47.Bölüm: BOYNUZ KULAĞI GEÇTİ

53.7K 3.3K 2K
                                    

           

HIM - Join Me In Death


Hurts - Somebody to die for


Dream on Dreamer - Let It In

(Bölüm parçalarını dinlemenizi şiddetle tavsiye ediyorum.)





Karan

Bir kadına aşık olmuştum. Renkli ve iri gözleri olan, sarışın, dünyalar güzeli bir kadına. Ama ona aşık olmamın nedeni dış görünüşü değildi sadece, ruhuydu. Ruhu da en az o güzel gözleri kadar mükemmeldi.

Yaşamım boyunca ilk defa düzgün bir şey oldu. Aşık olduğum kadın, bana aşık oldu. O mücadeleci ve dişliydi. Ben ise bir korkak. Demir karşıma geçip, beni tehdit ettiğinde geri çekildim. Çok istedim, tanrı şahidim ki onu her şeyden çok istedim ama yapamazdım.

Bir yandan aşık olduğum kadın varken, diğer yanda beni doğuran, emziren, büyüten kadın vardı. Annem vardı. Hangi evlat annesinden vazgeçebilirdi kolayca?  Ben vazgeçmemiştim. Bir kadını kaybetmemek için başka bir kadını kaybetmiştim. O benim için savaş derken, ben öylece geri çekilmiştim. Başka bir kadınla nişanlanmıştım, Aleda'yı kendimden soğutmaya çalışmıştım.

O başka adamlarla giderken hiçbir şey yapamamıştım. Söz söyleme hakkım yoktu, ben tam bir korkaktım. Ama benim güzel kadınım benden vazgeçmemişti. Bu akşam bunu görmüştüm. O her şeye rağmen beni severken ona daha fazla acı çektirmeyecektim. Bu oyunu bitirecektim, Seren'le olan nişanımı bozacak, annemin fişini kendim çekecektim. Çünkü biliyordum ki annem bir daha uyanmayacaktı. Sadece umut denen illetin hayaline kapılmıştım.

Seren yanımda uyumak istemişti, tüm ısrarlarına rağmen ona başka bir oda vermiştim. Sevdiğim kadına daha bu akşam bir kez daha ulaşmışken, başka bir bedene yakınlşamazdım.

Uyuyamıyordum, aklıma bu akşamdan sahneler doluyordu. Hayatımın kadının sözleri, öpücükleri, kokusu. Bu gece onunla uyumak, ona sarılmak istiyordum. Saatin kaç olduğunu umursamadım, yatağımdan çıktım. Tam odamın kapısını açtığımda karşımdaki görüntüyle dondum.

Aleda. Sarı saçlarına, yanaklarına ve ellerine bulaşmış kanla bana bakıyordu. Kan vardı, çok fazla kan. Şokta gibiydi, öylece yüzüme bakıyordu. Onu hızla içeri çektim, vücudunu kontrol ettim. Bu kan ona ait değildi. Büyük bir rahatlama yaşarken hemen ardından dipsiz bir merak sardı benliğimi.

Yanaklarını tuttum hafifçe, gözlerine baktım. "Güzelim, söyle ne oldu?" Bir hıçkırık çıktı dudağından.

"Yemin ederim bilerek yapmadım. Uyuyordum, birden odama girdi." Hıçkırıkları konuşmasını zorlarken derin derin nefes alıyordu.

"Kim girdi güzelim?"

"Birden saldırdı bana, elinde bıçak vardı. Kendimi kurtarmaya çalışırken birden bıçağın üstüne düştü."

"Kim Aleda?" İri gözleriyle bana baktı. Ağlıyordu, onu bu halde görmeye katlanamıyordum.

"Seren." Derin bir sessizlik oluştu. Seren, Aleda'ya mı saldırmıştı? Bunu neden yapmıştı? Aleda'ya aşık olduğumu mu anlamıştı? Yutkundum.

"Nerede?" Dedim kısık sesle.

"Odamda, ben ne yapacağımı bilemedim." Titriyordu. Alnını öptüm.

"Korkma, geçecek." Onu odamda bırakıp, odasına girdim. Loş ışığın altında gördüğüm bedenle yutkundum. Yanına çöktüm. Kısa, toz pembe geceliği kana bulanmıştı. Kalbinin ortasında bir bıçak vardı, gözleri açıktı. Karşımda genç bir kadını bu halde görmenin etkisiyle yutkunmaya çalıştım ama yutkunamadım. Üstelik bu kadın beni seven bir kadındı, her şey benim yüzümden olmuştu. Onunla oynamıştım. Vicdan azabıyla kavrulurken bedenim gözlerimi yumdum.

KİRALIK CEHENNEMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin