❂ 13 | Biyolojik Bir Unsur

En başından başla
                                    

"Selene," dedi Steve kocaman gözleriyle onu bölerek. "Anlayacağım dilde, lütfen."

Selene, uzun bir of çektikten sonra kollarını kavuşturdu. "Anlayacağın dilde Yüzbaşı; gezegenin en hızlı, en güçlü ve en akıllı motosikleti sana ait. Benzin parasını düşünmek zorunda değilsin, yeni motoru enerjisini kendisi üretiyor. Lastiklerin aşınabilir ama partikül teknolojisi ekledim ki aşınsa bile yenileniyor demek. Saatte 2500 kilometre hıza çıkabilirsin ki bu da F-16 ile yarışırsan onu geçersin demek ama tavsiye etmem. Bu hız açık havada senin için bile fazla olabilir."

Steve şaşkın bir ifadeyle başını yana eğdi. "Senden sadece motorunu yenilemeni istemiştim."

"Elim değmişken diğerlerini de yapayım dedim," derken Selene dudaklarını büzdü. "Uçuş takımı da ekledim ama onunla bir F-16 ile yarışmaya kalkışma. Saatte 1250 kilometre hıza çıkabiliyor." Ağzının içinde dilini şaklattı. "Henüz."

Steve'in yüzündeki şaşkınlık ifadesi büyüdü. "Aman tanrım."

Genç kadın ne yapsaydım ki dercesine omuzlarını indirip kaldırırken Steve'de motoruna ben neye bulaştım bakışı atıyordu. Selene'in eline tutuşturduğu saati taktıktan sonra mavi ışık tarama yapınca bakışlarını endişeyle genç kadına çevirdi.

"Güvenlik taraması, Jocasta'ya kullanım izinlerini girebilirsin. Şu an sadece benim ve senin iznin var. Teknolojide facia olduğun için Artemis'e eğitim modülü de tasarlattım. Ona bakmadan bununla sokağa çıkma derim."

"Bunu söylediğin iyi oldu," dedi Steve kadının kendisiyle dalga geçiş tarzına gülerek. "Teşekkür ederim, Stark."

Selene adamın teşekkürüne omuz silkerken telefonuna gelen mesajı saatinden okudu. "Babam çağırıyor. Aklına gelen bir şey olur da eklememi istersen mesaj at yeter."

"Süspansiyonları değiştirmeni istersem ışınlama teknolojisi eklersin diye korkuyorum."

"Aslında ışınlanma üzerinde çalıştığım taslaklardan biri ama bir maddeyi ışınlayabilmek için önce moleküllerine ayrıştırmak ve sonra..." Steve'in gözlerini kocaman açmasıyla yüksek sesle bir kahkaha attı. "Dalga geçiyorum, Yüzbaşı. Bana öyle bakma."

Steve gülerek arabanın kapısını açtı. "Bu beni hiç rahatlatmadı."

"Sen tam bir centilmensin," derken Selene hızla koltuğa yerleşti. "Rahatlatmamalı da. Bugün dalga geçtiğim şeyi yarın yapabilirim. Benim sağım solum belli olmaz."

"İş tanımıma seni dizginlemeyi eklemeliyim," derken Steve kapıyı kapatıp gülümseyerek geri çekildi. "Beladan uzak dur, Promosyon Stark."

Selene, süper askere göz devirmesine bir cümle uzakta olduğunu belli eden bir bakış atarak arabasını garajdan çıkardı. Parlak kırmızı arabası yirmi dakika sonra kalabalık New York sokaklarına dalmıştı. Kırmızı ışıkta durduğunda başını geriye yaslayarak solundaki grafitiye baktı. Yenilmezler'in şu anki kadrosu başarılı bir sokak sanatı olarak duvarı kaplıyordu.

"Belki de grafiti yapmaya başlamalıyım, eğlenceli duruyor." Selene dudağını aklına gelen düşünceyle yana büktü. "Artemis! Takip protokollerinde bir sorun yok, değil mi? Hiç uyarı almıyor olmam bence çok tuhaf. Şimdiye kadar bir olay çıkmalıydı."

"Sadece Fury'nin gönderdiği indeks dosyaları var." Artemis konuştuğunda müziğin sesi de arka plana alınmıştı. "Yeşil derece olanlar için seni meşgul etmememi söylemiştin."

"Onlarla da ben ilgilenirsem insanları işten çıkarmak gerekir, istihdam sağlanmaz ve Amerika'nın işsizlik oranı %5,1'in üzerine çıkar. Ayrıca Fury benim paramla bana maaş öder." Selene sabırsızca hala yanan kırmızı ışığa baktı. "Anlık bildirimleri sadece kırmızı seviye için istiyorum. Süper asker serumu, Finow Gazı, zırh taklitleri, insan geliştirme deneyleri, dünya dışı sinyaller, Bruce Banner ve Kış Askeri. Ah, ayrıca Örümcek Çocuk."

PANDORA ║ StarkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin