💜 BÖLÜM 19 💜

54.6K 2.6K 503
                                    

Tesadüfen tanıştığın insan,
Bir bakıyorsun her şeyin olmuş..

••

Masadaki beyfendi ile koyu bir sohbete dalmıştık. Bana Araf'ın evlenmeden önceki hallerini anlatmıştı bir süre. Şimdiki Araf ile kıyasladığımda arada çok büyük farklar olduğunu görebiliyordum.
Bu farklılıkların sebebi bendim. Her ne kadar inanması zor gelse de gerçek buydu. Bilmeden de olsa bir insanın hayatına dokunmuş ve ona iyi gelmiştim
Tıpkı onun bana iyi geldiği gibi.

Sohbet koyu bir şekilde devam ederken gözlerim Hesna'yı aramaya koyulmuştu fakat göremiyordum. Müsade isteyerek masadan ayrılıp etrafa bakınmaya başlamıştım ama hiçbir yerde yoktu. Tam salondan çıkıp aramaya devam edeceğim sırada Cihan girmişti içeri.
Yalnızdı.

"Hesna nerede?"

"Rahatsızlandığını söyledi, odada dinlenecekmiş. Geceye katılamayacağım dedi."

Buraya inerken bir şeyi yoktu. Acaba tartıştılar mı diye düşünmeden edememiştim.

"Ben bir çıkıp bakayım, bir şeye ihtiyacı var mı diye."

"Gerek yok, uyudu zaten. Yarın görürsün."

Her zamanki sert ses tonu ile konuşmayı kesip yanımdan uzaklaşmıştı. Çıkıp çıkmama konusunda kararsız kalsam da uyuduğu için rahatsız etmemeye karar vermiştim. Muğla'da olduğumuz için tanıdığım iş adamları ve eşleri de bu gece davetliler arasındaydı. Her ne kadar onlara gorünmekten kaçsam da radar gibi gözleriyle beni yakalamakta zorlanmamışlardı.

"Ahh Aydeniz! Seni yeniden Muğla'da görmek ne büyük mutluluk. Temelli mi geldin yoksa? Gittiğini söylediler ama biz çok inanmadık. Kafasını dinlemek için tatile çıkmıştır dedik."

Bu tür insanlardan oldum olası nefret ediyordum. Önce kendileri dedikodu oluşturur ve bunu başkalarından duymuş gibi ortaya atarlardı. Dedikodu ağı kurulup yeterince yayıldıktan sonra konunun asıl sahibine, başkalarından duymuş gibi merak edilenleri sorar ve öğrenme çabasına girerlerdi.

"Muğla'dan ayrıldığım doğru ama bu bir terk ediş değil. Gördüğünüz gibi yeniden buradayım.
Okulumun bitmesinin ardından mesleğime başlamak adına Istanbul'a gittim ve bir süre sonra evlenerek Mardin'e yerleştim."

"Nee? Evlendin mi? Mardin mi?
Ay zor olmadı mı Aydeniz? Sen buralara alışıksın.
Demek söylenenler doğruymuş. Kim peki bu adam?"

"Benim hanımlar!"

Araf büyük bir gövde gösterisi ile laflarını bölüp yanıma gelmiş ve elimi avcunun içine alarak sahiplenme pozisyonuna girmişti. O dakikalarda kadınların yüz ifadesi kayda değerdi. Gözlerinden geçen ve yüzlerine vuran kıskançlık tohumlarına buradan şahit olabiliyordum.

"Nasıl yani? Araf Kurtbey senin eşin mi?"

"Doğru. Yaklaşık 2 ay önce evlendik. Şimdi izninizle hanımlar, eşim ile vakit geçirmek istiyorum. İyi eğlenceler!"

Kadınlar büyük bozguna uğrayıp yanımdam uzaklaşırken, ben yüz ifadelerine gülmek ile meşguldüm. Araf tam zamanında gelip beni dedikodu kazanından kurtarmıştı.

"Hesna nerede?"

"Rahatsızlanmış. Cihan öyle söyledi."

Araf'ın konuşma vakti geldiğinde kendine olan özgüveni ile kürsüye çıkmıştı. Herkes sahnenin önüne toplanmış, yapacak olduğu konuşmaya kulak kesilmişti. Hazırladığı metne bakma gereği bile duymadan güzel bir konuşma yapmış ve mikrofonu Cihan'a bırakmıştı.
Konuşmanın ardından salonda çalan dans müziği ile elimden tutarak beni sahneye çıkarmıştı. Tüm gözler üzerimizdeydi ve ben heyecandan nasıl dans edeceğimi unutmuş haldeydim.

Ferfecir (ZOR AŞKLAR SERİSİ - 1) (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now