💜 BÖLÜM 34 💜

En başından başla
                                    

"Ağam! Adam öyle yengelerin üzerine gelince bizde doğal olarak oraya odaklandık."

"Adamlar haklı Araf abi.
Amaç bu zaten anladığım kadarıyla. O kız başından beri buraya sızmış bir maşa. Bugünkü adam ise kızın bebeği rahatça kaçırabilmesi için ayarlanmış bir aracı.
Her şey planlı abi, her sey!"

"Emre nerede peki?"

"Sabahtan o da bizimle buradaydı ağam fakat sonra kayboldu ortadan. Arıyoruz fakat açmıyor."

"Allah kahretsin!" dedikten sonra defalarca duvara yumruk atmıştı Araf. Öyle öfkeliydi ki elinden sızan kanın bile farkında değildi.

"Yeteeerrr!!" diyerek boğazım yırtılırcasına çığlık atıp yere çöktüğünde Araf koşarak gelmişti yanıma.

"Araf bu çok zor! Evladım o benim Araf!
Yüreğim sökülüyormuş gibi hissediyorum. Bul bana oğlumuzu, yalvarıyorum bul."

"Özür dilerim, özür dilerim koruyamadım.
Bulamadım o herifi daha önce. Bulabilseydim bunlar gelmezdi başımıza."

Göğsüne yaslanmış hıçkıra hıçkıra ağlıyordum.
Benimle birlikte yanıma çöken arkadaşım ellerimi ellerinde hapsetmiş aynı şekilde gözyaşı döküyordu.

"Bulacağız yenge. Yiğenimi bulup getireceğiz sana."

Barış da elinden geldiğince teselli etmeye çalışıyordu beni fakat nafile.
Evlat çok başka bir şeydi. Bunun avuntusu yoktu.

"Minel nerede?" dedim çatlayan sesimle.

"Elif ile birlikte konağa gittiler. Konaktakilerin dışarı çıkması yasak, o yüzden gelemediler hastaneye. Bir süre kimse çıkmayacak konaktan dışarı. O adamın neler yapabileceğini bilmiyoruz Aydeniz.
Bir işaret! Ah bir işaret bırakmış olsa!"

Yerden kalktığımda sendelemiştim fakat Araf sıkıca tutuyordu bedenimi.

"Şimdi sizi eve bırakacağım ve oğlumuzun peşine düşeceğim."

"Bul onu, tamam mı?"

Alnıma bir öpücük kondurup beni kapıya yönelttiğinde adamın masaya bıraktığı paranın hala orada olduğunu görmüştüm. Paranın altında duran beyaz kağıt ilişmişti o an gözüme. Araf'ın kolundan çıkarak hızla masaya ilerlemiş ve kağıdı alıp okumaya başlamıştım.

'Bu daha başlangıç Sayın Kurtbey'ler.
Araf'tan sonra Cihan ve Barış'ın oğullarına da sıra gelecek elbet.
Sizden her zaman bir adım önde olacağım.

Ve Sevgili Araf Kurtbey;
Oğluna ne yapacağıma gelecek olursam..
Oğlumu benden nasıl aldıysanız bende senin oğlunu aldım fakat tek fark ile.
Ben onu sana yıllar sonra geri vereceğim. Söz.
Sana düşman, kin dolu bir evlat olarak!"

Araf kağıdı elimden alarak okumuş ve öfkeyle buruşturmuştu. Ben okuduklarım ile donup kalırken kağıdı alan Barış, Hale ile okumuşlardı. Ağzından kaçan küçük çığlığa mani olamayan Hale, elleriyle ağzını kapatmıştı hemen.

"Yapamaz! Bizim oğlumuz o Araf!"

Araf'ın gözlerinde öyle yoğun bir öfkeye şahit olmuştum ki, onu daha önce hiç böyle gördüğümü hatırlamıyordum.

"Herkesi konağa götür!"

Barış'a yönelik söylediği cümlesinin ardından aracına binmiş ve gaza kökleyerek ardında bir toz bulutu bırakıp uzaklaşmıştı gözden.
Ağlamaya bile mecalim kalmamış bir haldeydim. Bir an önce oğluma kavuşmak istiyordum. Araca binmemizle birlikte Barış konağa sürmeye başlamıştı. Kimseden ses çıkmıyordu. Başımı cama yaşlanmış usul usul akıtıyordum gözyaşlarımı.

Ferfecir (ZOR AŞKLAR SERİSİ - 1) (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin