💜 BÖLÜM 14 💜

Start from the beginning
                                    

"Üşütürsün, bu saatlerde ayaz olur hava." demişti sıcak bir şekilde gülümseyerek. Birkaç saniyeliğine de olsa o gülüşü ile içimi oldukça yoğun bir huzur kaplamıştı.
Taa ki konağa gelinceye kadar..

Araf araçtan indiğinde oyalanmadan bende hemen peşinden gitmiştim. Herkes ayaktaydı ve avluya toplanmışlardı. Naze hanım yarı baygın şekilde sedirde otururken gözyaşları sel gibi akıp gidiyordu yanaklarından. Neriman yenge ve Ayşe hala elindeki kolonya ile bileklerini ovuyor, arada burnuna koklatarak kendine gelmesini umuyorlardı.

"Ağam, herkes üst kattadır. Seni beklerler."

Nazif, ellerini önünde bağlamış usulca söylemişti kulağına. Araf annesinin yanına gelip gelmemekte kararsız kaldığında koluna dokunarak 'ben buradayım' demiştim. Başını sallayarak hızla çıkmıştı yukarı.

"Anne, üzülme ne olur!
İnan bana her şey yoluna girecek."

İlk kez içimden gelmişti ona anne demek. Bu durumda bekli de en doğrusu buydu.
Ellerini, ellerime hapsederek güç vermek istercesine tutmuştum. Yarı açık gözleri ile bana baktığında biraz olsun umut vardı bakışlarında. Ağlamamak için zor tutuyordum kendimi.

"Yavrum.. kuzum..
Neden yaptın bunu bize, neden yaptın kendine? Ahh Berfu'm, sen bize bunları yaşatacak kız değildin.."

Naze annemin inlemeleri devam ederken usulca kalkmıştım yanından. Rana ve Elif içli içli gözyaşı döküyorlardı bir köşede. Birlikte büyümüşlerdi ve hepsi kızkardeş sayılırdı. Berfu'nun gidişi onları da çok etkilemişe benziyordu.

"Ya kaçmadıysa?" dedim bir umut. Kendimin bile zor duyabileceği bir ses tonu ile.

Elif umutsuz bakışlarını ile sallamıştı kafasını iki yana.

"Bizde ilk öyle düşündük. Öyle olmasını umut ettik ama ne yazık ki kaçmış. Giderken yatağına not bırakmış."

Gözlerimden akan birkaç damla yaşa engel olamamıştım artık. Hatta birkaç damladan da fazlaydı belki. Yukarıdan gelen sesler ile başımızı çevirdiğimizde erkeklerin aşağı indiğini görmüştük. Araf ve Cihan hariç..
Yavuz ağa ve Hulusi ağa önde, Barış ve birkaç adam arkalarında ağır ağır iniyorlardı. Naze annem, Yavuz ağayı gördüğünde biraz doğrulmuştu yerinde. Umut bekleyen gözler ile bakıyordu kocasına.

"Ne olur iyi şeyler de ağam!"

"Araf, Cihan ile konuşmak istedi.
Asıl karar ise Berfu ve o herif bulunduğunda verilecek."

Sesinde saf öfke vardı Yavuz ağanın fakat gözleri..
Onlar çok şey anlatıyorlardı.
Ahh bu töreler olmasaydı?

Konağın kapısının hızla vurulması ile irkilmiştim. Herkesin dikkati kapıya yoğunlaştığında adamlardan biri giderek açmıştı. Orta yaşlarda, biraz kısa boylu, esmer bir adam ve hemen yanında yine adam boylarında, gözleri ağlamaktan şişmiş bir kadın girmişti içeriye.
Gözleriyle ürkekçe etrafı taradıktan sonra adam hızla Yavuz ağanın yanına gelerek ayaklarına kapanmıştı.

"Ağam, adamların gelip haber verdiler. Yemin olsun bilmiyordum böyle bir iş olduğunu. Cahilliklerine ver ağam, ne olur bağışlayın oğlumu!"

Kadın da Naze annemin yanına gitmişti o sırada. Sessiz, içine kapanık biri olduğu belliydi. Ürkekçe bakıyordu anneme.

"Hanımım, sende annesin, anlarsın halimi. Ne sen evladından ol ne ben, ateş düşmesin yüreklerimize. Ne olursun bir şey yap hanımım."

Araf ve Cihan merdivenlerden inerken neler olacağını kestiremez bir hal almıştım. Her dakika bir olay oluyordu sanki. Sessizce bir köşeye sinmiş, olayları izliyordum.

Ferfecir (ZOR AŞKLAR SERİSİ - 1) (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now