52. Bölüm (Sende Kayboldu)

Depuis le début
                                    

Uykudayken gülümsedi, rahatlamıştı bir süreliğine. Yanındaki adamın varlığından, kendisinin onu izlediğinden habersiz bir şekilde gözlerini birden açarak yerinden sıçradı. Yanına oturan kişiyi fark edememiş, dönüp bakmamıştı.

"Afedersiniz!" Şoförün cevap vermesini beklemeden sözüne başladı. "Şu an neredeyiz?" Şoför, genç bayanın telaşını görünce bulundukları yeri söyledi. "Beni sonraki durakta indirebilir misiniz?" Şoför olumlu yanıt verirken, genç kız esneyerek ayakta kalıp ön taraftaki koltuklardan birine tutunarak ineceği durağı beklemeye başladı. Otobüs durunca hızlı adımlarla indi, ardından da varlığının farkına varamadığı adam inmişti. Genç kadın çiseleyen yağmuru fark edip adımlarını hızlandırarak abisinin evine doğru yol aldı. Dar, sessiz, karanlık sokaklara girerken peşinden gelen adımları hissedebiliyordu. Birisi onu takip mi ediyordu? Korkuyla çantasına iyice tutunurken, titreyen elini çantasına götürüp telefonunu çıkardı. Telefonunun şarjının bittiğini görünce içinden bir küfür savurup çantasına geri koydu. Tam da böyle bir zamanda şarjı bitmek zorunda mıydı bu telefonun? Telaşla koşmak için hazırlanırken ayakları birbirine dolandı ve birden bedenini sert, soğuk zemine çarparken buldu. Arkasındaki kişi koşarak yanına gelmeye çalıştı. Zehra korkuyla arkasına dönerek "Yaklaşma bana!"diye bağırdı. "Yaklaşırsan bağırırım." Genç adam, adımlarını yavaşlatıp sakince yürümeye başladı. "Yaklaşma diyorum! Bağırırım."dedi korku dolu bir sesle.

Adam, kadını dinlemeyip yürümeye devam ederken Zehra dayanamayarak yardım çağırma girişiminde bulundu. "İm..." Dudaklarına örtülen elle bağırma girişimi sonuçsuz kalırken mavi gözleri, ela gözlerde takılı kaldı. Kalp atımları hızlanınca vücudunu amansız bir titreme sarmıştı. Yıllardır bu gözleri yakından görememiş, hasret kalmıştı. Şimdi görmek... Heyecandan, kalbinin çarpıntısından ölecek gibiydi. Acaba Selim de öyle hissediyor muydu?

"Benim,"dedi Selim usulca. "Özür dilerim, seni korkutmak istememiştim. Kendim olduğumu da söyleyemedim." Selim ellerini çekip, ayağa kalkarken Zehra'nın elinden tutarak ayağa kalkmasına yardım etti. Genç kadın çantasını koluna takıp, silkelenirken Selim önden yürümeye başlamıştı bile. Zehra olduğu yerde, anın verdiği şaşkınlıkla donarken, Selim arkasına dönerek "Geliyor musun?"diye sordu. "Ne de olsa yolu tam olarak bilmiyorum."

Zehra, Selim'e bakarak "Evet,"dedi kısık bir sesle ve koşarak Selim'e yetişmeye çalıştı. Birlikte, yan yana sessizce, iki tarafta suskun bir şekilde Murat'ın evine varıncaya kadar yürüdüler. Murat'ın evine vardıklarında kapıyı ilk çalan Selim olmuştu. Sinirliydi. Sanki bir şeylerin olmasını beklermiş gibi bir hali vardı, olmayınca da sinirleniyordu.

Kapı açılıp, Murat kapıda göz hizasına girince "Hoşgeldiniz,"dedi gülümseyerek. "Karşılaşmışsınız, karşılaşmanızı bu kadar çabuk beklemiyordum. Sürpriz olacaktı ikinize de."

Selim ve Zehra göz göze gelirken tedirginlikle birbirlerine baktılar. Her şey planlanan bir oyun muydu yani? Zehra abisinden asla böyle bir şey beklemezdi. Selim'le konuştuğundan haberi dahi olmamıştı.

Selim gözlerini, mavi gözlerden çekip Murat'a baktı. Gülümseyerek "Hoşbulduk."dedi ve içeri girmeye çalıştı. Murat, Selim'in geçmesine izin verirken Zehra'ya baktı.

"Karşılaşmanız ne güzel değil mi?"

"Yaa çok güzel abi. Ne demezsin!" Genç kadın abisine hafifçe çarparak içeri geçip eşyalarını bıraktı. Böyle karşılaşmayı hiç tahmin etmemişti. Ne konuşacaktı şimdi onunla? Yemek bile yiyemezdi ki karşısında. Gözlerine nasıl bakacaktı peki? Şu an için yalnızca bugünün acilen bitmesini istiyordu. Tüm bu karmaşık duygulardan ancak o zaman kurtulabilirdi.

Zehra salona geçerken içeride Ezgi'yi görünce "Benden önce gelmişsin Ezgi,"dedi şaşkınlıkla ve ardından hemen karşısında oturan Selim'i görünce gözlerini kaçırarak Ezgi'nin yanına oturdu usulca.

BÜYÜK ADAMIN KÜÇÜK AŞKI (Tamamlandı)Où les histoires vivent. Découvrez maintenant