iyi olacak!" demiştim gülümseyerek.

"Anlamadım!?"

Sesindeki öfke kıvılcımları anlaşılmayacak cinsten değildi fakat sebebini anlamamıştım.

"Otel diyorum. Hani para ödüyorsun, oda kiralıyorsun. Yatıp uyuyorsun falan!"

"Burada kalacaksın. Şimdilik misafir odasında kalsan da birkaç aya odamda kalmana izin verebilirim." demişti sinsi bir sırıtış ile.

"Araaff!" diyerek hızla uzaklaşmıştım yanından.

Her ne kadar o anda kızsam da yanından ayrıldığımda gülümsememe engel olamıyordum. Birkaç aya kadar onun eşi olacağım düşüncesi oldukça hoşuma gitmişti.

"Gülazer! Aydeniz'in odası hazır mı?"

"Hazır ağam. Ben göstereyim!" diyerek bana çıkacağımız merdiveni göstermişti. Onunla birlikte üst avluya çıktığımızda Araf'ın da hemen arkamızda olduğunu biliyordum.
Gülazer odamı gösterdiğinde bir ihtiyacım olup olmadığını sormuş daha sonra gitmişti. Onun gidişi ile Araf girmişti odama.

"Birazdan annem ile konuşup müstakbel gelininin dedikodusunu yapacağım."

"Yaa! Kimmiş o gelin?"

"Yakında anlarsın!" diyerek alnıma bir öpücük bırakarak çıkmıştı odadan.
Valizimden pijamalarımı çıkarıp giyinmiş ve kendimi yatağa atarak huzurlu bir uykunun kollarına teslim olmuştum.

İşten alışkanlık olsa gerek sabahın erken saatlerinde aralamıştım gözlerimi. Bugün akşam İstanbul'a geri dönecektik. O vakte kadar da buraları gezmeyi istiyordum ama Araf'ın işi olup olmadığını bilmiyordum.
Yataktan çıkarak üzerimi değişmiştim. İstanbul'a göre burası çok daha fazla soğuktu. Neyse ki bunu düşünerek kıyafet seçimini yapmıştım. Kalın kazağımın altına giydiğim boru paça pantolonla aynanın karşısına geçip kendimi incelemeye başlamıştım.

Herkesin çok beğendiği bir göz rengim vardı. Oldukça canlı ve mavinin güzel bir tonuydu. Araf'ın da gözleri renkliydi. Benim gibi, mavi gözlüydü fakat onun gözleri yeryüzünde en bulunmaz renk gibi geliyordu bana. Ona her bakışımda dünyada ondan daha güzel göze sahip insan yokmuş gibi hissediyordum.
Kapının vurulması ile düşüncelerimden sıyrılıp dikkatimi oraya vermistim. Açtığımda karşımda Araf dikiliyordu.

"Rüyanda mı gördün, hayırdır?"

"Herkes kalktı, kahvaltı birazdan hazır olur."

"Bu saatte mi?"

Gülümseyerek başıyla onaylamıştı. Tamam çok erken sayılmazdı ama erkendi işte. Dışarının soğuğu uykumu iyice açmıştı. Araf ile birlikte aşağı indiğimizde hızlıca salona atmıştım kendimi.

"Buranın havası da ayrı bir soğuk oluyormuş."

"Öyledir, alışırsın zamanla." demişti Barış.

Kimseyle tam anlamıyla sohbet etme şansım olmamıştı. Açıkçası herkesi teker teker tanımak istiyordum. Dünkü çekingenliğim biraz olsun gitmişti. Bugün oturup sohbet edebileceğimizi düşünmüştüm.

"Kahvaltı hazır."

Gülazer'den başka biriydi bu defaki. Çok çalışan vardı burada. Tabii, koca konaktı sonuçta. Anca yetişirlerdi işe güce.
Başta Yavuz ağanın geçmesi ile herkes teker teker yerlerini almıştı. Çayların doldurulması ile kahvaltıya başlamıştı herkes. Bu defa daha rahat yiyordum. Dünkü kadar gözler üzerimde değildi.

Ferfecir (ZOR AŞKLAR SERİSİ - 1) (TAMAMLANDI)Donde viven las historias. Descúbrelo ahora