❂ 10 | Doğru Sorular

En başından başla
                                    

Suyun üstüne ulaştığında güçlü bir kol belini sıkıca kavradı. Baş dönmesini görmezden gelip elini boynuna götürdü. Düğmeye dokunur dokunmaz gri maske yuvalarından çıktı. Elini maskeye götürüp yukarı kaldırdı. Ciğerlerini oksijenle dolduracak derin nefesler alırken konuştu.

"Cankurtaranlığa mı soyundun Rogers?"

Maskesini tamamen kaydırdıktan sonra irileşmiş gözlerini kendisini tutan adama çevirince nefesi bir an için boğazına takılı kaldı. Birkaç saniyelik donakalmadan sonra uzun uzun nefesler alırken karşısındaki yüzle gözlerini birkaç kez kırpıştırdı. Karşısında duran gözler Steve Rogers'ın açık, çok az yeşile çalan mavi gözleri değildi. Denizin rengiyle daha parlak ve daha koyu duran mavi gözlerdi.

"Barnes?"

Uzun koyu kahve saçları ıslandığı için siyah gibi duran James Buchanan Barnes, başını iki yana savurarak yüzüne düşen su damlacıklarından kurtuldu. Selene'in ağırlığını metal koluna devrederek onu suyun üzerinde tutarken gözlerini kadının yüzüne çevirdi. Kadının irileşen kahverengi gözleri ona merakla bakarken etrafına bakındı ve birilerinin gelip gelmediğini kontrol etti.

"Bir dakika..." Selene kaşlarını çatınca gözleri küçüldü. "Şehri havaya uçurduk. Nasıl kurtuldun? Binayı boşaltmıştın, hiçbir yerde yoktun. Seni çıkarmak için-"

Bucky gözlerini kadına çevirip kadını böldü. "Konuşmak yerine o zırhı çalıştırmanın bir yolunu bul."

"Birincisi, bana emir verme. İkincisi, aynı anda iki işi birden yapabilirim." Selene elini suya daldırıp tekrar kalçasındaki parçaya götürdü. "Burada ne işin var?"

"Baktım şehri uçuruyorsunuz uğramak istedim."

Selene adama bakıp yüzünü buruştururken açılan küçük panelden parçayı çıkardı. "Ne espri ama! Gülmekten okyanusun dibine çakılacağım şimdi."

Bucky kadına ters bir bakış attıktan sonra gözlerini kıstı. Metal kolunu kadının belinden çektiğinde Selene aniden suya batıyordu ki refleksle bir kolunu hızla adamın boynuna attı. Bucky, ani gelecek ağırlığa hazırlıklı iki güçlü kulaç atarak kendisiyle beraber kadını da suyun üstünde tuttu. Sıkıca sardığı kolu yüzünden okyanusun tüm soğukluğunu toplamış metal göğüs gövdesine yaslanmıştı.

Kaşlarını havaya kaldırdı. "Gülüyordun?"

Selene kocaman açılmış gözleriyle başını kaldırıp adama baktı. "Kafayı sıyırmışsın sen."

"Sonunda doğru bir şey söyledin." Bucky, birkaç santim ötesinde duran kadının yüzünü incelerken kaşlarını çattı. "Üzerimize bir kaya parçası düşmeden zırhını çalıştıracak mısın?"

Selene dudağını yana büktü. "Kolunu biraz gevşetirsen, evet."

Bucky metal kolunu gevşetip kadına alan açtığında Selene göğsündeki reaktörü çevirip hızla açtı. "Rogers'ın arkasını mı kolluyorsun?"

Yaptığı işle uğraşırken adamın kendisine attığı keskin bakışı görmedi. Adam gözlerini onun üzerinden çekip etrafına baktı. Selene küçük aküyü aktifleştirdiğinde zırhın ışıkları anında yandı. Uçuş takımları çalışmaya hazır olduğunu belli ederek parladı. Bucky metal kolunu metal gövdeden ayırıp geri çekildi.

Selene kaşlarını kaldırdı. "Yukarı bırakayım mı?"

"Böyle iyi," derken Bucky geriye doğru kulaç attı. "Kim olduğumu biliyorsun."

"Tarih dersim iyidir," derken Selene dudağını yana kıvırarak güldü.

Bucky ıslak kirpikleriyle daha parlak duran gözlerini kadına dikti. "Yanlış cevap."

PANDORA ║ StarkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin