💜 BÖLÜM 22 💜

53.9K 2.6K 433
                                    


'Ben sadece kışın karpuzu, yazın portakalı özlerdim.
Şimdi bir de sen çıktın karşıma. '

••

Kemal'in gelip kollarımdan tutup kaldırılmasıyla kendime gelmiştim. Koşarak gitmeye hazırlanan ambulansa yetiştiğimde gördüğüm manzara içimi fena yapmıştı. Yüzü gözü kan içinde kalan sevdiğim, ağzına takılmış olan oksijen tüpü ile hayatta kalmaya çalışıyordu.

İçimde, tüm hücrelerimi parçalayıp dışarı çıkmak isteyen duygularım vardı. Her birini bastırmak istedikçe canımı daha çok yakıyordu. Göremediğim bir el kalbimi ele geçirmiş var gücüyle sıkarken, kalan son gücümle ambulansa atmıştım kendimi.

"Karısıyım ben, bende geleceğim!"

Ambulans kulaklarımı tırmalayan siren sesini açıp yola koyulduğunda ellerim, kocamın elini hapsetmişti içine.

"Özür dilerim, söylediklerim için özür dilerim.
Seni bu hale getirdiğim için özür dilerim. Ne olur aç gözlerini!"

Ambulans görevlileri Araf'ı hayatta tutmak için ellerinden geleni yaparken ben öylece bekliyordum. Aynı benden gidişini izlediğim gibi..
Defalarca çalan telefonuma dikkat kesilemeyecek haldeydim fakat ısrarlı çalışları sonucunda bakmak zorunda kalmıştım.
Yavuz babam arıyordu.

"Hangi hastaneye gidiyorsunuz?"

"Bilmiyorum baba, ne olur gelin!
Ona bir şey olmasın!"

"Sakin ol bir hele kızım. Telefonu görevliye ver."

Uzattığım telefona gittiğimiz hastanenin ismini söyledikten sonra geri vermişti görevli. Bana göre bitmeyen yolun ardından hastaneye vardığımızda hızla içeri almışlardı Araf'ı. Acil müdahele odasında ilk tetkitler yapılırken aynı zamanda ameliyathanenin hazırlanması için uyarıda bulunmuşlardı. Bir doktor açtığı sol gözüne ışık tutuyordu. Diğeri karın bölgesini bastırıyor daha sonra kaşlarını çatıyordu. Hepsini uzaktan uyuşmuş gibi izlerken, onlara baktığımı gören bir hemşire ise gelerek kapıyı kapatmıştı.

Gözyaşlarım durmak bilmeden akıp giderken yığılacağımı hissediyordum. Tutunmak için bir yer ararken sendelemiştim. Tam düşeceğim sırada Kemal gelerek tutmuştu beni. Daha sonra ilerideki oturaklara götürmüştü.

"Geliyorlar hanımım, herkes yolda."

"Ne yaptım ben Kemal? Nasıl kıydım beni seven o adama? Nasıl?"

"İyi olacak hanımım, üzme kendini. Ellerin kanıyor, bir pansuman yaptıralım."

Kemal söyleyene kadar ne kanları fark etmiştim ne de kesikleri. Acısını, hissetmiyordum bile.
Araf'a bakmak için aracın yanına gittiğimde olmuştu büyük ihtimal. Yerler cam doluydu.

"Gerek yok, önce Araf iyi olsun."

"Mikrop kapar hanımım. Gel haydi."

Kolumdan tutarak pansuman odasına götürdüğünde yapılan işlemleri hissetmiyordum. Bir an önce bitmesi için sabırsızlanırken hemşirenin 'geçmiş olsun' sözleri dolmuştu kulaklarıma. Oturduğum yerden hızla kalkarak yeniden Araf'ın yanına gittiğimde odadan çıkarıyorlardı.
Herkesin yüzünde bir telaş ifadesi vardı. Sedyeyi hızla ameliyathaneye sürerlerken ağlayarak yetişmeye çalışıyordum onlara.

"Neyi var? Neler oluyor? Bir şey söyleyin!"

Sedye ameliyathanenin kapısından girdiğinde içeri girmeme izin vermemislerdi. Dışarıda kalan bir hemşire küçük bir bilgilendirme yaptıktan sonra içeri girmişti diğerleriyle.

Ferfecir (ZOR AŞKLAR SERİSİ - 1) (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now