25.Bölüm; Kriz

302 21 11
                                    

   MULTİMEDYADA:Arda...

Yoğun bakım ünitesindeyim.Kollarımı kaldıracak halim yok.Sürekli bir koşuşturma var.Saat dokuz  ve ben kendimi çok yorgun  hissediyorum.Ameliyat başarılı geçmişti ne olmuştu ki durduk yere..Ben sadece prensesi görmek istemiştimHerkes o kadar yoğundu ki uyandığımı farketmediler.

Yanımdaki yatakta bir şey oluyordu.Dışarıdan bağrışlar,ağlamalar geliyordu yatakta ki hastayı göremiyordum.Ayşegül Hoca,Şeyma Hoca,Hemşireler hepsi ordaydı.Yatağın etrafı doktorlarla çevriliydi.Peşpeşe gelen  bezler,su,ilaçlar,iğneler,kanlı bezler...Müdahelelerin ardı arkası kesilmiyordu.Telaştan  kıpkırmızı olmuş yüzler.Yatakta doğrulmaya çalıştım.Zorda olsa ağar bedenimi kaldırdım.O velvelede hemşireleri durdurmaya korktum.Sustum,sustum...
                                             ***
Yoğunluk azaldı.Yanımdaki yatakta kim yatıyor hala bilmiyorum.Araya paravan çektiler hastayı göremiyorum.Paravanın arkasından ne bir inleme ne de başka bir ses gelmiyor.Ama doktorlar girip çıkmaya devam ediyor.Saatler öncrki telaşın  yerini tempolu ve hızlı hareketler almış.Hemşireler arada koşuşturuyor ama  eskisi gibi korkmuş yüzler yok dışardaki seslerde kesildi.Acaba Derin geldi mi? diye düşünmüyor değilim.Gözlerim tanıdik bir yüz arıyor.Hemşirelerden birini durduruyorum.
"Ayşegül Hoca nerde."
"Gitti."
"Peki ya Şeyma hoca ?"
"Ameliyatta."
"Eren hoca?"
"Oooof ben ne bileyim ya Allah Allah!"
Bu hemşireler acayip tersliyor adamı.Altıüstü iki üç soru sordum.Bu kadar agresifliğe gerek yok.Belli ki stajer.Ergen işte ne olacak.İnsanlara yumuşak davranınca ters tepki almak gerçekten iyi bir şey değil.Bu kadar agresif olmak için doğru bir yerde değil.Hele ki insanlarla iç içe olduğun ve onlarla iletişim kurmak zorunda olduğun bir meslek yapıyorsan insanlara  yumuşak davranmayı öğrenmelisin.
Öğle ezanı okunuyor.Yerimden  doğruluyorum bana yardım etmesi için başka bir hemşire durdurmaya korkuyorum.Yataktan kalkıp ayaklarımı yere sürte sürte lavaboya giriyorum.Yavaşca abdest akmaya başlıyorum üstüm sırılsıklam.Dişlerimi sıkıyorum insan uzun süre yatınca hareketleri aksıyor.Biraz tabureye oturup dinleniyorum daha sonra yatağıma dönüp birazda orada dinleniyorum.Oturduğum yerde hemşirelerin soğuk bakışkarı üstümdeyken namazımı kılıyorum.

Başımı yastığa koyunca aklıma yine aynı soru takılıyor. "Yanımdaki yatakta kim var."İçeri Burak giriyor suratı asık .Beni gördüğü halde sırıtıp dalga geçmedi. Hemen paravanın arkasına geçti.Onu bu kadar üzen kimdi acaba
                       ***(işte asıl bölüm derin derinnn nefes alın)***

Burak paravanın arkasından kafasını uzatıp
"Burda kim yatıyor biliyor musun?"
"Hayır bilmiyorum"
Gözlerimi onun yorgun yüzunde gezdiriyorum.Pili bitmiş durumda
"Bilmek ister misin?"
"Tabi ki..."
Burak paravanı yavaşça ve yorgun hareketlerle kapatmaya başladı.Paravanın arkasındaki yüz beni paramparça etti vücudumdaki tüm kan çekildi Yerimden fırladım.
'Derin!"
Kızıl saçları kana bulanmıştı.Başında hala kan sızan bir yara bandı vardı.Güzel dudaklarını oksijen maskesi kapatıyordu.Gözlerinin altı mosmordu.Kolu sargıdaydı.Yanına gittim kalp atışları zayıftı...Gözlerime sıcak yaşlar hücum etti.Nefesimin kesildiğini hissetim...Dizlerimin bağı çözüldü.Nefes alamıyordum.Kalbim sıkışıyordu...Titriyordum .Avazım çıktığı kadar bağrıyordum.
"Derin!"
Ciğerlerim sökülürcesine bağrıyordum.Yatağın kenarına diz çöktüm.
"Derin..Derin...Cevap ver!"
"Derin ne olur bırakma beni...!"
Ağlıyordum...Aldığim her nefes ciğerlerimi yakıyordu.Derinin o görüntüsü sanki  jilet gibi kesiyordu tüm hakimiyetimi.Damarlarım çatlıyordu adeta.
"Derin!"
"Arda...Sakin ol..Geri çekil..."
Burak koluma yapışmıştı.Tüm bedenimle boylu boyunca yere uzandım.Titriyordum.Bedenim,benliğim tüm kişiliğim sarsılıyordu.Bir tür sinir kriziydi bu.Kıpkırmızı olmuştum.Hep aynı şeyi sayıklıyordum...Onun adını..
Burak ilk koluma yapıştı.Sonra kafamı yerden kaldırdı.Kollarımı sıkı sıkı kavradı.
"Derin!...Bırakma beni!"
"Arda... Sakin ol....Hemşireeeeee!"
Her şeyin farkındaydım ama kendimi durduramıyordum.
İki hemşırenin bacaklarımın üstüne çöküp durdurmaya çalıştığı hissettim yere sabitlemeye çalışıyorlardı.Hemşireler koşuşturmaya başladı.Titriyordum.Oradaaa...Yerde peşpeşe patlamalar yaşıyordum.Gözlerim karadı.
"Derin!"
Bir koluma Burak bir kolumda bir türlü  yüzünü seçemediğim biri girdi.Bir koltuğa otutturup kollarımı kitlediler.İki üç kişi birden üstüme çöktü.Ardarda sakinleştiriciler verdiler...

Bedenime yayılan ilacın verdiği mayhoşluk...ve durmak bilmeden akan kan...Yine ağzımdan kan geliyordu.....
"Derin....Ne olur dö...dön bana...Bırak beni...Derin..Der..de..d..Bırakma...b..."
Gözlerim kapanıyordu dudaklarım iki ince çizgi halini aldı...Bedenim ağarlaştı...Kendimi karanlığa bıraktım

Hüzün DeniziHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin