26.Bölüm: SON PİŞMANLIK

64.6K 4.3K 1.1K
                                    

Akira Yamaoka - I Want Love




Anne, anne denince insanın aklına ne gelirdi? Sıcak şefkatli kollar, her zaman sığınılabilecek bir liman, en iyi dost, seni asla bırakmayacak tek kişi belki de. Anne dendiğinde bu sıfatlar aklına geliyorsan, hayata şanslı başlayanlardansındır.

Bir de bizim gibiler vardı. Anne sıcaklığı bilmeyen, anne kokusu bilmeyen, anne şefkati bilmeyen ve hatta annesinin yüzünü bilmeyen. Herkes çocuk doğurabilirdi ama herkes anne olmazdı. Karşımdaki kadın gibi. Anne sıfatı yakışmıyordu ona, aklımdaki anne profilini kirletiyordu.

Hep ailemi hayal etmiştim. Annemi hayal ederdim en çok, belki de ben Ilgar'a göre daha şanslıydım. Onun annesi çocuğunu önemsemeyen bir canavardı gözümde. Böyle bir annem olacağına yetimhanede büyümeyi tercih ederdim şüphesiz.

Karşımdaki kadına baktım, nefretle. Ona saldırıp neden diye bağırmak istedim. Neden senden bir parçayı bu kadar yaraladın? İnsan kıyar mıydı evladına? Hangi cani çocuğuna kıyardı? Bu kadın Ilgar'ın dövmelerin, izlerin sebebiydi. Ilgar'a yaptıklarını yapmak istedim ona, onun da herkesden korkmasını istedim.

"Demir, güzel yüzünü özlemişim." Karşımdaki kadının sözleriyle kafamı arkaya çevirip Demir'e baktım. Gözlerini kısmış karşımdaki kadına bakıyordu. Yanıma geldi. "Beni içeri almayacak mısınız?" Dedi utanmazca. Saçını başını yolmak istiyordum bu kadının. Dişlerimi sıktım, kendimi zapt ettim.

"Neden geldin buraya?" Demir sert bir şekilde konuşmuştu.  "Verdiğim paralar yetmedi mi?" Demir'in sözleriyle büyük bir şok yaşadım. Bu kadına para mı veriyordu? Ilgar bunu biliyor muydu? Bildiğini düşünmüyordum.

"Sadece oğlumu özledim Demir. Verdiğin paralar fazlasıyla işimi görüyor." Ne kadarda utanmaz bir kadındı.

"Hangi oğlunuz?" Dedim araya girerken. "Sizin oğlunuz falan yok." Bağırmama engel olamıyordum, sinirden ellerim titriyordu. "Yetmedi mi ona çektirdikleriniz?" Kadın beni dikkatlice süzdü, tepkime şaşırmış gibiydi.

"Kim oluyorsun sen?" Gerçekten kim oluyordum ben?

"Sizin arkanızda bıraktığınız kırıkları birleştirmeye çalışan biri ve tekrar kırmanıza izin vermeyeceğim. Gidin bu evden." Kadın şaşkınlıkla dudaklarını araladı. Demir'de şaşırmıştı. Kadın tam konuşacaktı ki tekrar arkamdaki bir noktaya takıldı gözleri. Dudakları öylece aralık kaldı, gözlerinden hüzün geçti, pişmanlık geçti ama herkesin bildiği bir şey vardı ki son pişmanlık fayda etmezdi.

Kafamı arkama çevirdim, Ilgar. Öylece durmuş annesine bakıyordu, ifadesizce. Duygularını anlayamıyordum ama acısını hissediyordum.

"O-oğlum." Kadının gözünden bir damla süzüldü. Ardından iki eliyle ağzını kapattı. Karşımdaki kadın birden on yaş yaşlanırken onun da acı çektiğini anladım.

"Neden geldin?" Dedi Ilgar soğuk bir sesle.

"Ne kadarda büyümüşsün." Dedi kadın Ilgar'ı duymamış gibi, hasretle.

"İçeri geçelim." Dedi Demir kadının gitmeyeceğini anlayarak. Kadın içeri doğru bir adım attı, geri çekildim. Ilgar'a yakınlaştım. Öylece annesine bakıyordu. Demir ve Ilgar'ın annesi salona geçtiler. Ilgar öylece kitlenmişti.

"Ilgar." Dedim ona biraz daha yakınlaşarak. Bazı şeyleri daha yeni atlatabilmişken, o kadın yüzünden daha kötü olmasından korkuyordum.  Ilgar yüzüme baktı, gözlerindeki acıyı gördüm. Ve gözlerindeki acı canımı acıttı, canımı öldürdü. Öfkesini altında yatan yaralı Ilgar'ı gördüm.

KİRALIK CEHENNEMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin