29. AteşDağlı "Tutuklusunuz"

9.9K 615 28
                                    

Kapının üzerindeki duvara asılmış olan saat tıklayıp duruyordu.

Sanırım bir saat geçmişti. Hayır belkide daha fazla...

Bana sonsuzluk gibi gelen bir süre boyunca gözlerimi duvardan ayırmadım. Donuk bakan gözlerle hareketsiz bir şekilde öylece olduğum yerde durmaya devam ettim

Başım ağrıyordu.

Etrafı artık bulanık görüyordum. Yaşlar gözlerimi yakıyor, yanaklarımdan süzülüyorlardı. Göğüs kafesimi zorlayan ağrı her geçen saniye dayanılmaz bir baskı yaratırken, Daha fazla dayanamadım. Bu acı öyle ki biri resmen göğsümü yarmış kalbimi söküp almış gibiydi.

Oturduğum bekleme koltuklarının üzerinde kanlı ellerimle şuurumu yitirmiş vaziyette açılmasını beklediğim o kapıya baktım.

Bir saat daha.

Birileriyle konuşmam gerekiyordu. bu bekleyiş beni yiyip bitirmeden ondan haber almalıydım. hastanenin bekleme koltukları üzerinde geçen zamanı saymaktan başka elimden hiç birşey gelmiyor, ruhum içten içe daralıyordu.

Hastaneye yetiştiğimizde Yusuf acil bir şekilde ameliyata alınmış, o zamandan beri kimseden henüz doğru düzgün bir bilgi gelmemişti.

Böyle giderse bu belirsizlik beni öldürecekti.

Hastaneye geleli saatler olmuştu. Başım dönüyordu. Ayağa nezaman kalkmak istesem yer sanki ayaklarımın altında hareket ediyordu.

Midemdeki bulantı ise katlanılır gibi değildi. Bedenimin her yanı aynı titriyordu sanki.

Koridorun sonunda duran pencereden dışarı baktım. Hava yavaş yavaş aydınlanıyordu. içeri sızan ışık bana daha bir kaç saat önce Yusufla birlikte olduğum o anları aklıma getirirken ister istemez kendi kendime gülümsedim. Meğer ben bu zamana kadar hiç yaşamamışım, hayatın tadına varmamışım, meğer ben hiç mutlu da olamamışım, meğer ben aşkın ne olduğunu hiç ama hiç bilmiyormuşum...

Eğer bu hayatta ikinci sansım varsa eğer, Bu şansı Yusuf benimle olmasa bile onun mutlu olmasını, katlanacağım tüm acılara rağmen istiyordum. Onun için istiyordum.

"Azra..."

Duyduğum tanıdık sesle ardıma döndüm.

"İbrahim..."

Hiç tereddüt etmeden ayağa kalktım titreyen dizlerime rağmen.. Attığım iki adımla kollarımı onun boynuna doladım.

"Geldim.. Buradayım "dedi. sarılmama karşılık verdi. Geri çekildi. Yüzüme baktı. beti benzi atmıştı. Gözlerimin içine öyle bir bakıyordu ki olanlara inanamıyormuş gibi.

"Senden başka kimi arayacağımı bilemedim" dedim.

Başını salladı. "Doğru olanı yaptın" dedi. Ekledi. "Yusuf nasıl ? durumu nasıl " diye titreyen ses tonuyla sordu.

Göz yaşlarıma hakim olamadım yine, Başımı olumsuz anlamda salladım. "Bilmiyorum..."diye karşılık verdim.

"Nasıl oldu peki, Yusufu kim vurdu ?" diye sorması üzerine

Başımı kaldırdım yüzüne baktım. Konuya o an nereden başlayacağımı bilemedim. Öyle bir kötü durumdaydım ki, Yusufun en yakın arkadaşına pat diye onun bu durumda olmasına ben sebep oldum diyemezdim.

İki elimle yüzümü kapatıp hıçkırarak ağlamaya başladım. Vücudum kontrol edilemez bir şekilde sarsılırken, Zar zor nefes alıyordum.

Olanlar aklıma geldikçe içinden çıkılmaz bir girdapa sürüklendiğimi hissediyordum.

ATEŞDAĞLIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin