❂ 15 | Çok Yaşa HYDRA!

Start from the beginning
                                    

Bucky kaşlarını çatarak dikkatini konuşmaya verdi. Adamın görünüşünden çıkardığı tahminlerinde yanılmamıştı. Grant eğitimliydi, üstelik beşinci seviye bir ajandı ki bu çoğu konuda oldukça iyi becerilere sahip olduğu anlamına geliyordu, kısıtlı konulardaysa üst seviye beceriler demekti.

"Stark egosundan nasibini almışsın ama altyazı geçmeliyim." Grant gülümsemesini büyüterek devam etti. "Artık SHIELD ajanı değilim."

"Elbette, nasıl olabilirsin ki?" Selene dudaklarına sevimli diye nitelendirilebilecek bir gülümseme yaydı. "Senin kafanı kesilmeye değer bulmamış olabilirler. Yoksa yeterince yüksek sesle "Çok yaşa HYDRA" diye bağıramadın mı?"

HYDRA kelimesi kulaklarından girer girmez Bucky'nin gözleri hiddetle açıldı. Vücudu dikilirken elleri iki yanında yumruk oldu. Soluk sesini bastırmak için dudakları anında birbirine kapanırken çelik mavisi harelerinde öfke kıvılcımları belirdi. HYDRA, elbette! Her taşın altından onlar çıkıyordu.

Grant, başını hafifçe öne eğerek sesli bir şekilde güldü. Bu sefer şaşırmamıştı zira artık adı Google'a bile yazıldığında suçlarının küçücük bir kısmı listeleniyordu. Selene adını biliyorsa elbette bunları da biliyor olmalıydı. Başını kaldırıp konuştuğunda gülüşündeki keyif sesine de yansıyordu.

"Madem ikimizde birbirimizi yakından tanıyoruz, ana konuşmaya geçebiliriz." Grant kaşlarını kaldırdı. "Sana ilgileneceğini düşündüğüm küçük bir teklif getirdim."

Bucky, gürültü çıkarmamak için bedenini fazla eğmeden sağ bacağını kaldırdı. Solmuş siyah kotunu sıyırıp bileğindeki hançeri çıkartırken Grant'ı göz hapsinden ayırmıyordu. HYDRA ajanlarının, özellikle SHIELD'in içine sızmakla görevli olanların nasıl eğitim gördüklerine pek çok kez tanıklık etmiş, birkaçını bizzat eğitmişti. Bu herif en az on beş yaşından beri eğitim görüyor olmalıydı. Selene'in adamın karşısında çıplak elleriyle en ufak bir şansı olmazdı.

"Mesai saatleri dışındayım," derken Selene dudaklarını büzdü. "Şirketi arayıp randevu almayı denemelisin. Şansın yaver giderse altı ay sonrasında boş bir saatim olabilir."

Grant yüksek sesle kahkaha attı. "Gerçekten seninle çok iyi anlaşacağız."

"Biz düşman ailelerin çocuklarıyız, Romeo," derken Selene sesini sahte bir hüzne boğmuştu.

"İkimizin de öyle aptalca ve dramatik bir şekilde ölmeyecek kadar akıllı olduğuna eminim." Grant kadına doğru bir adım attı. "Ayrıca teklifim senin ilgini çekecek, kârlı bir iş."

"Ciddi misin Ward?" Selene yüzüne şaşkın bir ifade yaydı. "Senatör ağabeyinin serveti bile kıyafetlerimi karşılayamayacakken bana para mı teklif ediyorsun?"

Grant, ağabeyi Christian Ward'ın bahsinin geçmesiyle gözlerini anında kısınca bu davranış Selene'in gözünden kaçsa da Bucky'nin gözünden kaçmamıştı. Verdiği tepki ağabeyiyle ilişkilerinin sorun teşkil ettiğini belli ederken Grant, yüz ifadesini toparlamak için başını birkaç saniye önüne eğdi. Toparlamak için alaycılığın arkasına sığınarak gülümseyerek tekrar kadına baktı.

"Mahkemede onu rezil ettiğin için teşekkür ederim. Bunu gerçekten hak ediyordu." Grant gülerek etrafındaki sade ama pahalı eşyalara bakıp tekrar kadına baktı. "Ama elbette kastettiğim para değildi. Sahip olmadığın birkaç bilgi kırıntısı."

"Bilgiyle lanetlendiğimi bilmiyor musun?"

"Laf ebeliğini seviyorsun." Grant gülüşünü büyüttü. "Ama konuşmalıyız ve ben bunun güzellikle olmasını istiyorum."

PANDORA ║ StarkWhere stories live. Discover now